KARAPIÇAK VE USTA’NIN DURUŞLARI 

Konumuza girmeden bir hususun altını çizmek istiyorum. Bir önceki yazımda CHP Atakum Belediye Başkan adayı ile ilgili yazdıklarımla ilgili bazı okurlarımın eleştirileri geldi, onlara saygı duyuyorum.  Elbette herkes benim gibi düşünmek zorunda değil, herkesin yaşam biçimi de kendisini bağlar. Konuyla alakalı; Vekil Neslihan Hancıoğlu beni arayarak alevi olmadığını beyan etti. Bizim aldığımız duyumlar öyle değildi fakat mesleğimizde beyan esastır. O nedenle bu düzeltmeyi yapma gereği duydum. Ancak topluma mal olmuş siyasetçiler oturup kalktıkları mekânları, beraber oldukları kişileri ve özellikle toplumun değer yargılarını göz önüne alarak davranmak zorundadırlar, bu bir. İkincisi, benim için insanların dinleri, mezhepleri, ırkları değil kişilikleri önemlidir, ama bir parti sırf mezhepçilik yaparsa o partinin başarılı olma şansı olamaz. İran İslam Cumhuriyeti olmasına rağmen onu desteklemediğim gibi mezhep Devleti diye bir tanımlamaya da şiddetle karşıyım. Ayrıca Alevilik denilince Hazreti Ali’ye olan sevgi ve hazret-i Hüseyin’e ve ehli beyte yapılan zulmü kınamaksa ben herkesten çok aleviyim. Aynı şekilde Alevilik bir ekol, kültür veya meşrepse ona da varım. Yok, bir din ise onda yokum. Dinimizin gereği ne ise onu yapan aleviler başımın tacı, gönlümün sultanıdırlar. İbadeti Camide yapanlar da başımın tacıdırlar. İbadeti saz çalmak, Kuran’ın emirlerini de yok saymak Alevilik ise ben bunda yokum. Bunu açık ve net belirttikten sonra asıl konumuza geçmek istiyorum. Aslında Alevilik konusunda detaylı bir yazı yazacağım ama zaman bulamıyorum. Önümüzdeki günlerde fırsat bulursam onu da yazmak için elimden geleni yapacağım.

 

Gelelim konumuza bugün iki siyasetçiyi konuşmak istiyorum. Bunlardan biri MHP il Başkanlığına atanan Abdullah Karapıçak. Abdullah Karapıçak’ı uzun yıllardan beri tanır, severim. Sevdiğim yönleri kişiliği, aile yaşam biçimi ve kendi yaşam biçimidir. İşyeri bizim gazetenin ofisinin yanındadır. Neredeyse her gün beraber Camide namaz kıldığımız bir arkadaşımız. Kendisiyle zaman zaman görüşürüz, önceki gün aradım onu. Arama nedenim daha önce Necattin Demirtaş’la ilgili yaptığı çalışmaları bildiğimden şimdi bu konuda siyaseten mi Erdoğan Tok’a destek verecek yoksa samimi mi?  diye merak ediyordum. Yaptığımız konuşmanın bir kısmı bende saklı ancak liderine ve Cumhur ittifakına o kadar samimi bir duruş sergiledi ki inanın şaşırdım. Dava adamı da bu olsa gerek diye düşündüm. Zira Abdullah Karapıçak’ın Necattin Başkana olan yakınlığını bildiğimden farklı bir tavır bekliyordum. Karapıçak bu işi öyle benimsemiş ki adeta hayat memat mücadelesi haline getirmiş. Karapıçak’ın neden İl Başkanlığına atandığını şimdi daha iyi anladım.

 

Karapıçak bu tavrı ortaya koyarken Erhan Usta enteresan bir duruş sergiledi. Önce twitter hesabından ‘vatandaşların bu talebine kayıtsız kalamam’ deyip aday olacağı sinyalini verdi. Ardından özür dileyerek adaylıktan vazgeçtiğini beyan etti. Daha sonra Meral Akşener’le görüşüp aday olmadığını açıkladı. Şimdi de bağımsız aday olacağını duyurdu. Bakalım yarın ne der? merak ediyorum. Demekki siyasetin içerisinden gelmeyen insanların duruşlarıyla siyasetten gelen insanların duruşları çok farklı oluyor. Erkan Avcı’yı günahım kadar sevmem bana çok ters bir kişiliği var ama adam öyle bir duruş gösterdi ki, takdir etmemek mümkün değil. MHP’den aday olamayınca siyaseti bıraktım dedi. Kardeşi de Büyük Birlik Partisinden Ayvacık adayı oldu. Bu insanları sevip sevmemek ayrı bir konu, haklarını teslim etmek ise ayrı bir konu. Bu insanlar siyasete temelden girdikleri için siyasetin gereğini yaptılar. Ama Erhan Usta öyle manevralar yaptı ki takipçilerinin başı döndü.


Erhan Usta’nın münasebete girdiği gazetecilere bakılınca adamın ne kadar yetersiz olduğu ve kimlerle beraber olacağını seçemeyecek kadar acemi olduğu ortada. Gazetecilik mesleğini birilerinden para alıp kiralık kalem olarak yapan adamlarla yola çıkarsan sonuçlarına da katlanmak zorunda kalırsın. Bu insanlar siyasetten anlamaz, siyasetin arka planını bilmezler. Toplumun nabzını ölçemezler, neyin ne olduğunu bilmezler. Parayı verenin düdüğünü çalarlar. Siz gidip onlarla beraber iş kotarırsanız partinizden de atılırsınız, sokakta da kalırsınız. Bu iş kimin işine yarar derseniz hiç kimsenin işine yaramadığı gibi kendi işine hiç yaramaz. Bağımsız Belediye Başkanı olmak demek adeta intihar etmektir. Yanında teşkilatın yok, İlçe Belediye Başkan adayın yok, meclis üyesi adayın yok, tek başına seçim çalışması yapacaksın, böyle bir şey var mı? Diyeceksiniz ki; Şanlıurfa’da Fakıbaba geçmişte Bağımsız aday oldu seçimi de aldı. Evet, aldı ama Urfa’nın demografik yapısıyla buranın ki bir mi? Ayrıca Fakıbaba’nın şartlarıyla bunun şartları bir mi? Fakıbaba’nın elinde bir Belediye vardı ve çalışanların tamamı ona çalıştı. Adeta personeli teşkilat gibi çalışmışlardı ve sonucu da almıştı. Erhan Usta’nın yanında kim olacak? Onu pohpohlayanlar bile yanında olmayacak. Bu işler öyle kolay işler değil, Erhan Bey bu işleri bilmiyor, kendisine yazık ediyor. Ben kim olursa olsun doğruları söylerim, muhatabım düşmanım dahi olsa doğru neyse onu derim. Benden bu kadar, kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
18 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR