Mehmet Ali Coşkuner

Mehmet Ali Coşkuner

İLKADIM DA NELER OLUYOR?

Son günlerde İlkadım Belediyesi için söylentiler almış başını gidiyor.

Bir kısmının doğruluk payı olduğuna şahit oldum, ama büyük bir kısmı ise asılsız dedikodular.

İlkadım Belediye Başkanı Necattin Demirtaş ile de diğer başkanlar kadar olmasa da zaman zaman bir araya geliriz.

Başkanlık Makamının Özel Kalem Müdürlüğü bünyesindeki manevi sorumluluğu üstlenmiş Nevzat Özenç ile yeri geldiğinde iletişimimiz vardır. 

Kendisinin bugüne kadar bir eksiğini görmedim. 

İlkadım İlçesinin benim için manevi yeri vardır. 

Çünkü gençlik yıllarımın geçtiği doğduğum, büyüdüğüm, 40 yıllık baba evimin olduğu bir ilçedir. 

Biz Samsun’un mahalle kültürü ile büyüyen belki de son nesilleriyiz. Bizden sonraki nesiller teknoloji ile tanıştı, ne kadar mahalle kültürü alsalar da, bilgisayar, cep telefonları hayatlarının vazgeçilmez parçası, odak noktası oldu.  
İlkadım İlçesi 2009 yılına kadar 3 ayrı beldeden oluşuyordu. Yeşilkent, Gazi, İlkadım 2009 yılında Büyükşehir yasası ile bu 3 belde İlkadım ilçesi oldu ve İlkadım Belediyesi adı altında birleşti.  

O dönemlerde Gazi Belediyesi’ nde görevlerde yer aldım. 1999-2004 yılları arasında Özel Kalem Müdürlüğü, Başkan Danışmanlığı, Şirket Müdürlüğü, Spor Kulüp Başkanlığı görevlerinde bulundum. Bu süreçte belediye hizmetlerimizde ve projelerimizde  Türkiye ‘in ilklerine imza attık. 

Türkiye’nin ilk İSO 9001 Kalite Yönetim Sistemi ni kurduğumuz belediye oldu. 

Türkiye’nin ilk personel için “Yetkinlik Bazda Performans Değerlendirmesi” yapılan belediyesi oldu. 

Bu değerlendirme sonucunda başarılı bulunan 525 belediye emekçisi belediye şirketine bağlı olarak çalışırken, İçişleri Bakanlığından talep ettiğimiz geçici işçi kadrosu ile  belediye bünyesine geçerek geçici işçi oldular. Sonrasındaki süreçte işlerinden çıkarılmak istenmelerine rağmen işlerinden çıkarılamadılar.  

Bize o günlerde bu fırsatı veren dönemin İçişleri Bakanı Sayın Rüştü Kazım Yücelen’i, Müsteşar Sayın Muzaffer Ecemiş’i, Anavatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Samsun Milletvekili Mehmet Çakar’ı ve dönemin Samsun Valisi Muammer Güler’i minnetle anıyorum. 

Tabi ki projelerimize izin veren ve bugün arkadaşlarımızın çalışma hayatını garanti altına alınmasına izin veren dönemin Gazi Belediye Başkanı Nihat Batur’un katkıları sonsuzdur.   

Daha sonra bu emekçi arkadaşlarımız işten çıkartılamadıkları için vilayet emrine verilerek personel ihtiyacı olan Samsun daki diğer kamu kurumlarında görevlendirilmişlerdir.  Bugün Samsun da hangi kamu kurumuna gitsem, bu arkadaşlarımdan biri ile mutlaka karşılaşırım. Benim de 5 yılımı geçirdiğim İlkadım Belediyesi için kamuoyunda olumsuz bir haber çıktığında durumu üzüntü ile karşılıyorum. 

İşin aslında lkadım Belediyesi için kamuoyun da konuşulan konuların büyük bir kısmı bilgi kirliliğinden başka bir şey değil, bu tür dedikodular üreten bir kesim var, bu kesim her dönem belediyelerde olmuştur. Küçük bir sorunu büyük sorun haline getiren ve bu durumdan kendilerine pay çıkarmaya çalışan bu kesime iyi niyeti ile destek olduğun farkında olmayanlar var, bilmeyerek kendini kullandıranlar var. 

Ama şu da bir gerçektir ki sorun küçükte olsa, büyükte olsa sorun sorundur. Baş ağrıtır, zaman harcatır.
Bir de araya fitne ve fesatlar girmişse, gelene gidene ateş verirse, bu duruma el koymak gerekir. 
Toplumsal olaylarda sorunları büyütmeden çözmek en doğru yoldur.

Çözüm yoluna gitmez, sorunu bekletirseniz, sessiz kalırsanız, fitne ve fesatların ekmeğine yağ sürersiniz. 
Sizde öyle bir hale gelirsiniz ki, konunuzda haklıyken haksız duruma düşersiniz.
Sinek küçükte büyükte olsa mide bulandırır. 

Hiçbir odada bir sinekle uyuyanı gördünüz mü?
Sinekle aynı oda da uyunmaz. 
Bu yüzden Başkan Demirtaş sessizliğini bozmalı, olaylara müdahale etmelidir. 
Haklılığını anlatmalı, haksızlığı ile yüzleşmelidir. 

İnsanların kendini haklı gördüğü için susmayı tercih etmesi, ikili ilişkilerde geçerli bir tepki olabilir, fakat toplumsal konularda sessiz kalmak, suçluymuş algısını oluşturmaktadır.
Kriz yönetmek zor iştir, ama mutlaka yönetilmelidir.

Sonuç olarak, Başkan Demirtaş’ın sessiz kalması da, Başkan Demirtaş’a yüklenenlerin tarzı da doğru değildir. 
Birde yangından pay çıkarmaya çalışanlar, tavşana kaç tazıya tut diyenler var, bunlar fitne ve fesatlardan daha tehlikelidir. Bunlar münafık olanlardır.  Bu kişilerden belediye temizlenmelidir. Ancak bu şekilde İlkadım Belediyesi huzurlu bir şekilde çalışmalarını sürdürebilir. 

Şimdi yazıyı okuyanlar, kim bu kişiler, herkes zan altında kalmasın, gibi yorum yapacaklara da şunu söylemek istiyorum. Genelde filmlerde katil uşak olur, her katilde işlediği cinayet yerine gider, soru sorar, cenaze merasiminde en ön safta olur. Kimileri bu soruları meraktan sorar, onlarda meraklı olduğu için her şeyi bilir, tasdik edilmek ister, diğer soranlar da kendilerini iyi bilenlerdir, onlara diyeceğim cevabını bildiğiniz soruları vicdanınıza sorun, tabi kaldıysa...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
30 Yorum
Mehmet Ali Coşkuner Arşivi
SON YAZILAR