İYİ İNSAN OLMAK…

İnsanlar İslam fıtratı üzerine yaratılmıştır. Peygamberimiz; her doğan çocuğun İslam fıtratı üzerine olduğunu zaman içinde anne babasının onu Mecusi veya putperest yaptığını bildirmiştir. İslam fıtratı üzere olmak; iyi, güzel, faydalı, yararlı ve hayırlı insan olmak demektir. İnsanın rengi, milliyeti, bölgesi, etnik yapısı, biyolojik ve fiziksel özellikleri onu anlamlı ya da anlamsız kalmaz.

Allah katında insanların değeri renklerine göre değil kalplerine göredir. Üstün olanlar takva sahibi olanlardır. Takva sahibi olmak; Allaha inanıp güvenmek, salih amel işleyip Rabbına kulluk yapmakla gerçekleşir. Zararsız olmak veya nötr kalmak; iyi insan olmak anlamına gelmeyecektir. “Ben hırsızlık yapmıyorum, iftira atmıyorum…” diyerek, maddi ve manevi karşılığı olan olumsuz fiilleri yapmadığını söyleyip iyi insan olduğunu iddia edenler doğru bir değerlendirme yapmış olamazlar. Zira Müslüman olmak, zaten bunları yapmamayı gerekli kılmaktadır.

İyi insan; Allah ve resulünü her şeyden fazla sevmek ve Allah’ın emrettiği gibi bir hayat yaşamayı hayat tarzı edinmekle mümkün olur. Allah ve Resulünün yolunda olmak; diğer insanlara yardımcı olmayı gerektirir. Canını ve malını seve seve Allah yolunda vermenin şehitlik gibi ulvi bir makama eriştirmesi bu nedenledir. Sahip olduklarını, olmayanlarla paylaşmak elinde olanların Rabbı’nın emaneti olduğunu anlamış olmaktır.

Asr-ı Saadet toplumunun, bu adı alması ve kıyamete kadar örnek gösterilerek anılmış olmaları, kendilerini değil etraflarında olanları öncelikle hesaba katmaları nedeniyledir. Hayatını insanlar ve insanlık için vakfetmek, nefesini ve enerjisini başkalarına sermaye yapmak kadar faziletli bir yaşam tarzı yoktur. Varlığına ve yokluğuna bakmadan, rengini ve cinsiyetini hesaba katmadan, yakınlığını ve uzaklığını söz konusu etmeden; insana ve insanlara yapılan yardım ve katkı o kişinin iyi insan olduğunu anlatmaya yetecektir.

Menfaat ve çıkarların belirleyici olduğu, ilişkilerin bu yaklaşımlar üzerinden belirlendiği günümüzde; tarifini yaptığımız iyi insanlara çok ama çokça ihtiyaç vardır. Televizyonlarda ve sokaklarda, başta İlahiyatçıların olmak üzere toplumun neredeyse tamamının Müslüman tarifi yaptığı bir dönemdi, pratik yaşamıyla takva sahibi bir Müslüman tipi görmek ve bulmak son derece mutluluk verici olmaktadır. Diğer taraftan, Müslüman bir toplumda iyi insan aramak ve görüldüğünde sevinmek ve iltifatta bulunmak; çok ama çok üzücü bir durumdur. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için çalışan ve kazanma peşinde koşan bir toplumda, yarın ölecekmiş gibi kazandığını kendisinin dışındakilerle paylaşma gayretinde olan insanlar İYİ İNSAN’dır.

İyi insan olmak, iyi insan kalmak ve iyi insan olarak ölmek; Kamil bir Müslüman olarak yaşamakla mümkündür. Öyleyse her bir Müslüman; Hz. Peygamberin örneğini oluşturduğu, Yüce Mevla’nın kurallarını sunduğu gibi bir hayat tarzı benimsemelidir. Teorik olarak Müslüman tarifi yapma yerine, her bir Müslüman; inandığı dinin kurallarını yaşayarak örneğini ortaya koymalıdır. Müslüman; başkalarının yanlışlığını tespit etmekle zaman harcama yerine kendi kusurlarını düzeltme gayretinde olmalıdır. İyi insan; Kamil Müslümandır. Kamil Müslüman; takva sahibi, her an kendinin denetlendiğini bilen insandır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR