GAZETECİLER GÜNÜNDE İŞSİZ KALAN BAZI GAZETECİLERE ÇOK ÜZÜLDÜM!..

 GAZETECİLER  GÜNÜNDE İŞSİZ KALAN  BAZI GAZETECİLERE ÇOK ÜZÜLDÜM!..

                İnsan hangi işi yaparsa yapsın yaptığı işin bilincinde olmak zorundadır. Aksi halde Atalarımızın dediği gibi “Hesabını bilmeyen kasap elinde kalır masat”  misali kendisini sokak ortasında bulur. Hayatımın hiç bir döneminde yaptığım işleri başkalarının adına yapmamaya çalıştım, sadece Büyükşehir Belediyesinde Vezir Hazretleri adına Samsunspor kulübüne yardım topladığım için hayatımın en büyük kazığını yedim ama asla pişman değilim. Ben yapmam gerekeni yaptım, adam gibi işimi yaptım, dimdik ayakta durdum ama Vezir Hazretleri verdiği sözde durmadığı için sıkıntı yaşadım. Ama olsun o da benim için önemli bir ders oldu, bir sebeple gazete sahibi oldum. Her neyse konumuz bu değil zaten, ancak anlatmak istediğim şu ki insan hangi işi yaparsa yapsın öncelikle o işi tüm detayları ile öğrenecek ardından da başkalarının adına değil kendi adına işini yapacak. Başkalarının adına iş yapanlar her zaman kaybetmek zorunda olduklarını unutmasınlar.

                Gazeteyi kurduğum günden bu güne kadar yaklaşık iki yüz bin lira tazminat ödedim, bunun nedeni yazdığım köşe yazılarında eleştiri sınırlarını aşmamdır, bana göre ben eleştiri sınırlarını aşmadım ancak Hakim aştı deyip cezayı yaslayınca yapacak bir şey yok. Adam gibi ödeyeceksin. Zaten biz de öyle yaptık ve tıpış tıpış ödedik, sadece ödemekle kalmadık girdiğimiz davaların hiç birisinde hayır bu yazıyı biz yazmadık veya biz bu şahıstan bahsetmedik demedik evet yazdık ancak belgeleri ile yazdık demiş olmamıza rağmen Hakimler kendi kanaatleri doğrultusunda kararlarını vermişlerdir. Verilen kararlar doğru mu derseniz elbette bize göre doğru olmayan bir sürü karar var,  hatta verilen kararların bir kısmı Yüksek Mahkeme tarafından bozuldu.  Ancak şunun altını çizmek isterim ki, insan bir şeyi yapmış ise adam gibi bedelini ödemesini de bilmeli, bu hem Hukuk Devletinin gereğidir hem de insan olmanın gereğidir. Ancak bazı muhataplarımız yazı yazmaya sıra gelince bize her türlü hakaretleri yapmalarına rağmen sıra Mahkeme kararlarını yerine getirmeye geldiğinde bizde bir şey yok ki neyimizi alacaksınız deyip işin içerisinden çıkacaklarını zannettiler ama çok yanıldıklarını ancak anladılar.

                Bu insanlar yıllar yılı gazetecilik mesleğinin dışında başka hiç bir işle meşgul olmamalarına rağmen gazetecilik mesleğinde yasaların neyi emrettiğini hiç bilmedikleri gibi zahmet buyurup öğrenme gereği de duymamışlar. 5187 sayılı Basın Kanununun 13. Maddesinin son fıkrasında aynen şunu der; Gazetelerde yayınlanan haber, makale, köşe yazıları nedeniyle tahakkuk eden Tazminat alacakları gazete satılmış olsa dahi yeni sahibinden tahsil edilir diyor. Yani bir gazetede köşe yazan bir kişiye Tazminat davası açtığınızda mahkeme devam ederken veya bittikten sonra gazete satılmış olsa dahi gazetenin yeni sahibi sizin mahkeme kanalıyla hak ettiğiniz tüm tazminatı ödemek zorundadır. Kanun bu kadar açık ve net olmasına rağmen ve ben bizzat bundan bir kaç ay önce ilgili gazetenin satılacağını duyunca uyarı mahiyetinde köşe yazımda bu detayları yazıp yeni satın alacak olan arkadaşın bu ayrıntıyı göz önünde bulundurmasını özellikle yazmış olmama rağmen bu arkadaşlar kendi aralarında Noter de bir anlaşma yaparak geriye dönük  tüm tazminat,  borç , v.s' nin gazeteyi satan şahıs tarafından ödeneceğini, yeni satın alan arkadaşın bundan sorumlu tutulamayacağını belirtmişler. Ancak hiç bir anlaşma veya yönetmenlik Kanunun amir hükümlerini ortadan kaldırmaz. Bu kadar açıklamalarımıza ve kanunun açık hükmüne rağmen gazeteyi satın alan arkadaşımız bu detaylara önem vermeksizin gazeteyi satın almış.  Eyvallah kendi tercihidir bizi ilgilendirmez ancak biz yasal olarak ve insani açıdan üzerimize düşen görevi yaptık.

