HALİNDEN MEMNUN OLAN VAR MI?

                                   HALİNDEN MEMNUN OLAN VAR MI?

         Doğruları konuşmak en zor şeylerin başında gelir, zira kimseyi mutlu edemezsiniz, gerçeklerle yüzleşmek fevkalade zor bir iştir. Herkesin nabzına göre şerbet verip yağlayıp ballasanız sizden iyisi yoktur ama o da bizim işimiz değil. Zira biz doğru olan neyse onu yazmak zorundayız. Ahmed’in gönlü olacak, Mehmet mutlu olacak diye yazı yazamayız, vicdanımızın sesini dinleyerek yazmak zorundayız. Hal böyle olunca da sıkıntıdan kurtulamayız ama önemli olan sıkıntı çekmek değil, vicdanen rahat olmaktır. Tarihin her döneminde doğruları konuşan veya doğrulardan yana olanlar ıstırap ve sıkıntı çekmişlerdir. İmam-ı Azam Ebu Hanife’den tutun Yusuf Aleyhisselâma, Adem Aleyhisselâmdan Peygamber Efendimiz’e varıncaya dek hak mücadelesi veren herkes çile çekmiştir. Allah Resulüne Nübüvved geldiğinde Hicret edinceye kadar sürekli olarak panayırlara, festivallere, kalabalık nerede bulmuş ise oralara gidip ‘İslamı’ tebliğ etmek istemiş ama en yakınları olan öz amca çocukları, amcaları onun yalancı olduğunu ileri sürerek insanlarla konuşma yapmasını engellemişlerdir. İnsana en büyük zarar, dost zannettiği düşmanlarından gelir!

      İçerisinde bulunduğumuz ortam, hem ülkemiz hem Müslümanlar için fevkalade zor ve sıkıntılı bir durumda olduğu açıkça ortada. Ortadoğu’sundan Doğu Türkistan’ına, Çin’den  Afrika’ya kadar Müslümanlar inim-inim inlemekteler. Ülkemizde idarenin başında bizim gibi düşünen, bizim gibi yaşayan mütedeyyin insanlar var ancak ülkemizin durumu hiç de iç açıcı değil. Gerek güvenlik gerekse ekonomi ciddi çıkmazın içerisinde. Hal böyle olunca da toplum mutsuz, kimse yarınından ümitvar değil. Ekonomik hayat zorda, güvenlik zorda, sosyal patlamaların eşiğindeyiz. Diyeceksiniz ki neden böyle söylüyorsun, izin verin anlatayım. Şu an itibarı ile üç iş kolunda faaliyet gösteriyoruz, bunlardan birisi Gazetecilik, bir diğeri Yurtçuluk üçüncüsü ise Tavuk sektörü. Bu üç sektörü ele aldığımızda hepsinde de birbirinden çok daha fazla sıkıntılı durumların olduğunu göreceğiz.

     Gazetecilik sektöründe aldığımız kağıttan, kalıba, boyaya varıncaya dek her şey döviz cinsinden alındığından, son bir yılda maliyetlerimiz yüzde yüze yakın artış gösterirken gazete fiyatlarında en ufak bir artışı bir kenara bırakın, bazı gazeteler fiyatlarını üç yıl öncesine çekmiş durumda. Bu gazeteler nasıl yürüyor derseniz; kimisi sırtını dayamış Vezir Hazretleri’ne, kimisi Canik Beylerbeyi’ne, kimisi de önüne gelene yağcılık yaparak büyük medya kuruluşu olma yolunda. Biz ise ilk gün nerede idiysek bugün de aynı yerimizde, aynı ilkelerimize sahip çıkarak en ufak bir taviz vermeden ayakta duruyoruz.

Yurtçuluk sektörüne gelince; Devlet bir yandan özel sektörün önünü açarken diğer yandan Devletin imkanları ile özel sektörle rekabet edince, çıkın çıkabilirseniz işin içerisinden. Duruma dayanamayan bazı yurt sahipleri, bir Oda Başkanı’na sakalı şerifi(!) verip binalarını Devlete kiraya vermişler. Biz ise dik duruşumuzu muhafaza edip yolumuza devam ediyoruz.

       Tavuk sektörüne gelince; AK Parti İktidarı’nın eline yüzüne bulaştırdığı dış politika nedeniyle Ortadoğu’dan Rusya’ya varıncaya dek, Beyaz et ihracatı durunca, üreticiler öyle bir sıkıntıya girdiler ki anlatamam. Sadece Köytür’ün elinde beş bin ton beyaz et stoku olduğu söylenmekte. Bu insanlar eti satamayınca nasıl üretim yapacaklar. Devlet bir yandan ha bire teşvik uygulayıp kümes yaptırırken, diğer yandan üretilen etlerle ilgili en ufak bir çözüm üretmeyince sektör batma noktasına geldi. Baba mesleğimiz olan, ‘yap sat inşaat müteahhitliği’ sektördeki arzın, talepten daha çok olması nedeniyle ciddi sıkıntıda olduğundan geçici bir süre o işe ara vermek zorunda kaldık. Tüm bu olup bitene rağmen ‘toplum halinden memnun’ diyen varsa  beri gelsin. Haa! Bazı işletmeler ayakta nasıl duruyor derseniz, gidin Bankalardan kullandıkları kredilere bakın nasıl ayakta durduklarını görürsünüz.

      Yukarıda anlattığım gerçeklere itirazı olan varsa gelsin bize anlatsın ikna olalım. İster kabul edelim ister etmeyelim şu bir gerçek ki ülkenin içerisinde bulunduğu durum hiç de iç açıcı bir durum değil. Toplum olarak sanal alemde yaşıyoruz. Herkes günü kurtarma peşinde yarın ne olacağı konusunda kimsenin en ufak bir endişesi yok! Oysa ki ekonomik hayat büyük projeler gerektirir, büyük projeler de istikrarla olur. Ümit ederim ki bu sıkıntılı süreç bir an evvel ortadan kalkar, aksi halde ciddi manada sosyal patlamalar olabilir. Herkes pembe tablo çizse de ülkenin gerçekleri bunlar. Kimse yalandan Polyanna’cılık oynamasın, biz doğruları söylemez isek kim söyleyecek. Sözlerime son verirken ümit ettiğimiz tablonun bir an önce gerçekleşmesini temenni ediyorum. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
15 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR