Hokus Pokus

"İyimser'in de kötümserin de ortak noktası, şeyleri olduğu gibi görmeme aymazlığıyla ilgilidir. Kötümser mutsuz bir ahmak  iyimser de mutlu bir ahmaktır." demiş Georges Bernanos.

Acı çektiğimiz, bunaldığımız ya da sevindiğimiz mutlu ve rahat olduğumuz zamanlar vardır. Ateş düştüğü yeri yakar derler. Başımıza kötü şeyler geldiğinde bütün dünyanın da o kötülüğü hissettiğini zannederiz; sonra "televizyonu açar bakarız dünyaya". Dünya göbek atmaya devam etmektedir. "Nehirleri kirlenirken bile göbek atmayı becerebilen" bir dünyada yaşadığımızı ilk o zaman farkederiz belki de. İlk o zaman görürüz belki dünyada acı çekenlerin ve başlarına kötü şeyler gelen başkalarının varlığını.

Acılar paylaşıldıkça azalır derler. Öyledir gerçekten de. Ya da öyle midir? "Acımın bir kısmını sana hediye ediyorum arkadaşım al gönlünce kullan" desek ne kadarını verebiliriz ki ona. Üstelik kime kendi "acımızdan tattırma" hakkımız vardır ki bizim? Aslında acımız paylaşıldıkça azalmıyor galiba. Avucumuzdaki fındıkları paylaşmıyoruz nihayetinde. Birilerinin bizi anlaması ya da anladığını zannetmemizdir belki acıyı hafifleten. Omzumuzdaki yük azalmasa da azalmış gibi hissetmemizi sağlayan şey birinin bazen sırf biz "üzülüyoruz diye üzülecek kadar bize değer vermesidir" belki de. Oysa bütün dünya sizinle birlikte ağlasa bile sizindir aslında yaşadıklarınız ve sizden daha iyi kimse bilemez ne yaşadığınızı.

Ağlamak böyledir de gülmek farklı mıdır sanki? O da öyledir. Bütün "dünya siz mutlusunuz diye mutlu olsa" mutluluğunuzun kaynağı daha mı büyür? Elbette evet demek aşar haddimi. Ya bu kadar mutluyken mutluluktan gözleriniz ışıldar ağzınız kulaklarınızda gezerken televizyonu açsanız da tesadüf bu ya "Afrika'dan haberlere rastlasanız" (gerçi aralarında çatışmayıp, büyük katliamlar olmadığında pek haber almayız onlardan) ve bütün çocukların göbekli olduğunu görseniz. Bu göbeğin açlıktan olduğunu anlasanız değiştirir misiniz kanalı.

Bütün dünya, neden sizin mutluluğunuzu yaşamıyor diye canınız sıkılır gibi olur mu azıcık? Görmemek için "kafanızı çevirmek" yeter. Yeter mi sahiden?

Arkadaşların en kötü yanı budur herhalde. Tek kanallı yayın yaparlar. Bazen komedi filmleri, bazen romantik filmler bazen de trajik hikayeler yayınlarlar, ama sizin yayın akışına denk düşer mi bu program hiç belli olmaz!..

Mutluyken, en iyisi eğlence programları yayınlayan birilerini bulmaktır. Boşu boşuna "mutsuzların size de mutsuzluk bulaştırmasına" izin vermemeniz gerekir. Pozitif enerjiye yakın durun ki, size de bulaşsın. Bu durumda negatif enerji de bulaşıcıdır.

Pek anlayabildiğim şeyler olmadığı için haklarında fazla okuyamadım, ama sanırım olumlu düşünürsek "her şeyin daha olumlu olacağını anlatan kitaplar" varmış; bütün bunları, güzel güzel anlatan. Oysa biz, henüz "düşünce gücüyle" nesneleri hareket ettiremiyoruz sanıyordum.

Bir köşe yazısı, ne kadar etkiler; bizi ya da gerçeği? Bir "roman yüzünden" hayatı daha güzel, bir "haber yüzünden" daha çirkin görür müyüz gerçekten de?

Binanın çürümüş yanının resmini çeken ya da yeni boyalı balkonları anlatan "bir muhabirin" bize binaların birkaç cephesi olduğunu, balkonların yeni boyalarıyla çökmek üzere olduğunu unutturması mümkün müdür?

"Gerçeği eğip bükme gücüne" sahip miyiz gerçekten de. Mesela "illüzyonistler" gerçekten de "insanları ikiye bölüp sonra da birleştirip" havaya uçurabilirler mi?  Yoksa gerçeğin işimize gelen kısmını ya da işimize gelmese bile görmeye alışık olduğumuz kısmını mı görmeye aşinayız.

"Çocuk olmanın en kutsal ve en lanetli yanı" genellikle olayları istediğimiz gibi görmemizdir sanırım. Mutluyken mutluluğunu, acılıyken acısını olduğu gibi yaşayabilen. Ağladımızda da, güldüğümüzde de hayatın bizden ibaret olmadığını görebilen insanlar olmayı neden istemiyoruz.

Acılar zamanla hafifler deriz. Deriz de madem öyle mutluluklar da zamanla hafifler demeyi neden ihmal ederiz.

Çünkü zaman; "yumuşak, telaşsız, inatçı bir su gibidir" kayayı oyan. Kayanın canı çok yanar belki, ama altından siz çıkacaksanız eğer değmez mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Cihan Şimşek Arşivi
SON YAZILAR