FETHULLAH GÜVEN HOCA

Biz gazeteci değiliz;
Haber ajansımız da yok.
Zaten bundan iki yıl önce;
Bazı okurlarımız bizi uyarmış;
“İlahiyat mesleğine dön!
Köşe yazarlığından ne anlarsın!”
Diye saldırmıştı.
Ama ben düşünüyorum;
Düşünen bir insanım.
Oysa hiç kimse gazeteci olarak doğmadı.
Gazetecilik kimsenin de tekelinde değildir.
Ben yazmayı seviyorum;
Yazdıklarımın… düşündüklerimin;
Herkesçe paylaşılmasını arzuluyorum.
İyi de gidiyoruz.
Benim Şeyh'um Adnan Bahadır da öyle!
Ama günbegün bu mesleğini daha da ilerletiyor.
Maşallah'ı var!
Nereden… nirelere!
Her gün biraz daha ısındığını…
Profesyonelleştiğini takdirle izliyorum.
Ben ilahiyatçıyım;
Ama sorgulayan…
Kur'an vahyini;
Toplumun kültürüyle kaynaştırmaya çalışan;
Vahyi bugünkü toplumun diliyle konuşturan;
Az rastlanır bir şahsiyetim.
İşte Fethullah Hocamız örnek!
İlahiyat Fakültesini bitirmiş bir vaiz idi.
Ama şimdi;
dünya siyasetine değerli insanlar kazandıran;
askeriyeye… Emniyete… yargıya…
her hizmet alanına değerli insanlar yetiştiren kişidir.
İşte her zaman yazılarıma yansıtıyorum:
Ben Kur'an vahyini çağıma göre yorumlamaya çalışıyorum.
Vahye dokunma yetkim yoktur;
Öyle bir niyetim de asla olamaz.
Biz vahye sahip çıkamayız.
Vahyin sahibi Yüce Rabbimdir.
Vahyi gerektiği gibi korumaktadır.
Ben et-kemik insanı olarak düşünüyorum;
Vahyi yorumluyorum; insanlarımla paylaşıyorum.
İnşallah isabetli yorumluyorum.
Türk kültürüme katkılar sağlıyorum.
Kültürümü zenginleştirmeye çalışıyorum.
Bu işi de Şeyh'um Adnan'ın himmetleriyle yapıyorum.
Gazetelerin… İnternetlerin… Facebook'ların;
Nimetlerinden yararlanıyorum.
Bu yazımı İstanbul'da yazıyorum.
Autlouk'tan bir tıklıyorum.
Anında Samsun'da Gazete görevlilerinin eline varıyor.
Zaman zaman;
“hüküm-hikmet dengesi”
Dedim.
Hüküm sahibi;
Yasama-Yürütme -Yargı'yı ;
Elinde tutan; Gül ve Erdoğan kadrolarıdır.
Hikmet sahibi de;
Onları iktidara taşıyan Cemaat önderleridir.
Şu anda en güçlüsü Fethullah Hoca Cemaatidir.
Erdoğan-Gül siyasi kadroları;
Şu anda;
Fethullah Hoca işbirliği içindedir.
Fethullah Hoca'nın bu güce varması;
Uluslararası arenada biraz canbazlıkla olmaktadır.
Zamanında;
Mavi Marmara Baskını'nda;
“İsrail'den izin alınmalıydı” sözleri vardı.
Daha önce de;
İsrail çocuklarına acıdığını ifade buyurmuşlardı.
HAMAS'I terör örgütü olarak nitelendirdi:
“İsrailli sivillerin ölmesine gönlüm razı değil!” demişti.
Her gülün birkaç dikeni olacak!
Gül-Erdoğan kadroları tahammül edecektir.  
Todays Zaman'da yazan Ali H. Aslan;
“İsrail ve Türkiye: Zor Bir Çift” makalesinde;
“Türk liderler,
özellikle de Başbakan Erdoğan,
İsrail politikalarını kamuoyu önünde daha az eleştirmeli;
daha dikkatli bir yol izlemeli” dedi.
İsrail'in Uludere olayında payı olduğu söyleniyor.
Hükümeti zor durumda bırakmayı amaçlamış.
MİT olayında savcı CMK'nundaki yetkiyle;
Soruşturma açmıştır.
Çok karışık bir dönemden geçiyoruz.
Rabbim nusratını esirgemesin.
Suriye konusu da öyle kaldı.
Dışişleri Bakanımız Amerika'dan dönsün bakalım.
Önemli mesajları oldu.
İran'a bütün dünya tepkili!
İnşallah burnu kanamadan İran'ı Rabbim;
Hayırlara kavuşturur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Salih Parlak Arşivi
SON YAZILAR