KAMU ÇALIŞANLARININ SİYASET..

 KAMU ÇALIŞANLARININ SİYASET YAPMASI DOĞRU MU?

            Hayat felsefemin gereği bir işi eleştirirken daima kendi nefsimden veya müessesemden eleştiri yapmaya başlarım. Zira başkalarını eleştirirken kendimize bakmadığımız zaman ne yaptığımız eleştirinin kıymeti harbiyesi olur, ne de samimi olur. Bu nedenledir ki geçtiğimiz günlerde devlet memurlarının köşe yazarken dikkat etmeleri gereken konuya değinirken kendi gazetemdeki köşe yazarlarını da kapsayacak şekilde samimi bir eleştiride bulunmuştum. Zira kamuda görev yapan memur işçi ayırımı olmaksızın kim olursa olsun yazdıkları köşe yazılarında bazı hususiyetlere dikkat etmeleri gerektiğini belirtmiştim. Bu yazım şimdiye kadar yazdığım yazılardan çok farklı bir biçimde samimi bir eleştiri yağmuruna tutuldu, eleştiren arkadaşların eleştirilerini çok samimi bulduğumdan yaptıkları eleştirilerle ilgili cevap vermemi istediklerinden onlara olan saygım gereği bu yazıyı yazma ihtiyacı duydum.     

           1995 yılında Refah Partisi İl Başkan Yardımcısı olarak görev yapmakta iken erken genel seçim propagandası yapmak üzere programlar yapıyorduk. Bir gece Subaşı"ndaki Astsubay Gazinosu bitişiğinde bulunan bir binanın ikinci katında bulunan bir memur sendikası binasına gittik. Milletvekili adayımız Prof. Dr. Latif Öztek bir konuşma yaptıktan sonra sendika üyeleri memurların sendikal hakları ile ilgili RP"nin düşüncesinin ne olduğunu sorduğunda Hoca o kadar bocaladı ki sormayın gitsin, çünkü o günlerde memurların sendikalaşması konusu henüz piyasaya yeni çıktığından hiçbir partinin bu konuda çalışması yoktu. Baktım ki Latif Hoca bocalayacak aldım elime mikrofonu ve dedim ki; Bakın arkadaşlar biz buraya sizlerin oylarını almak üzere geldik, şayet politika yapmamı istiyorsanız sizlere memurların sendikal haklarının verilmesinden yana olduğumuzu söyleyip, sizi kandırıp gidebilirim ancak ben size doğruları ve şahsi kanaatimi söyleyip, takdiri sizlere bırakacağım. Öncelikle bugünkü şartlarda hiçbir siyasi partinin memurların sendikal hakları ile en ufak bir çalışması yoktur, var diyenlere de sakın inanmayın. Ülkemiz bu konuya henüz tam hazır değil, ancak önümüzdeki günlerde bu konu tartışmaya açılıp, memurların da sendikalaşmasının önü açılacaktır. Bu konudaki şahsi düşüncem gerek işçilerin, gerekse memurların sendikalaşmasını belli çerçevenin üzerine çıkarmak fevkalade yanlış olur. Gerek işçilerin, gerekse memurların sendikal hakları olmalı ama bu hak sadece ücretleri ve sosyal hakları ile sınırlı kalmalı, kamuda işçiye tanınan haklar memura da tanınmalı, bir işçi amiri pozisyonundaki memurdan daha fazla ücret almamalı bu konudaki haksızlıklar giderilmeli ancak hiçbir kamu çalışanına siyaset yapma imkanı verilmemeli. Ben bu konuşmayı yapınca hayli homurdananlar oldu, bu homurdananları da çok iyi tanıdığımdan döndüm onlara dedim ki bakın arkadaşlar burada bulunan arkadaşlarımızın birçoğunu tanıyorum işlerinde başarılı olamayan veya kaytarmak isteyenleriniz sendikacı olacak, çalışanlar ise işinde gücünde olacak, sizin istediğiniz budur, kimse bana numara çekmeye kalkmasın. Bu konuşmadan sonra kimsenin sesi soluğu çıkmadı ve oradan ayrıldık. Aradan belli bir süre geçtikten sonra dediklerim teker teker gerçekleşti.

            1980"den önce memurların siyasi kamplara bölünmesi sonucu ortaya çıkan sıkıntılı durumu pek çoğumuz biliriz. Pol-Der"lerden tutun, Pol-Bir lere, Barış Derneklerinden bilmem nerelere bir sürü siyasi içerikli memur derneği kurulunca memurlar yapacakları görevleri de muhataplarının siyasi düşüncesine göre yapmaya başlamışlardı. Peki sonunda ne oldu hepimiz gördük. Bunu yazma nedenim Anayasa oylaması ile ilgili köşe yazısı yazan kamuda görevli arkadaşlarımızın tavırlarıdır. Bunu söylerken kast ettiğim köşe yazarları sadece bizim gazetedeki köşe yazarları değil. Yazımı örnek gösterip köşe yazarlarımızı eleştiren arkadaşlara diğer gazetelerdeki köşe yazarlarına da bakmalarını öneririm. Örneğin yaklaşık otuz yıllık arkadaşım olan Mustafa Genç"in geçtiğimiz bir aylık yazılarını bir incelesinler bakalım neler yazmış. Mustafa Hoca"nın yazdıkları belki de benim düşüncelerimi yansıtıyor, ancak Mustafa Hoca memur olduğu sürece bu yazıları yazmamalı, dersine girdiği öğrencilerden bir kısmı kendi yazdıklarına aykırı düşünürse onlara nasıl öğretmenlik yapacağını sorarım size. Ben eleştiriyi yaparken kendi gazetemden başladım diye okur arkadaşların da sadece bizim köşe yazarlarını eleştiri yağmuruna tutması doğru bir davranış değildir, şöyle etrafta olup, bitenlere de bakarlarsa daha sağlıklı ve doğru eleştiriler yapacaklarına inanıyorum. 1995 yılında kamu çalışanlarının sendikalaşması hakkında ne düşünüyor idiysem bugün de aynısını düşünüyorum, sadece sendikalaşma konusunda değil, hiçbir kamu görevlisinin siyasi tavrını açıkça ortaya koymasını tasvip etmiyorum. Bu benim şahsi kanaatimdir, farklı düşüneler olabilir, saygı duyarım. Geçmişimizden ders alıp, geleceğimizi ona göre dizayn etmemiz gerekirse doğrusu da budur. Kalın sağlıcakla.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR