HUKUK MEKANİZMASI ŞEHRİMİZDE NE ZAMAN İŞLEYECEK?

Haklıların değil de güçlülerin haklı olduğu ve maalesef hukukun sadece garibanlara işlediği bir ülkede yaşadığımızı rahatlıkla söyleyebilirim. Şayet ekonomik bakımdan veya siyasal bakımdan güçlüyseniz size hukuk hiç bir şey yapmaz. Siyaseten zayıf iseniz, konjonktür aleyhinizde ise o zaman hukuk sizin karşınızda demektir. O kadar enteresan olaylara şahit oldum ki anlatamam. İspat etmesi mümkün olmayan ama bizatihi yaşadığım olayların arka planlarını anlatan dostlarım o kadar enteresan şeyler anlattılar ki aklınız şaşar. Örneğin içeride olduğum bir dönemde mahkemeye çıkacağımız tarihten bir gün önce, bazı hukukçuların bizimle ilgili yaptıkları görüşmeleri anlatsam küçük dilinizi yutarsınız. Normalde tahliye olmam gereken davada, birilerinin devreye girmesi sonucunda tutukluluk halimin devamına nasıl karar verildiğini anlatsam, bu ülkede yaşanmaz dersiniz. Tutukluluk halimize itiraz ettikten sonra mahkemeye bakacak yargıçlardan bazılarının, sırf bizi tahliye etmemek için rapor alarak davaya katılmadıklarını ve raporlu oldukları halde resmi törenlere de nasıl katıldıklarını anlatsam ve ispat etsem yine şaşarsınız. Bazı hukukçuların bir araya gelip benimle ilgili yapılmasını düşündükleri operasyon konusunda istişare ederken, onlara şahit olan başka hukukçuların onlara “Ne yapıyorsunuz, bu adam dürüst adam bu şehirde olup biten yolsuzluklarla mücadele ediyor, neden böyle yapıyorsunuz?” dediklerinde “Siyaseten böyle talimat geldi, yapacak bir şey yok” dediklerini de adım gibi biliyorum.

Bunca baskıya, bunca zulme, bunca saldırıya ve karşı duruşa rağmen nasıl ayakta durdun diye soranlara, tamamen yüce Rabbimin desteği ile durduğumu söylediğimde pek çoğu inanmıyor. Ama ister inanın, ister inanmayın, benim tek dayanağım yüce Rabbim olmuştur ve O’na binlerce kez şükürler olsun ki gerçekten bunca karşı duruşa rağmen beni dimdik ayakta tutmuştur. Bu benim çok takva, çok ihlaslı bir insan olmamdan kaynaklanmadı, sadece ve sadece Rabbime olan güvenimin ve samimi duruşumun karşılığını vermiştir. İşte bu nedenledir ki ben bu ülkede hukukun sadece aciz insanlara işlediğini, güçlü insanların ne yapıp, ne edip, bir biçimde işlerini hallettiklerini düşünen, bilen, hatta ve hatta birçok zaman müşahede eden bir insanım. Keşke bu dediklerim doğru olmasa da ben yanılsam. Ama maalesef uygulama bu yönde… Peki, sadece bugün mü durum böyle derseniz, tarihin her döneminde böyle olmuştur. Allahu teala bu haksızlıklara dur diyecek peygamberler göndermiş olmasına rağmen, her peygambere iman edenler toplumun azınlığı olmuştur.

Hukuksuzluğun şehrimizdeki yansımalarına gelince… Biz gazeteyi kurduğumuz günden itibaren yanlış işleri yazmakta ısrarcı olduk. Her türlü fedakârlığı göstererek çetelerle, siyasetçilerle ve şehrin güçlüleri ile mücadele etmekten çekinmedik. Yaptığımız haberlerin tamamını devlet arşivlemesine rağmen, her ne hikmetse pek çoğu ile ilgili işlem yapmamış, tam aksine bazı konularda biz mahkemeye verilmişizdir. Örneğin İl Özel İdaresi’nde yaşanan onca yolsuzluğun tamamını belgelerle ortaya koymuş olmamıza rağmen, en ufak bir işlemin yapılmamış olması, şehrimizdeki hukukun nasıl işlediğinin açık ve net delilidir. Göstermelik gelen müfettişler hâlâ daha teftiş raporu tutmamışlar, aksine biz mahkemeye verilmişiz ama avukatımızın işi bilmesi sonucunda ceza almamışız. Yoksa bize de oradan yüklü bir tazminat ödeteceklerdi. Meslektaşlarımızın da aklında olsun, kurumların tüzel kişiliği ile ilgili yapılan yayınlara tazminat davası açılamıyor, bu Danıştay’ın içtihat kararıdır bilgileri olsun.

Son bir kaç aydan beri yaptığımız yayınların pek çoğu savcılıklara suç duyurusu niteliğindedir. Gerek Büyükşehir Belediyesi ile ilgili yaptığımız yayınlar, gerek Sasa’nın hukuk dışı yaptığı ilavelerle ilgili yaptığımız yayınlar, gerekse cemaatle ilgili yaptığımız yayınların tamamı yasal soruşturmaya tabi tutulması gereken konulardır. Gariban bir vatandaş Atakum sahilinde dükkânının önüne tente yapsa ve ayakları yere değse soluğu Cumhuriyet Savcılığı’nda alıyor ama Sasa, iki ayrı dükkânı yasal olmayan bir biçimde birbirine bağlamış, önündeki alanı istediği gibi kullanıyor, biz de bunları yazıp çiziyoruz ama kimsede ses yok.

Büyükşehir Belediyesi Kuş Cenneti’ndeki binalar kaçak diye yıkıp, insanları evsiz parasız bırakırken Sasa’ya en ufak bir işlem yapmaması ne kadar hakkaniyet ölçüsüne uyuyor çok merak ediyorum. Atakum sahilindeki dükkânların önlerini yıkan büyükşehir, birçok esnafı perişan etmiş, esnafın bir kısmı dükkânını kapatmak zorunda kalmış, imkanı olanlar ise gidip ta Atakent’in sonlarına doğru yeniden dükkân kiralayarak dünyanın borcuna girmişlerdir. Aynı şekilde Paralel Yapıyla mücadele kapsamında Cemaatin ileri gelenlerinden kimsenin soruşturmaya tabi tutulduğu yönünde bir duyum, haber veya açıklama yokken, öğrenci seviyesinde yapılan operasyonların ne kadar hakkaniyet ölçüsünde olduğunu da siz takdir edin. Elhasıl hukuk mekanizmasının şehrimizde gerektiği gibi yürümediğini düşündüğümü belirterek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR