Hayır-Play

   Fair play, dürüst oyun anlamına gelen bir kavramdır. İthal bir sözcüktür. Spor medyası da dillerinden düşürmez de bu kavramı. Etik yani ahlaki davranış olarak da anlamlandırılan bu kavramı çok sevdik, çok kullandık. Her müsabaka öncesi fair play çerçevesinde oynansın temennisinde bulunduk. Müsabakayı kaybedenler bu yabancı kavramı ilk baltalayanlar oldular.
   Oyunlarda başka oyunlar aradılar. Hile ve tuzakların gölgesine sığındılar. Kazanınca “Bileğimizin hakkıyla kazandık.” diyenler, kaybedince sağda solda suçlu aradılar. Önüne gelene saldırdılar. Bunlar, fair play kavramını dilinden düşürmeyenlerdir. Görülüyor ki fair play, dertlere derman olmuyor. Futbol terörünü veya spor dallarındaki terörü bu kavram sonlandıramıyor. Cafcaflı ama boş bir kavram olarak dillerden düşmüyor. 
   Bu kavram, sadece devamlı kazananların çokça kullandığı bir kavram hâlini aldı. “Fair play çerçevesinde oynansın. İyi oynayan kazansın. İyiler mutlaka kazanır.” dilekleri kuru birer dilek olmadan öteye gidemedi. Sonuç vermedi. Sonuç vermediğini örneklendirmeye gerek bile yok. Bu bir oyundur, diye bir müsabakaya çıkılıyor. Sonuç kavga, gözyaşı ve hüsran... Maddi ve manevi bir sürü zarar kalıyor geride. Millî servet gidiyor. Onca emek kırılıp dökülüyor. Şimdi bunun neresi oyun? Şimdi bunun neresi dürüst oyun? Kuru kuruya fair play dilemek yetmiyor. Başka şeyler yapılması lazım. Önce toplum olarak sağlam bir eğitime ihtiyaç duymaktayız. İşe eğitimcilere, öğretmenlere saygıdan başlamalıyız.
   Kaybetmeyi öğrenmeli ve kabullenmeliyiz. Kaybedişlerimizden dersler çıkarabilmeliyiz. Rakibi alkışlamayı beklemek belki ilk etapta biraz fazla gözükebilir. Bari bizi yenen rakipleri taşlamalıyım. Yenilgilerimizden ders alarak başarıya ulaşabileceğimizi hiçbir zaman unutmayalım. Yenilelim. Üç ihtimalli, bazen iki ihtimalli sonuçlarda yenilmek de vardır. Yenilmek neden bu kadar taşkınlık doğurur ki? Bükülemeyen bilekleri öpmek asil bir davranış değil midir? Kaybederken kazanmak olarak tanımlıyoruz bu davranışı. Kazanırken kaybetmek mi, kaybederken kazanmak mı? Varın siz karar verin!
   Spor dallarında spesifik veya lokal olarak dillendirilen özel ve yerel olayları burada anlatamam. Kötü örnek teşkil etmesin. Bu kötü olaylardan her yerde var maalesef. İşin daha da acısı dostça biten bir müsabakaya rastlayamamaktır.
   Madem dürüstlük önemlidir. Müsabakalarda puanı gole veya sayıya değil dürüstlüğe, başkalarının deyimiyle "fair play"e verelim. Böyle sistemler geliştirilsin! Dürüstlüğü, nezaketi, ahlakı ön planda tutan, başarıyı bunlar gibi güzel kavramlarla ifade edebilen sistemler üzerinde çalışılmalıdır. Yoksa iş hiç de iyiye gitmiyor.
   Babalarla çocukları arasında şöyle bir benzerlik vardır. Her ikisinin de oyuncakları vardır. Ancak arada bir fark vardır. Babaların oyuncakları pahalıdır, çocuklarınkiler ucuz. Oyun işine dönersek çocukların oyununda eğlence vardır, babalarınkinde kavga, şiddet, nefret…
   Söz konusu oyunu çocuklar gibi oynayamayacaksa büyükler, o zaman fair play değil de hayır play deriz. Kavga, dövüş ve şiddet getiren oyunlara hayır! "Hayır"da da nice hayırlar olduğu için "hayır play" diyoruz. Hayırlı oyunlar, hayır getiren oyunlar görmek istiyoruz.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsa Abanoz Arşivi
SON YAZILAR