İKİ FARKLI KURUMDA BENZER İŞLEMLER

1984 yılında İmamlık görevini bırakıp Samsun"a gelince baba mesleği olan İnşaat Müteahhitliği"ne başladım. Babamla birlikte iş hayatına devam ederken evimiz Çarşamba İlçesi"ne bağlı Eğercili Köyü"nde idi. O zamanki imkanlar dahilinde her gün şehre minibüsle gidip, geliyorduk. Oturduğumuz evin arka mahallesinin adı Kavlağan Mahallesi idi, bu mahallenin camisinde imam kadrosu yoktu. İmamlık yapan arkadaş resmi olarak değil, fahri olarak görev yapmaktaydı. Camiye kadro gelince bu arkadaşımızın görevi sona ereceğini öğrenen köylülerden bir kısmı bir gün minibüste bana akşam eve misafir olarak geleceklerini söyleyip, randevu talep ettiler, ben de olur deyip, davet ettim.

            Köyün ileri gelenleri rahmetli Muhtar Kazım dayı ile birlikte bana gelip arka mahalledeki camiye gelen kadroya benim atanıp, yerime fahri görev yapan arkadaşın görev yapmasını teklif ettiler. Aslında iş çok cazip öyle değil mi siz görev yapmıyorsunuz, yerinize başkası çalışıyor, siz aynı zamanda emekli sandığına tabi oluyorsunuz, aldığınız maaşın yarısını diğer arkadaşa verdiniz mi iş tamam oluyor. Yani bir taşla ikiden fazla kuş vurmuş oluyorsunuz hem siz emeklilik hakkı elde ediyorsunuz, hem çocuklarınızın sağlık giderleri devlet tarafından karşılanıyor, hem de resmi görev alma imkanı olmayan arkadaş iş güç sahibi oluyor.

            Peki, bırakın işin yasal boyutunu, manevi boyutuna baktığımızda ne oluyor her yönü ile haram bir kazançtan başka bir durum yok ortada. Bu dediğim türden işleri yapıp, emekliye ayrılanları da bizzat biliyorum, ne diyelim onları Allah bildiği gibi yapsın, bu tür kazanç hiç birimize nasip eylemesin. Bu hatıramı anlatma nedenim iki gün önceki gazetemizin manşetinden vermiş olduğumuz haberdir. Haberde de okuduğunuz gibi Sağlık Bakanlığı Doğumevi"ne bir adet imam tayin ediyor, nedeni ise ölen çocuklar veya hastalarla ilgili yapılması gereken İslami görevleri ifa etmesidir. Bu kadro uzun zamandır Doğumevi Hastanesi"nde mevcuttur.

            Doğumevi"nde imam kadrosunda görev yapan hoca efendi aynı zamanda orada bulunan mescidin de imamlığını yapmaktadır, zaten mescitte iki vakit namaz kılınmaktadır. Müftülük bu mescide imam tayin etmek istediğinde hastane idaresi mescitte görevli imamın olduğunu, böyle bir görevliye ihtiyaç olmadığını resmi bir yazı ile müftülüğe bildirmesine rağmen müftülük bu mescide ikinci bir imamı tayin eder. Böylece iki vakit namaz kılınan mescide iki tane görevli hizmet etmeye başlar.

            Yeşilkent bölgesinde bulunan Büyükşehir Belediyesi Mezarlığı"na imam isteyen vatandaşlara burada vakit namazlarında cemaat olmuyor, buraya imam kadrosu verilemez yazısı yazan İlkadım İlçe Müftülüğü, şimdi kalkıp imamı olan ve iki vakit namaz kılınan bir mescide ikinci bir imam atıyor. Şimdi bu durumun topluma ve vicdanlarına nasıl izah edileceğini merak ediyorum.

            Diyeceksiniz ki kim bu talihli imam? Kim olduğunu bilmiyorum ama gelen rivayetler doğru ise İl Müftüsü"nün tanıdığı veya ahbabı olduğu yönünde. Demek ki biz 26 yıl önce yanlış yapmışız. Kadromuzu verip, yan gelip yatarak emekli olmak var iken bunca çileye ne gerek vardı, nasıl olsa şimdiki Müftülerde Fetvasını verirdi. Böylece biz hem dünyamızı, hem de ahretimizi mamur etmiş olurduk!..

            Dün Salıpazarı ilçesinde yapılan yanlış işleri yazmıştım, İlçe Özel İdare Müdürü gazetemizi arayarak yazının gerçekleri yansıtmadığını belirtmiş, keşke olay arkadaşımızın dediği gibi olsaydı da bizde özür dileseydik, ancak elimdeki belgeler hiç de öyle demiyor. Elimde 19 köyde yapılan işlerle ilgili muhammen bedellerle teklif edilen maliyetler ve alan firma adı var. On dokuz işin sadece bir kaçında tenzilat var, kalanlarındaki tenzilatlar komik rakamlar.

            Salıpazarı İlçe Özel İdaresi Müdürlüğü"ne yeni atanan arkadaşın bu işlerle pek ilgisi de yok, zira bu olaylar o göreve gelmeden yapıldığından, arkadaşımız şimdi işe balıklama girdi. Bu arkadaşımıza tavsiyem önce elindeki evrakları iyi incelesin, o evrakların eksiklerini tamamlamaya çalışmak yerine yapılan tenzilatları ve işlerin tamamına yakınını kimlerin aldığını araştırsın, ondan sonra bizleri arasın. Bu yazdıklarıma ilave edecek çok daha bilgiler olmasına rağmen temkinli davrandım, nedenine gelince insanları çok hırpalamak da istemiyorum, ancak arkadaşlarımıza tavsiyem taptıkları yanlışlara kılıf aramaları yerine, hatalarını kabul edip tekrarlamamalarıdır.

            Diyeceksiniz ki müftü böyle yaparsa diğerleri ne yapsın? Unutmayınız ki bizim dinimizde ruhbanlık yoktur. Müftü ne ise sorumluluk alma noktasında cemaatte odur. Bu yüzdendir ki bu güne kadar Zülfikarlarına dokunulmayan müftülere dokunmaya başladık. İşini adam gibi yapan düşmanımız da olsa yanında oluruz, yok yanlışın yanında olmak isterse en yakınımız da olsa karşısında oluruz. Kalın sağlıcakla

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR