KARADUMAN’IN YANLIŞ YOL HARİTASI

AK Parti ilk kurulduğunda lideri pozisyonunda olan Recep Tayyip Erdoğan her ne kadar Milli Görüş gömleğini attık desede o söylem siyasi bir söylemdi, gerçekle ilgisi olduğuna inanmıyorum. Zira o gömleği atması demek inancından, yaşam biçiminden ve geçmişinden vazgeçmekti. 28 Şubat sürecinin ardından o günkü konjonktürel yapıda Recep Tayyip Erdoğan’ın farklı bir çıkışla siyasete girmesi mümkün olmadığı da bir gerçek ki o da bunun farkında olduğundan siyasetin gereğini yaptı. Zaten önemli olan söylemlerden ziyade eylemlerdir. Tayyip Erdoğan’ın eylemlerine bakıldığında bırakın Milli Görüş çizgisini, tam bir idealist Müslümanın yaşam çizgisinde olduğunu rahatlıkla görebilirsiniz. AK Parti kurulduğu günden bugüne dek partinin yönetim kadrosunda yer alan insanların çoğunun bu çizgide olduğunu görsek bile aralarda serpme farklı dünya görüşünde olan insanların olduğu da bir gerçek. Partinin başkanlık divanı üyelerine ve bakanlarına bakıldığında pek çoğunun aile boyu İslami yaşam biçimini uygulayan insanlardan oluştuğunu rahatlıkla görebiliriz. Ancak Çağatay Kılıç, Çiğdem Karaaslan gibi bu dediğim ölçülere uymayanları olduğu da bir gerçek. Bu iki siyasetçinin de Milli Görüş ve maneviyatla alakalı geçmişte ve aile yapılarında en ufak bir kültürel yapı olmadığı ortada.

 

   Muharrem Göksel’in İl Başkanlığından alınması sürecinde ona en şiddetli desteği verenler de Çiğdem Karaaslan, Akif Çağatay Kılıç ve Yusuf Ziya Yılmaz olduğunu göz önüne aldığımızda Muharrem Göksel’in yaşam biçimi ve ailevi geleneğiyle onlarınkinin örtüştüğünü rahatlıkla anlarız. Hasan Basri Kurt’un ise, sırf Trabzon düşmanlığından ötürü Kayınçomun olduğu tarafta yer almamak adına onların tarafında olduğu da bir gerçek. Hakan Karaduman’ın İl Başkanlığını istemeyen Çiğdem Karaaslan, Akif Çağatay Kılıç ve Yusuf Ziya Yılmaz’ın her şeylerini ortaya koyarak verdikleri mücadele ortada. Öte yandan Kayınçom ile Bakan Demircan ve Orhan Kırcalı’nın verdiği mücadele de ortada. Sizin anlayacağınız partideki mücadelenin muhafazakârlar ile liberallerin mücadelesi olduğu açık ve net ortada. Muharrem Göksel’in alınmasının ardından İmam Hatip mezunu bir hukukçu olan Muhafazakâr kanadın desteklediği Hakan Karaduman’ı desteklemek hepimiz için manevi bir görevdi. Ancak Hakan Karaduman İl Başkanlığı koltuğuna oturduğu an ilk yaptığı iş daha önce Muharrem Göksel’in yaptığı gibi kendisini destekleyip o koltuğa oturtan Kayınçom ve arkadaşlarını terk edip karşısında olan liberal kanadın temsilcileri pozisyonundaki Çiğdem Karaaslan, Çağatay Kılıç ve Hasan Basri Kurt’un safına geçmek oldu.

 

     Karaduman’ın yakın çalışma arkadaşlarına bakınca insan çok yazık demekten kendisini alamıyor, bir tanesi Çiğdem Karaaslan’ın sağ kolu pozisyonundaki arkadaş ki, bu arkadaşın bizim camiayla uzaktan yakından ilgisi olmadığı gibi kadeh sofralarındaki resimleri elimde yakında yayınlayınca ne demek istediğimi anlayacaksınız. Arkadaşımız o kadar maharetli ki anlatamam iş hayatında daha önce kaybetmiş ancak Çiğdem Hanım ile tanıştıktan sonra rahatlamış, eşini bir okula zorla idareci yaptırmakla kalmamış, ablasını yada kız kardeşini de KADEM dedikleri AK Parti’nin yan kuruluşlarından birisi olan kadın dernekleri bilmem nesinin başkanı yapmış. Sizin anlayacağınız arkadaş çok becerikli birisi partiyi ve Karaduman’ı çok güzel yönetiyor, kendisini hiç tanımıyorum ancak tanışıp ilham almayı düşünmüyorum desem yalan olur. Karaduman’ın yakın çalışma arkadaşlarından bir diğeri de daha önce de yazmıştım Rizeli olan eski Anap’lı arkadaş, o arkadaşı daha önce Kayınçoma veren Rize vekili de şimdi nasıl birisi olduğunu öğrenmiş desteğini çekmiş ondan. Arkadaşla ilgili eski Büyükşehir Meclis Üyesi ve gaztemizde köşe yazarı olan Adem Alan Bey, Karaduman’a bir yazı yazıp o arkadaşın ortağının neden intihar ettiğinden tutun da Adem Alan’a ne kadar borcu olduğuna kadar her şeyi yazmış, Karaduman gereğini yapmaz ise biz yapacağız.

 

  Karaduman’ın birde yönetimde olmayan ancak alacağına kesin gözüyle bakılan bir matbaacı var, bu matbaacı da kim biliyor musunuz? Yukarda belirttiğim Çiğdem Hanım’ın sağ kolu dediğim ve şu anda Karaduman’ı yönlendirmekte olan arkadaş var ya onun kadeh arkadaşı, resimler bende mevcut, yayınlayınca göreceksiniz. Bu matbaacının AK Parti ile uzaktan yakından ilgisi olmadığı gibi pek yakın geçmişte başka siyasi partide yöneticilik yapmış bir arkadaş. Arkadaşın tek işi var o da matbaasına iş bulup malı götürmek, bildiğim kadarıyla şu anda AK Parti’nin matbaa işleri de onda. Sizin anlayacağınız AK Parti’nin geldiği noktanın içler acısı bir durum olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bir dava partisi olan ve Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Kutlu Yürüyüş’ dediği bu davanın yöneticileri olan insanlar, bu insanlar olursa ortada dava mava kalmaz, kalsa kalsa Anap’ın son zamanlarındaki malı götürenler kalır ve 2019 yılı AK Parti’nin Samsunda hüsran yılı olur. Karaduman’a tavsiyem yola çıktığı insanları yolda bulduklarıyla değiştirmekten vazgeçmesidir, aksi halde Osman Çetinkaya’nın ve Muharrem Göksel’in hali ortada kendi sonuda bunlardan farklı olmaz, benden söylemesi tercih kendisinin. Kalın sağlıcakla…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
13 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR