HZ. NUH’TAN GÜNÜMÜZE AŞURE ÇORBASI

Aşure çorbasının hikayesi Hz. Nuh ile başlamaktadır. Aşure tatlısı da, denen bu gelenek o günden bu günü neredeyse tüm İslam toplumları içinde yaşamaktadır. Muharrem ayının onuncu günü yapılan aşure çorbası eşe-dosta, konu-komşuya dağıtılarak paylaşım oluşturulur. Muharremin onuncu gününe “aşure günü” denmesinin anlamı, o günün on muharrem olmasındandır. Arapçada on sayısı “Aşere” kelimesiyle ifade edilir. Fecr suresinin ikinci ayetinde yüce Allah “Onuncu geceye” yemin etmektedir. Bu ayetten de hareketle muharremin onuncu günü anlamlı kabul edilmektedir.

Fecr suresinin ikinci ayetindeki onuncu gece tefsirlerde, muharremin ilk on gününü, ramazanın son on gününü, zilhiccenin ilk on gününü işaret eder denmektedir. Ramazanın son on gününde Kadir gecesi, Zilhiccenin ilk on gününde Arafat ve kurban bayramı, muharremin ilk on gününde de 10 peygambere 10 ihsanın verildiği gün vardır diye bu ayet tefsir edilir. Söz konusu bu ayetten de hareketle Müslümanlar muharrem ayının onuncu gününe çok önem vermektedirler. 10 Peygambere verilen 10 ihsanın da, bu günde ikram edildiği inancı günü daha da anlamlı hale getirmiştir. Bu 10 Peygamberden bir tanesi Hz. Nuh’tur. Nuh Peygamberin tufandan kurtulduktan sonra, yanında bulunanların ellerindeki tahılları bir araya getirerek yaptıkları çorbaya da “Aşure çorbası” denir. O günden beri bu gelenek devem etmektedir. Bu gelenek ayrıca, aşure gününde infakın gerçekleşmesine de neden olmaktadır.

Peygamberimiz; muharrem ayının  9-10 ve 11. günlerinde tutulan orucun önemini belirtirken, geçmiş günahlara kefaret olacağını bildirmiştir. 10 Muharremde yapılan infakın da kişiye bereket ve genişlik vereceğini Peygamberimiz hatırlatmıştır. Bu nedenle de, dağıtılan aşure çorbası günün infakı bakımından özel önem arz etmektedir. Aşure çorbasının Hz. Nuh Peygambere atfedilmesinin hikayesi de şöyledir : “Hz. Nuh'un oğulları olan Sam, Ham ve Yasef kendisine iman etmelerine karşın diğer asi oğlu Kenan ve kavminden pek çok kimse ona inanıp iman etmez.

1000 seneden fazla Allah'ın emirlerini kavmine tebliğ etmesine karşın ne yazık ki Hz. Nuh (a.s.), çok zulme uğrar ve inanmayanların alaylarına maruz kalır. Sonunda kavmini Allah'a şikâyet eder. Allah (c.c.) , Hz. Nuh'a çok büyük bir gemi yapmasını emreder. Ve ona yardım etmesi için Cebrail'i (a.s.) kendisine yardımcı gönderir. Hz. Nuh (a.s) emre itaat ederek büyük bir gemi yapar ve kendisine iman eden ne kadar mümin varsa onları gemiye bindirir. Her cinsten birer çift hayvanı da yanlarına alır.

Ve Allah (c.c.) sonunda büyük tufanı kopartır. Gökten yağan yağmurlar ve yerden fışkıran sular bütün yeryüzünü kaplar. Bu sırada büyük gemi hareket eder. Sadece gemiye binen müminler kurtulur. Gemi aylarca suda kalır. Bu zaman zarfında yanlarına aldıkları yiyecekler tükenmeye başlar. Geriye kalan yiyecekleri bir kazanda toplayarak bir çorba pişirmeye başlarlar. İşte o zamanda yapılmış çorbaya bugün 'Aşure' diyoruz. Aşurenin hikâyesi de bir rivayete göre bu kıssaya dayanmaktadır.” 

Bu güzelliğin ve Peygamberlere verilen ihsanın yanında, Hz. Hüseyin’in muharremin 10’nda şehit edilmiş olması, bu sevinçli günün hüznü olarak 1400 yıldır hatıralarda yaşamaktadır. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR