KÂMERİ AYLAR

Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dört tanesi “Haram” aylarıdır. Tövbe Suresi 36. Ayette bu hakikat belirtilmiştir. Yüce Allah; “Hakikatte ayların sayısı ALLAH katında, ALLAH’ın kitabında -ta gökler ve yeri yarattığı günden beri- on iki aydır. Onlardan dördü haram olanlardır. İşte bu, en doğru hesaptır. O halde bilhassa bunlarda, o haram aylarda nefislerinize zulmetmeyin. Bununla beraber müşrikler sizinle nasıl topyekun savaşırlarsa, siz de onlarla topyekun savaşınız. Bilin ki ALLAH, haramlardan, fenalıklardan sakınanlarla beraberdir” buyurmuştur. 

Kur’ani kerimde bahsedilen aylar kameri aylardır. Kameri aylar ay’ın hareketine göre şekillenmektedir. Bazı ibadetler güneş hareketine göre eda edilmekte, bazı ibadetler ay’ın hareketine göre eda edilmektedir. İbadetlerin zamanları bu gezegenlerin dönüşüne göre tayin edilmiştir. 

Beş vakit namazın günlük zaman vakti güneş sistemine göre belirlenmektedir. Oruç, Hac ve Zekat ibadetleri de ay’ın hareketine göre eda edilmektedir. Kısaca, yıllık ibadetler ay sistemine göre, günlük ibadetler güneş sistemine göre eda edilmektedir. 

Güneş sistemine göre şekillenen miladi yıl 365 gün, ay sistemine göre şekillenen kameri yıl 354 gündür. Bu nedenle, yıllık olarak yaptığımız, oruç, hac ve zekat gibi ibadetler miladi takvime göre her yıl on gün önce eda edilmektedir.

Kameri aylar, Muharrem, Safer, Rebiül evvel, Rebiül Ahir, Cemaziyel evvel, Cemaziyel ahir, Recep, Şaban, Ramazan, Şevval, Zilkade ve Zilhicce’dir. Bu aylardan Recep, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem haram aylarıdır. Kur’an dört tane haram ay’ı olduğunu haber vermiş, bunların hangileri olduğunu da Peygamberimiz bildirmiştir. Hz. İbrahim’den beri bu ayların haram aylar olduğu bilinmiş ve gereklerine de itibar edilmiştir. 

Haram aylarda, Hac ibadeti yapılır, Kabe Tavaf edilir, kan dökülmez, soygun ve yağmacılık yapılmazdı. Bu aylardan Recep tek başına bulunmakta ama diğer üç ay birbirinin arkasından gelmektedir. Zilkade, Zilhicce ve Muharrem bir arada olduğu için, diğer zamanlarda yağmacılığa ve savaşa alışan cahiliye insanları üç ay savaşsız ve yağmalama yapmadan beklemekte zorlanıyorlardı. Bunun için de haram aylarını bir sene öne bir sene arkaya çekiyorlar, böylece Muharrem ayını haram saymayıp Safer ayında savaş yapmazlar, kan dökmezler ve yağmacılık yapmazlardı. Yani haram aylarının yerlerini değiştirirlerdi. 

Aslında cahiliye insanlarının yaptığı bir çok işler Hanif dini gereği doğru idi. Hz. İbrahimden beri gelen ilahi doğrulara bir takım yanlışlar karıştırdıkları için cahiliye insanı olmuşlardı. Tövbe Suresi 37. Ayette Yüce Allah haram aylarının yerini değiştirenleri uyarmış ve onları kafir olarak tarif ederek şöyle buyurmuştur. “Haram ayları ertelemek, sadece kâfirlikte ileri gitmektir. Çünkü onunla, kâfir olanlar saptırılır. ALLAH’ın haram kıldığının sayısını bozmak ve O’nun haram kıldığını helal kılmak için haram ayını bir yıl helal sayarlar, bir yıl da haram sayarlar. Böylece onların kötü işleri kendilerine güzel gösterilmiştir. ALLAH kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez.”

Cahiliye insanlarının bu yanlış davranışları Peygamberimizin Veda haccına kadar devam etmiştir. Veda Haccında Peygamberimiz ayların tam olarak yerine oturduğunu açıklamıştır. Safer ay’ı ile ilgili yanlış söylentilerin menşei cahiliye insanlarının belirtilen anlayış ve davranışlarına dayanmaktadır. 

Safer, cahileye devri araplarının inandığı bir uğursuzluk şeklidir aynı zamanda. Ancak Peygamberimiz bunu reddetmiş ve “Safer ayında uğursuzluk yoktur. Bunlar Cahiliyet hurâfeleridir.” buyurmuştur. “Safer” aynı zamanda boşaltmak anlamına geliyordu. 

Cahiliye arapları Safer ayında birbirlerinin evlerini yağmalarlar ve bu nedenle de bu ay’ı uğursuz olarak isimlendiriyorlardı. Bu ayda nikah yapmazlar, yapılan nikahların tutarsızlığına inanırlardı. 

Bunların tamamı hurafedir ve dini bir karşılığı, kitabi bir izahı yoktur. Hz. Aişe Annemiz “benim nikahım da zifafım da Safer ay’ında oldu” buyurmuştur. Safer ay’ında 320.000 belanın Levhi Mahfuzdan dünya semasına ineceği, tedbir alanların bu belalardan kurtulacağı inanışı hala toplumumuzda vardır. Bu da son derece yanlıştır. 

Zamanın kutsallığı vardır ama uğursuzluğu söz konusu değildir. Bir kişiye göre olumsuzluklarla dolu olan zaman dilimi diğer bir kişi için mutluluk vakti olarak geçirilmiş olabilir. Örnekleri çoktur. 

Peygamberlerine itibar ve itaat etmeyen kavimler topluca helak olmuştur. Bunların helakına uğursuz gün olarak isim verilmiştir. Bu da yine zamanın uğursuzluğu anlamına gelmemektedir. İyilikler Allahtan, kötülükler kendi ellerimizle yaptıklarımızdan dolayıdır. 

Safer ay’ı bela ay’ı değil, aksine her ay gibi hürmet edilen bir zaman dilimidir. Zamanı olumlu veya olumsuz değerlendirmek kişinin  elindedir. Hurafelere inanıp, itikadı bozarak ameller boşa çıkarılmamalıdır.

Safer ay'ının sonuna yaklaşmaktayız. Bu ay'a, "Seferul Hayr" hayırlı ay da denir. Belalar zaman ve mekan nedeniyle değil; inkâr, isyan, zulüm ve kötülük nedeniyledir ki, Nuh, Ad, Semud ve Lüt kavimleriyle, Firavun, Nemrut ve Karun gibiler bu nedenle helâk olmuşlardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR