HALKIN SAĞLIĞI MI CEBİN SAĞLIĞI MI?

Bugünkü konumuza girmeden önce önceki günkü yazımla ilgili Emniyet Müdürü'nün gönderdiği  tekzip talebiyle ilgili bir kaç hususu arz etmek istiyorum. Bu arkadaşımız kendisini  nerelerde görüyorsa bize yazdığı yazıda ricada bulunuyor, Sayın müdür önce haddini bil sen benden ricada bulunamazsın, çünkü ben senin kurumunda çalışan personelin değil, senin gibi kamu görevi yapan, hatta kamu adına tüm kamu kurumlarını gözlemleme ve toplumu bilgilendirme görevi olan  bir kurumun başındayım. İkinci husus yazdığım yazının sonuna kadar arkasındayım o kasedi seyrettim orada ilk vuran polis değil, meclis üyesi. Üçüncü husus sadece senin değil bizlerin de kanuni haklarının saklı olduğunu unutma. Dördüncü ve son olarak biraz ayakların yere bassın ve muhatabını tanı.

         Ülkemizde gücü eline geçiren insanlar daha önce karşısında durup,  isyan ettikleri olayların aynısını kendileri yapmaya başlayınca  insan  çileden çıkıyor. Muhalefet partileri muhalefette iken asıp kestikleri konularda iktidara geldiklerinde nasıl ki anında dönüp aynısını yapıyorlar fakir fukara edebiyatı yapanların da ellerine imkan geçtiğinde en burjuvadan daha burjuva kesilmeleri gerçekten garip bir olay.

         Dünkü manşet haberimizde gördüğünüz gibi insanlara adalet dağıttıklarını iddia edenler, vatan, millet sakarya diye yıllar yılı siyasette bulunanlar, gerek okudukları okullarda aldıkları dini eğitim, gerekse aile kültürleri nedeniyle maneviyattan taviz vermediklerini söyleyenler iş başına geldiklerinde veya ellerine fırsat geçtiğinde yaptıkları icraatı görünce insan çileden çıkıyor. Bu ülkede binlerce işsiz insan varken sırf siyasetçilere olan yakınlıkları nedeniyle işe yerleştirilen insanların hak ve adalet mekanizması nerede bunu çok merak ediyorum.

         Dün görüştüğüm bir dostum enteresan bir hatırlatma yaptı, dedi ki Sayın Bahadır sen kamu kurumlarında işe yerleştirilen personelin siyasetçilerle olan yakınlığını yazıyorsun ancak işin daha vahimi  bu  siyasetçilerin sevgililerinin de işe yerleştirildiğidir, bunları neden yazmıyorsun. Ben de kendisine dedim ki benim hangi şerefsiz siyasetçinin kimin sevgilisi olduğunu yazacak halim yok. Ancak o konuda da çok ciddi bilgiler gelmiş durumda fakat onları şimdilik yazmayacağım.

         Bugün üzerinde durmak istediğim konu son günlerde gündemde olan şişeleme sularındaki arsenik oranının yüksekliği nedeniyle koparılan fırtına. İnsan sağlığını tehdit eden her şey derhal ve behemahal ortadan kaldırılmalıdır, bunda problem yok ancak bu konuda onca sıkıntılı işler varken sadece tek bir su firmasının işlettiği su kaynağında çıkan arseniği yüksek suyla ilgili ortalığı ayağa kaldırmak için olanca gücüyle mücadele edenleri görünce olayı biraz araştırmak  gerektiğini düşündüm. Zira bu işi kurcalayanlar bugüne kadar halkın sağlığından ziyade ceplerinin sağlığı ile ilgili konuların üzerinde durduklarından onların sadece Allah bir Peygamber hak ifadelerine inanırım onun dışında en ufak bir söylemlerine inanma şansım yok.

         Ceplerinin sağlığı için çok büyük uğraş veren bu zevatın neden bu işin bu kadar üzerinde durduklarını azıcık araştırınca olayın arkasında tamamen duygusal ilişkiler çıktı. Meğer bu muhteruunlar İl Sağlık Müdürü'nden duygusal bazı talepleri olmuş, örneğin davetiye satmak v.b. sağlık müdürlüğünün bütçesi olmadığından müdür alamayınca bu kez ellerine geçen her fırsatta sağlık müdürüne yaslamaya başlamışlar. Keşke bu arkadaşlar biraz omurgalı durup, olaylar karşısında adam gibi dik durabilselerdi de biz de kendilerini takdir etseydik.

         Ben Of'ta imamlık yaparken müezzinim olan Bayram Hafız çok mükemmel kuran okurdu, bazen kendisine kuran okumasını rica ederdim, bana parayı görelim ondan sonra okuyalım derdi, ben kendisine Bayram Hoca Allah'tan kork insan Allah kelamını para ile okur mu deyince, Bayram Hoca “Allah Kuran'da benim ayetlerimi ucuza saymayın” buyuruyor derdi. Ben o zaman açardım ağzımı yumardım gözlerimi. Allah'ın benim ayetlerimi ucuza satmayından kastı, bana ihanet etmeyin, beni satmayın, kuranı yaşayın anlamına gelir, sen ise bu ayeti celileyi kendi cebine yoruyorsun yazıklar olsun sana derdim. 

         Bizim bazı meslektaşların da Bayram Hoca gibi VİCDANLARI CÜZDANLARI olunca kendilerini çok küçük paralara dahi satabiliyorlar, bu insanların değil gazetecilik mesleğinden insanlıktan ihraç edilip,  hayvanlar alemine sürgün edilmeleri gerektiği kanaatindeyim. Allah doğruların ve samimi insanların yardımcısı olması dileklerimle. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR