Ahmet Ufuk Erkan

Ahmet Ufuk Erkan

FARKLILIKLARIN DAYANILMAZ KAVGA ETTİRİCİLİĞİ

FARKLILIKLARIN DAYANILMAZ KAVGA ETTİRİCİLİĞİ

 

 

                        Aynı milletten olunsa da farklı şehirlerin bile farklı kültürleri oluyor. Sizin “şaka” saydığınız bir tanımlama, orada, o başka şehirde “hakaretamiz” bir lafa dönüşebiliyor. Ve tabii önlemini almazsanız, aleni bir kavga sebebi çıkartmış oluyorsunuz.

 

                        Gezmeye gittiğiniz ya da yaşamayı seçtiğiniz o başka şehirlerin bu farklılıklarını ezberliyorsunuz zamanla. Daha hassas oluyorsunuz konuşurken. Kimsenin dalına basmıyorsunuz. Ki zaten öyle de olması gerekir.

 

                        Birbirine komşu şehirler arasında mesela, biraz konuşturduğunuzda oraların sakinlerini, içten içe bir garez vardır. En kahraman, herkesin kendi şehridir. Diğeri, kendi şehrinin az ilerisinde altı üstü, yakıncacık o şehrin insanı ise o denli kahraman değildir. Diğer şehre göre de bu şehir kendileri kadar iyi değildir. Az uğraşsanız, bu tip yan yana şehirlerde meydan savaşları çıkartabilirsiniz, çok da az uğraşarak.

 

                        Birbirlerinin şivelerini gülünç bulurlar mesela karşılıklı… Düğün adetlerini anlaşılmaz bulurlar. Yozgat'ta her düğün üç  gün sürer. Öyle baştan savma bir üç gün de değildir bu; dolu dolu yenilen içilen bir düğündür. Ve üç gündür. Bu, elbette komşu şehirlerce “anlaşılmaz” bulunacaktır; espri konusu edilecektir. Ha keza, Yozgatlı da o şehirle ilgili bir gülünecek şey bulur kendisine…Mesela, Kayserililer çok pekmez tüketirmiş; “pekmez akıllı” denilecektir; elbette Kayserili birinin olmadığı yerde…

 

                        Karaman'da kaldığım zamanlar, en çok mahalli sözcükler çektiydi ilgimi. “Kapıyı kapat” demezler, “şu kapıyı kaktırıver” derler. Hele bir konuşma esnasında, karşımdakine “ Seni gidi seni” dedim ki az daha kavga çıkacaktı. Meğer, “gidi” kelimesi pek de hoş bir mana taşımıyormuş orada. Ogün bugün kullanmam hiç gidi lafını. Neme gerek…

 

                        Antepli Maraşlıyı, Maraşlı Antepliyi hazetmez mesela. Ekonomik yönden de birbirlerini etkileyecek faaliyetlerden çekinmezler,kaçınmazlar. En tahsillileri bile az çok bulaşmıştır bu hissiyata; kolay aşamamıştır.

 

                        Sosyolojik, hatta psikolojiden de faydalanarak sosyolojik bir irdeleme yapılabilir. Biz şöyle bir üzerinden geçiyoruz. Farklı ırk kökeninden gelmeyenler arasında bile “oluşturulabilecek” bir kavga ortamı vardır. Uyur bir şekilde durur öylece. Az bir kaşımayla, Allah muhafaza, hayata döndürülebilir.

 

                      Benzer insanlar bile, farklı şehirlerde olmanın “farklılığı”nı hazmedememişken, bir de ayrı kökenden insanlar var. İnsan, kavga ortamı yaratmadan yaşamayı, yaşadığı savaş yıkımlarına rağmen öğrenemedi. Farklılıklarını kabullenemedi.

 

                        Aynı güneşle aydınlandığını, aynı mehtaba türkü yaktığını hatırlayamadı. Acılarının aynı, gülmelerinin aynı olduğunu kavrayamadı. Bitmez bu kavgalar, demek de istemiyorum ya…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Ufuk Erkan Arşivi
SON YAZILAR