                Bundan üç hafta önce bizimle ilgili nerede ise her gün hakaret yazıları yazan kişiyle ilgili açtığımız birçok mahkemenin bir kaçı bitip 12 bin lira tazminat kazandık, bu para yasal gecikmeleri ile birlikte 18 bin liranın üzerine çıktı. Avukat arkadaş ne yapalım diye sordu, dilersen gazeteye gidip  Haciz yapalım dedi, ben bekleyelim şayet belli bir zaman dilimi içerisinde ödemez iseler o zaman gereğini yaparız, neticede onlarda bizim meslektaşımız elimize fırsat geçti diye anında gereğini yapmayalım dedik. Bunun üzerine Avukatımız Basın İlan Kurumuna hitaben İcra Müdürlüğünden Haciz yazısı çıkardı ancak İstanbul'daki Basın  ilan kurumundaki Hukuk müşaviri konuya vakıf olmadığından az önce bahsettiğim satış sözleşmesini gerekçe göstererek  itiraz etti, bunun üzerine kendisini arayıp görüştüm bana ne dese iyi “İyi güzel de icra müdürlüğü bana bu alacağın Tazminat alacağı olmadığını yazmadı ki” demez mi ona söylenmesi gerekenlerin tamamını söyleyip telefonu kapattım. Normal şartlarda Cumhuriyet Savcılığına gidip ilgililer hakkında görevi kötüye kullanmak ve Kanun gereğini yerine getirmeme davası açmam gerekiyor ancak orada sevdiğim insanların zarar görmesini istemediğimden bunu yapmadım.

                Nihayet bizim alacaklarla ilgili resmi yazılarımız ilgililere ulaştı, sanırım yasal zorunluluğu anlamış olmalılar ki yazıları yazan kişinin işine son vermişler. Bizim bu kişinin yazdığı yazılar nedeniyle devam eden yaklaşık altı yedi dosyamız devam ediyor ancak onun üzerinde de açılacak davamız var, onları da ilerleyen günlerde açacağız. Ancak bunu yapma nedenimiz ilgili şahısların bize açıp kazandıkları davaların karşılığında dava açmanın ötesinde bir şey değil. Ayrıca  ben kimsenin işsiz kalmasından memnun olmam, herkesin geçindirmekle yükümlü olduğu insanlar var ancak herkes işini yaparken sorumluluğunun da farkında olmak zorundadır, kalem bende istediğim gibi yazarım, yok İmam şöyle, yok İmam böyle derseniz  bunun mutlaka bir bedeli olduğunu da unutmamak lazım. Ayrıca İmamlık Allah Resulünün mesleğidir keşke ona layık İmamlardan olabilsem, onur ve Şeref duyarım. Ben asla başkaları gibi yaptığım meslekleri reddi miras etmem, yaptığım tüm işleri onur ve şerefle yaptım. İyi ki o meslekleri yapmışım, yapmasaydım şimdi Adnan Bahadır olabilir miydim. Bir insan kamyon şoförlüğü yapmış ise ona kamyon şoförü denilmesinden rahatsız olmamalı, aynı şekilde İmamlık yapmış ise ona İmam denmesinden rahatsız olmamalı, unutmayın ki reddi miras edenler soysuz insanlardır, aslımızdan neslimizden, işimizden onur duyanlardan olmak ümidiyle kalın sağlıcakla.     

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR