HASTAYIM DEDİM İNANMADINIZ ÖLDÜM ŞİMDİ NE OLACAK?

2011 yılında Cemaatle Hükümetin ters düşeceğini ve olayların giderek içerisinden çıkılmaz bir hal alacağını yazdığımda Allah’ın kulu bana inanmamıştı. Herkes dalga geçiyordu, sen nerden biliyorsun diye. O yazı da yorumları da sitede duruyor, dileyen girip bakabilir.

Diyeceksiniz ki sen de kendini anlatmasan olmaz mı ben asla kendimi anlatmıyorum, bir şeye dikkat çekiyorum, yönetici, siyasetçi ve gazeteci feraset sahibi olmalı perşembenin gelişini çarşambadan anlamalı. Bunca insan askeri okullara ve polis akademilerine Cemaat tarafından yerleştirilirken etkili ve yetkili insanlar neredeydiler? Bakın ben bugünkü ortamda dahi o kadar rahat bir şey söyleyeceğim ki aklınız şaşacak, benim üç çocuğum da bu Cemaatin dersanelerinde, yurtlarında, okullarında okudular ama Allaha binlerce kez şükürler olsun ki hiç birisi Cemaat mensubu olmadığı gibi üçü de aklını kiraya vermediği için Cemaat’ten kovuldular. Oğlum 2000 yılında Kıbrıs’a okumaya gittiğinde oradaki Cemaat yurduna verdim, bir yıl kaldıktan sonra oradan ayrıldı. Kızım Amasya’da üniversite okumaya gittiğinde O’nu bizzat kendi ellerimle cemaatin yurduna yerleştirdim. İlk bir yıl onlarla mesafeli durdu ikinci yıl O’na sohbetler yapmasını söylemişler, O da sohbetlerde Kur’an’dan Sünnetten bahsedince sohbetini yasaklayıp attılar O’nu. En ufak oğlum Feza Koleji’nde okudu ama orada ona öyle enteresan bir tuzak kurdular ki anlatamam. Çocuk arkadaşları ile kavga ettiği için henüz 15‐16 yaşında Cumhuriyet Savcılığı’nın ve mahkemenin soğuk duvarları ile karşılaştı.

Çok enteresandır Cemaat ve dönemin kudretli siyasetçileri Hoca Efendi Hazretleri Kaddesellahü Sirrehülaliye Hazretleri aleyhinde haber yaptığım ve köşe yazdığım için öyle enteresan tezgâhlar yaptılar ki bana aklınız şaşar. Adamlar 2012 yılının Kasım ayının bir sabahında evimi, iş yerimi, yazlığımı, arabalarımı, personelimin iş yerlerini adeta talan ettiler ve beni çete lideri iddiasıyla tutuklamaya kalktılar ama hamdolsun aklıselim ve vicdan sahibi hâkimler sayesinde başarılı olamadılar. Bir adamlarını üzerime salıp bana dost gösterip adamı ta evimin içerisine kadar sokmayı başardılar ama Allah adamın belasını verdi; bize hiç bir şey yapamadılar. Hatta adam, Filistinli polis akademisi öğrencisini yazlığıma getirip misafir ettikten sonra, ertesi gün çok ilginç bir biçimde beni bizzat o adam telefonla arayarak Filistinlinin çocuğunun hastalandığını ama sosyal güvencesi olmadığını yardımcı olmam gerektiğini söylediğinde ben de saf saf hastane başhekimini arayıp yardımcı olmasını istedim.  Hastane başhekiminin yardımcı olmasının ardından bana dolandırıcılıktan dava açıp Türk vatandaşı olmayan bir şahsı devletin hastanesinde tedavi ettirmekten hakkımda dosya hazırlatacak kadar alçalan bu insanlara ne demeli! Olayın savcısı dahi şaşırıp kalmış ve soruşturma evrakına beraat vermişti. Soruşturma evrakında telefonla konuştuğum başhekimin ve benim adım var ama her ne hikmetse beni arayan paralelcinin adının olmaması çok manidar.

Bu şehirde paralel yapıya yönelik sadece ve sadece göstermelik operasyonların yapıldığını biz yazdık. Bizim dışımızda kimse yazıp, çizmedi, işin daha da enteresan boyutu önceki gece darbe girişimi yapıldığında bizim gazetenin manşetinde Bakan Çağatay Kılıç’ın “Paralelcileri henüz temizleyemedik” manşeti vardı. Şayet Darbeciler başarılı olsalardı bizim dünkü manşetimiz aynen çıkacaktı ve ilk nizamiyeye gideceklerden birisi de biz olacaktık. Biz bunu bilerek hiç istifimizi bozmadık, manşeti değiştirme gereği dahi duymadık. Çünkü biz dün ne demiş isek bugün de onu diyoruz, Allah’ın izniyle yarın da onu diyeceğiz. Bu ülkede vatandaş paralelcilere en ufak bir taviz vermedi ama maalesef siyasetçilerin büyük bir kısmı bugüne kadar sağ gösterip sol çektiler. Bakın bugün kamu kurumlarının büyük bir kısmında paralel yapı cirit atıyor, üniversitesinden sağlık camiasına, bürokrasisinden iş hayatına varıncaya dek birçok alanda adamlar hala daha istedikleri gibi cirit atmalarına rağmen kimsenin bir şey yaptığı yok. Laf olsun torba dolsun misali bir kaç laf edip geçiştiriyorlar, arkasından da gidip Paralelcilerle her türlü işi pişiriyorlar. Haftalardır sağlık camiası ile ilgili haberler yapıyoruz, en ufak hşr ses var mı?! Yok, peki OMÜ’deki paralel yapılanmayı sağır sultan dahi duydu, bizim dışımızda haber yapan tek bir gazete dahi yok ama bizim haberlerimizi okuyan yetkililer neden en ufak bir ses çıkarmıyorlar? Çünkü birçoğunun onlarla akçeli işleri var da ondan.

Önceki gece ülke olarak tümden hep ayaktaydık, kimse sabaha kadar yatmadı, yatamadı, yatanlar da uyuyamadılar. Bu olay üzücü ama bir o kadar da ders verir mahiyette bir olaydır. Herkes şunu görmüştür ki bana değmeyen yılan bin yaşasın zihniyeti artık bitmiştir. Bu Millet demokrasiye, hükûmete, ülkeye ve Reisicumhur’a sahip çıkmıştır… Allah herkesten razı olsun, ama bu iş burada bitmemiştir, yılan, yılandır her nerede görülürse ortadan kaldırılmalıdır.

Ancak Samsun’da yapıldığı gibi gariban yurt öğrencileri, zavallı esnaf değil, işin başındaki zalimlere yönelik operasyonlar yapılmalıdır. Kalın sağlıcakla.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
20 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR