Gönüllü Bombacı’nın hikâyesi

Gönüllü Bombacı’nın hikâyesi
Çanakkale Zaferi'nin unutulmaz karelerinden biridir üzerinde 'Gönüllü Bombacı' yazan fotoğraf.

Aksiyon dergisi, tarihî fotoğraftaki 'Gönüllü Bombacı'nın, başkasının askerî elbiselerini giymiş bir genç olmadığını, tam aksine Çanakkale cephesinde, Arıburnu veya Anafartalar bölgesinde, kahramanlıklar yapmış bir genç olduğu ortaya çıkardı.

2007 yılında Genelkurmay Başkanlığı'nın yayımladığı albümde yer alan fotoğraf, Genelkurmay tarafından geçtiğimiz günlerde tekrar yayımladı. Aksiyon dergisinden Behram Kılıç, çok konuşulan bu fotoğraftaki çocuğu araştırdı. Kılıç, resimdeki küçük çocuğun Çanakkale cephesinde bulunduğunu, 'Gönüllü Bombacı' lakabının da haksız olmadığını yazdı. 

Aksiyon'da yer alan habere göre, Berliner Illüstrirte Zeitung isimli Almanya'da haftalık yayın yapan derginin 22 Ağustos 1915 tarihli sayısında Türk ordusunun bu en genç savaşçısının hikâyesi yer alıyor. Emekli gazeteci Yetkin İşcen, bu fotoğrafın hikâyesini ortaya çıkartan ilk kişi. Kendisi gibi Çanakkale konusunda uzman araştırmacı-yazar Basri Emin Sütlü de bu fotoğrafın hikâyesine geçen hafta piyasaya çıkan 'Hatıralarla Çanakkale-Harp Sahası Gezi Rehberi' kitabında kısaca yer verdi. 

1915 tarihli Berliner Illüstrirte Zeitung isimli Alman dergisinin haberi şöyle anons ediliyor: "Ozan-şair Karl Vollmoeller Çanakkale Boğazı'nı savunanlara ilişkin haberler gönderdi. Dr. Vollmoeller'in ilk öyküsü, Türk Ordusu'nun en genç astsubayı ile ilgili..." 

Almanya'dan gelerek savaşla ilgili izlenimlerini gazetesine yazan Vollmoeller'in haberine göre fotoğraftaki çocuğun adı; Ali Reşat. Ali Reşat'ın hikâyesini tüm çıplaklığı ile kaleme alan Vollmoellar'e, 'Gönüllü Bombacı'nın komutanı da yardımcı oluyor. 

Yazara göre Ali'nin babası, Balkan Savaşı'nda bir Makedonya alayında yüzbaşıydı ve Kumanova'da şehit düşmüştü. Annesi ve kardeşleri, Sırplar tarafından katledildi. Bu katliamdan kurtulan Ali Reşat, kaçanların arkasına takılarak kendisini Trakya'ya attı ve askerlerin arasına katıldı. Yaklaşık 20 ay o askerlerle kaldı. Sonunda yolu onlarla birlikte Çanakkale'ye düştü. Söz yazarın: "On beş yaşına gelmişti ve savaşmak istiyordu... Ancak bir akşam kalktı ve kendi yöntemiyle İngilizlerle savaşmaya başladı. Gecenin yarısında bir cehennem gürültüsü ve delicesine atışlardan sonra, Ali Reşat sabah, bir İngiliz dürbünü ve bir Browning tabancayla geri döndü. İngiliz subaylarının bulunduğu yerleri bulma konusunda özel bir yeteneği vardı. El bombaları hep İngiliz subaylarını buluyor ve ganimetleri de buna uygun olarak seçilmiş ve aristokratik oluyordu." 

Haberde Ali'nin komutanının sözlerine de yer veriliyor: "Ne yaptığını gördünüz. Ali, saldırı kollarının kahramanı oldu. Siperden ilk çıkan, düşman tel örgülerini ilk geçen ya da kesen, silahını tümüyle etkin olarak ilk kullanan oydu." 

Komutanı onun, nisan ayındaki bir saldırıda, her iki bacağından ve bir mermiyle de ciğerinden kötü bir biçimde yaralandığını da anlatıyordu. Bu yaralanmadan dolayı 4 hafta cepheden uzak kaldı Ali. Sonrasında döndüğü cephede yine düşman kurşunlarına hedef oldu. Son olarak da sol omzundan yaralanmıştı. Tüm bunlara karşın o, birkaç gün sonra yeniden iyileşerek siperlerdeki yerini almıştı. 

Gecenin karanlığında siperden çıkan, düşman askerlerinin, özellikle subayların yerlerini bulan ve bombasını atan Ali, yaşının küçüklüğüne rağmen yüreğinin büyüklüğü, cesareti ve azmi ile bir destan yazmıştı. 

19 Ağustos 1915 tarihli yine Alman Illustrirte Zeitung adlı dergi de sayfalarında Ali'ye yer veriyordu. Bu derginin Çanakkale'ye gelen George Lebrecht isimli çizerinin kara kalem resmi tıpa tıp Ali Reşat'a benziyordu. Üstelik 1945 yılında hayatını kaybeden ünlü ressam Lebrecht, yaptığı bu resmin altına 'Ali Reşat' diye not düşmüştü. 

Ali Reşat ile ilgili bir Alman'ın daha hikâyesi var. Ama bu hikâye biraz farklılık arz ediyor. Hikâye, 1978 yılında ölen Armin Wegner'e ait. Oldukça uzun olan bu hikâye, 1921 yılında kaleme alınmış. Wegner isimli Alman askeri, Çanakkale cephesindeki gözlemlerini savaştan sonra 'Hüseyin Oğlan' adını verdiği eseri kitaplaştırmış. Onun anlattıkları ile Vollmoeller'in yazdıkları neredeyse tıpa tıp benzerlik arz ediyor. Yalnız Vollmoeller'in yazısındaki 'Ali Reşat', Wegner'in öyküsünde 'Hüseyin' olarak ele alınmış. CİHAN

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.