KİMSE KİMSEYİ KANDIRMAYA KALKMASIN!..

Siyaset dünyanın en zor sanatlarından birisidir. Eski dostumun dediği gibi dosta tavsiye edilmeyecek kadar kötü, düşmana bırakılmayacak kadar iyi bir sanattır. Siyaset belli bir dünya görüşü üzerinde yapılırsa eskimez, yok günü birlik popülist politikalar üzerinde yapılırsa çok kolay eskir. Bu nedenledir ki siyaset yapan kişiler bir şeyi yaparken veya konuşurken çok temkinli davranmak zorundadırlar. Bugün söyledikleri yarın karşılarına geldiğinde bocalar iseler silinip giderler. Toplum sivri söylemleri sever, başkalarının kavga etmesinden mutlu olur ama siyasetçilerin kavga edenine oy vermez. Siyasetçilere oy verir ama onların yayın organlarını okumaz. O yüzden de siyasetçiler çıkardıkları gazeteleri başka isimler üzerinden yönetirler. Nasıl ki bugün iki gazetenin resmiyette sahibi başkaları olmasına rağmen iki Belediye Başkanının yarı resmi 'El Ahram Gazetesi' gibi yayın yapmaktalar. Birileri, 'Vallahi de yalan, billahi de yalan' dese de görünen köy kılavuz istemiyor. Geçenlerde çocuklarla beraber akşam yemeği için bir lokantaya gittim. Yemekten sonra lokantanın bitişiğinde bulunan kafe türü yarı açık çay bahçesinde semaver çayı içeyim dedim. Zaman zaman oraya gider dinlenirim. Her gittiğimde Belediye Başkanı'nın ekibini orada tavla oynarken bulurum, bazıları da nargile içerler. Ancak bu kez gittiğimde çok enteresan bir şey oldu. Benim orada olduğumdan haberdar olmayan 'gazatacı' arkadaşlar da her akşam geldikleri yere, yani ekiplerinin yanına geldiler. Arkadaşlar beni görünce önce ciddi anlamda bocaladılar, içeriye girsek mi girmesek mi şeklinde biraz bocalama dönemi geçirdikten sonra ekiplerinin yanına geldiler. Ama yüzlerini görmenizi isterdik. Zaten kara olan suratları kapkara olmuştu.
Yalanın mesafesi çok kısa. Toplum hiç bir şeyi yutmuyor, hangi gazetenin arkasında kim var, bunu havada uçan kuşlar dahi biliyor. Biz gazeteyi kurduğumuzda, AK Partililere veryansın edip bu şehirde en son sosyal demokrat gazeteci kalacağını iddia edenler, bugün nasıl AK Parti yalakalığı yaptıklarını görünce aklım şaşıyor. İnsanlar dün söylediklerini bugün nasıl inkâr edebiliyorlar anlamış değilim. Hadi diyelim ki üç beş kuruş için elli takla atıyorlar onu anlayabiliyorum da inanmadıkları bir davanın bayraktarlığını nasıl yapabiliyorlar bir türlü anlayamadım. İşin garip tarafı bu insanlar konuşmaya sıra gelince de adamlıktan bahsetmeleridir. Onların adamlıkları sadece Allah'ın hasbelkader verdiği erkeklik organından başka bir şey olmadığı da açıkça ortada. Nice hanımefendiler biliyorum ki adamlıkları bunlara yüz basar, bin basar.
Diyeceksiniz ki bu konuya neden girdin; geçtiğimiz günlerde Canik Belediyesi bir gazeteci getirmiş, gazeteci de kastı aşan ifadelerde bulunmuş, ifadelerin muhatapları da yapılan konuşmaların tamamının yalan olduğunu belirtmiş ve ortalık toz duman olmuştu. Biz de olayı tarafsız bir biçimde haber yaptık. Herkes konuştuğunun bedelini ödemek zorundadır, hem iktidara yakın olacaksınız hem de '17-25 Aralık operasyonlarında yolsuzluk yok ama rüşvet var' gibi saçma sapan ifadeler kullanacaksınız, hem de bu konuşmayı AK Partili Belediyenin daveti üzerine yapacaksınız. Yapılan bu konuşmayı Osman Genç'in düşmanları her gün haber yaptı. Bizim gibi ortada olanlar sadece bir kez yaptı geçti, ama Osman Başkan'ın yarı resmi 'El Ahram Gazatası'nın yazarları olaya anında sahip çıkmışlar. İyi güzel de, be kardeşim hani siz tarafsız gazatacıydınız, hani ilkeliydiniz, hani yıllardır bu işi yapan dürüst insanlardınız! Demek ki konuşmakla bu işler olmuyor, parayı veren düdüğü çalıyor öyle değil mi?
Siyaset yapan insanlar, bir şeyi yaparken sonuçlarını çok iyi hesap etmek zorundadırlar. Günübirlik siyaset yapmamaları lazım, örneğin şu Mavi Marmara Gemisi'ni Samsun'a getirip çok büyük paralar harcanarak yapılan Çanakkale Seyahati (aldığım duyumlara göre masraf
sekizyüz bin lira) yaptıran Belediye Başkanı arkadaşımız şimdi Türkiye'nin İsrail'le yaptığı anlaşmalar karşısında nasıl bir tavır alacak? Efendim, ben bağlı olduğum siyasi parti bu konuda ne karar alırsa ben onu yaparım, diyerek bu işlerin altından çıkılmaz. Oraya harcanan o paralar kimsenin babasının parası değil, bu milletin parası. Siz bu kafayla ve o yanınızdaki sosyalist, ateist, her türlü işlerde bezleri olan gazatacılarla bu işi yapacağınızı düşünüyorsanız, zamanı gelince çok yanıldığınızı görünce bu yazıyı okumayı unutmayın. Velhasılı kimse piyasaya çıkıp milleti kandırmaya kalkmasın, bu millet kimin ne yaptığını çok iyi biliyor, vesselam. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR