HER TÜRLÜ MİLLİYETÇİLİK…

ayağımızın altındadır
islam milliyetçiliği de mi?

bence çok yanlış…

bence çok yersiz…

bence uluorta atılmış bir laf!

Şimdi benim aklıma Fetih Suresi geldi.

Kur'an-ı Kerimde Fetih Suresi aklıma geldi.

Ama benim meal çalışmam aklıma geldi.

Allah cc Mekke müşriklerini;

Şöyle tanımlıyor.

Mekke müşriklerinin

Müslüman milliyetçiliğine karşı tutumlarını;

Ulusalcı öfke olarak ve

Hamiyet olarak tanıtmaktadır.

Müşriklerin dini hesaba katmamalarını da;

Cahiliyye olarak nitelemektedir.

Müşriklerin birbirlerine karşı;

Aidiyet ve mensubiyet duygularını;

Hamiyyet duygusu olarak nitelemektedir.

Yani sizin anlayacağınız;

Allah cc Mülk Suresinde;

26. ayetinde buyuruyor ki;

“Mekke ulusalcıları;

Gönüllerinde ulusalcılık ateşini alevlendirdiler.

Daha doğrusu din öncesi;

Yani din dışı;

Yani Müslümanlığı hesaba katmadan;

Yani Müslümanca düşünmeden;

Müslüman aidiyetini değil de;

Laik aidiyeti;

Milli duyguları hesaba katarak;

Hayat sürerler” denmektedir.

Laik insanların aidiyeti;

Ulusalcılıktır.

Asabiyet bağı;

Akraba aidiyeti;

Aşiret mensubiyeti olmadan;

Ankara'da başlayıp;

Oracıkta biten bir milliyetçilik;

Kafatasçı bir milliyetçilik;

Akrabacılığı ayaklar altına alan;

Çiğneyen… yok eden;

Anne-baba ve onların sulbünü;

Anne-baba yakınlıklarını;

Hesaba katmayan milliyetçilik.

Bayramda seyranda;

Köpeğini… kedisini…

Papağanını… akvaryumunu…

Yanına alarak;

Kendi doğduğu…

Annesinin… babasının doğduğu;

Suyunu içtiği;

Güllerini kokladığı;

Annesinin papatya çayını kuruttuğu;

Ormanlarını… yaylalarını

Ziyaret etmeden;

Marmaris'e… Bodrum'a…

Köyceğiz'e giden ulusalcılar!

Bayram yaptığını zanneden;

Ulusalcıların milliyetçilikleri;

Zaten ayaklar altındadır.

İslam milliyetçileri;

Bayramını… tatilini;

Büyük şehirlerin;

en büyük camilerini ziyaret etmek…

Oradaki güzel insanlarla namaz kılmak…

Cemaatlarla birlikte olmak

Biçiminde algılarken;

Ulusalcılar;

Meyhanelerde;

Mahzenlerde…

Stadyumlarda…

Şikecilerin karşılaşmalarında…

İçki küplerinin bulunduğu…

Ayyaşların tıkındığı salonlarda;

Tatilini geçirmektedir.

İşte Tayyip Erdoğan'ın;

Ayaklar altına aldıkları…

  Diyanet İşleri Eski Başkanımız;

“Türkiye'de dindar artmıyor;

Dindar gibi gözükenler artıyor” demiş.

Bardakoğlu'na göre;

'Umreye gidenlerin sayısındaki artış bizi yanıltıyor'

Türkiye'nin…

21. yüzyıl dindarlığının en önemli sorunu,

İbadetlerde… ritüellerde yoğunlaşıp giderek

Dünyevileşmek…

Biraz da sekülerleşmek...

Bu ciddi bir sorun.

Türkiye dindarlığı daha içselleşmeli…

Ahlakileşmeli… bilgiye dayalı olmalı.

Türkiye'de görsel dindarlık artıyor.

Umreye gidenlerin sayısı bizi yanıltıyor.

Şekilciliğe karşı dindarlığın içini dolduralım.

İşte böyle bir ülkede;

Herşey karışık!

Ulusalcı Müslümanla;

İslam milliyetçisini ayırmak zor!

Ayaklar altına alınacak milliyetçilik;

Hangisi!

Hangi insanın kafasındakini

ayaklar altına alacaksın?

Belli değil ki…

Türkiye'nin din konusunda geleneği…

Geçmişi… şartları farklı!

Kalkmışsın herşeyini Avrupa'ya…

Seküler Hıristiyan yaşamına;

Laik Avrupa insanına uyarlamaya çalışmışsın.

Para politikanı IMF niyet mektupları

Adım adım izlemiş.

Ya Erdoğan dik durmasaydı.

IMF'ye ders vermeseydi.

Türkiye bir Yunanistan gibi kalsaydı.

Ne olacaktı.

Ama öğretmenlerimiz zarı zarı ağlıyor.

Sınıflarına hakim olamıyor.

Sınıfında öpüşenleri seyretmek istemiyor.

Sınıf tahtasından arkasını dönemez olmuş.

Öğrencisine nasihat edemez olmuş.

Öğretmen dayağına karşı;

Alo 147 Hattı kuruluyor.

Böyle öğretmenlik mi olur kardeşim.
Bu manzara karşısında;
Sınıflar elden gitmiş;
Neden?
Avrupa Birliği'ne girecekmişiz de…
Ben Türk'üm…
Ben Müslüman'ım!
Avrupalı zaten çocuğu yok;
Hepsi yaşlanmış.
Kime dayak atacak.
Ama Türkiye'de “en az üç çocuk” diyorsak.
Çocuğun terbiyesi…
Eğitilmesi…
Okşanması şart!
İnşallah en yakın zamanda
bu yanlış düzeltilir.
Çiğneyelim;
Ama enim insanıma henüz çok var.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Salih Parlak Arşivi
SON YAZILAR