HAKLILARLA GÜÇLÜLERİN MÜCADELESİ

          İnsanlar konuşurken mangalda kül bırakmıyorlar, ama icraata sıra gelince sesleri, solukları kesiliyor. Hayatımda hiç sevmediğim ve yapmasını da beceremediğim şey yalan konuşmaktır. Büyük konuşmak istemiyorum, ancak en büyük duam Allah bana hiçbir zaman  yalan konuşmayı nasip etmesin temennisidir. Bu anlattıklarım şahsımı ilgilendiren konular olmakla beraber toplum olarak her zaman yapmakla mükellef olduğumuz genel ahlak kuralları olduğunu da hatırlatmakta yarar var.

            Haftanın bir gününü mahkemede geçirmeye alıştığımdan, dün de savcılıkta idim, Ali Talak ile Adem Güney köşe yazılarında kendilerine hakaret ettiğimi iddia edip, savcılığa suç duyurusunda bulunmuşlar. Ali Talak hani şu köşemden yayınladığım bir mektup vardı ya, işte o mektupla ilgili hakaret ettiğimden bahisle hakkımda şikayetçi olmuş, dinime söven bari Müslüman olsa diye bir söz var ya bu iş ona benziyor, adam her şeyi kafasına göre kılıfına uydurmuş, yasaları arkadan dolanmış, istediği gibi at koşturuyor, insanları inim, inim inletiyor, insanlar bu durumdan rahatsız olunca bunu bize mektup olarak yazıyorlar, biz de mektubu yayınlıyoruz, nerede ise biz suçlu ilan edileceğiz.

            Bu işe benzeyen bir hatıramı sizlere nakletmek istiyorum; Yıl 1982 Of Merkez"de İmamlık yapıyorum, Ramazan ayında Kadir Gecesi gelince cemaat bana ricada bulunup, onlara tespih namazı kıldırmamı istiyorlar. Tespih namazı iki rekatlık bir namazdır ancak namazın tamamını bitirinceye kadar kıyamda, ruküde, secdede ve tahiyyatta tam üç yüz kere Kelime-i Şahadete benzeyen bir tesbihatı okumak zorundasınız. Normalde bu namaz nafile namaz olması hasebi ile tek kişi tarafından kılınır, ancak cemaatin bilmemesi halinde imamdan talep ettiklerinde cemaatle kılınmasında sakınca yoktur. Biz de bu fetvaya binaen cemaate iki gün öncesinden söz verdiğimiz için onlara tespih namazı kıldırmaya karar verdik.  Kadir Gecesi"ne gireceğimiz gecenin öncesindeki gün Müftülük ağa dayının eşine bir Mevlidi Şerif tertip edileceğini ve benim de orada Kuran okumam gerektiğini söyleyince mazeretimi bildirip, izin istedim, Müftülük olmaz zira ağa dayının merhume eşine okunacak mevlidin çok önemli olduğunu ve benim de Merkez camiinin güzel sesli imamı olarak bu merasimde kuran okumam gerektiğini söyleyince iki gün önce söz verdiğim cemaate bir başkasının tespih namazı kıldırması şartı ile olabileceğini söyledim. Müftülük bu teklifimi tespih namazının bidat olması nedeniyle kabul etmedi, bunun üzerine ben cemaate verdiğim sözü tuttum ve ağa dayının merhume eşine okunan mevlit merasimine katılmadım.

            Ertesi gün başıma gelecekleri bilmeme rağmen tespih namazını tercih etmemin en büyük nedeni cemaate vermiş olduğum söz idi. Gerçekten de ertesi gün Of"ta küçük kıyamet koptu. Ulemai amilin, sülehai salihin, Of eşrafı İlçe Müftülüğü"nde toplanıp, beni makama çağırdılar giderken bir yandan konuşacaklarımı planlıyordum, bir yandan da gelecek tepkileri nasıl göğüsleyeceğimin hesabını yapıyordum. Nihayet makama vardım ve içeride oturanları görünce hayli canım sıkıldı, zira hiç ummadığım hoca efendiler, esnaf arkadaşlar orada benim nasıl yargılanacağımı görmeye gelmişlerdi. Aslında olay tespih namazı falan değil, ağanın eşinin mevlit merasimini protesto etmenin hesaplaşması idi. Merhum Müftü Efendi beni görünce hiddetlenerek “ Of"ta bu güne kadar görülmemiş bir bidati kabihe işledin” dedi. Bidatler ikiye ayrılır bidati hasene yani güzel bidat, bidati kabihe kötü bidat. Bu arada bidat nedir derseniz; Peygamber efendimizden sonra olan her şey bidattir, yani şu anda bizlerde bidat sayılabiliriz.

            Bu olay olduğunda yaşım 18 karşımdakilerin en küçüğünün yaşı 50 buna birde amirlik, memurluk pozisyonunu eklediğinizde gerisini siz düşünün. Müftü Efendiye ve orada bulunanlara dönerek dedim ki; Bakın efendiler Ulemai Mutekaddimin yani ilk alimler Kuran okuyup para almayı yasaklamışlar, ancak Ulemai Muteehhirin yani sonraki alimler bakmış ki biz imamlar para almazsak Kuran okumayacağız ve Kuran ortadan kalkmakla karşı karşıya gelecek Kuran"ın ortadan kalkmaması için kuran okuyup, para alınmasına cevaz vermişler. Ben Allah rızası için tek kuruş para almadan cemaate tespih namazı kıldırdım bidati kabihe işledim, siz ağanın hanımına Kuran okuyup para aldınız sünnet işlediniz öyle mi? Cehenneminiz nerede ise atın beni oraya. Bu ifademden sonra herkesin sesi soluğu kesildi, ben de arkamı dönüp, gittim.

            Haksızların haklı olma veya üstünlük taslama huyu sadece siyasetçilerde yok, eline gücü geçirdiğini sana herkes bu hastalığa yakalanıyor dersem abartmış olmam. Yüce Rabbimiz Kitabında “Haklılar üstündür ve üstlerinde kimse olamaz” buyurmaktadır. Bizi değil Ademler, değil Aliler hiç ama hiç kimse verdiğimiz mücadeleden geriye koyamaz. Önümüzdeki günlerin çok daha neşeli ve güzel olacağını müjdeleyerek yazıma son vermek istiyorum. Kalın sağlıcakla     

                       

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR