Erkekler ağlamaz

      Biz erkekler, genellikle kadınların gözlerindeki tuzlu damlacıkların sebepleriyiz.
      Bazen bizi uğurlarken, bazen onları dövdüğümüzde, bazen onları sevmediğimizi düşündüklerinde, bazen sırf hasta olduk diye, bazen doğduk bazen öldük diye ağlatırız onları. Annemiz , kızkardeşimiz , sevgilimiz, dostumuzdur onlar bizim.

      Bebekken üstümüzü örten, lisedeyken tembelliğimize katlananan, gurbete yolladığında arkamızdan dualar eden annemiz olduklarında en hassas zamanlarıdır onların. Hassas derken yumuşak başlı anlaşılmasın, bize zarar verebilecek şeylere karşı çıkarırlar tırnaklarını hiç acımadan. Evlendiğimizde onların yetkili olduğu bir saha içinde bir yabancıya oturma izni vermişiz gibi bakarlar. Tabii onlar da Avrupa göçmen polisi. İki kadının iktidar mücadelesinde savaş alanına döner, tarumar oluruz.

Kadınlar! diyordu Nazım  "sofrada yerleri öküzümüzden sonra gelen..." Çok ağlatırız onları bazen isteyerek bazen istemeden. Bize yar olsunlar isteriz, ama başkasına yar olacaklarına kara toprağa göndeririz dokunmaya kıyamadığımız dudaklarını. Zorla evlendiririz koca koca adamlarla. İstemezlerse onları, o güzel saçlarının bir daha uzamasına izin vermeyiz.

Cenneti ayaklarının altında sayarız, ama altımızı değiştirirken gül bahçesine düşenleri görmek bile istemeyiz acizliklerinde ve çok ağlatırız analarımızı. Ne demişler ağlarsa anam ağlar. Sevinsek ağlar üzülsek ağlarlar.

Ve fakat işte biz bunu yapmayız. "Asla ağlamayız." Çünkü erkek adam ağlamaz. Sinirleri alınmış çelikten birer robot olduğundan erkekler asla ağlamaz, acıkmaz, uyumaz, üşümez, acı çekmez. Zannediyorsanız çok aldanıyorsunuz demektir.

Dilimizi kelimeler için kullanmaya başladığımız ilk fark edildiğinde duymaya başlarız hayatın acı, ama dilini yaksa da yüzünü ekşitmeyeceğin gerçeklerini. Düşüp dizlerimizi kanattığımızda küçük çaplı bir sel felaketi yaşatırız çevremizde ve işte ilk o zaman söylenir : "koca adamsın sen artık ağlanır mı! hiç hemen bir iki sıyrıkla." Oysa canımız öyle yanar ki doya doya zırlaya zırlaya ağlamak isteriz. "Serde erkeklik var ağlayamam"  dedirtene kadar öğretirler bize erkeklerin gözyaşı kanallarını aslında kullanmadıklarını. Hatta annemiz , ablamız öğretir bize bunu.

Töreleri de bize genellikle annelermiz öğretmez mi? Ablamız kocasından kaçtığı için bilir başına gelecekleri ve peşine düşüp bildiklerini gerçek yapma görevi bize verilir. Üstelik annemizdir belki de bize bu görevi veren. Yüreğimiz öyle sıkışır ki ne yapacağımızı bilemeyiz. Ablamızı bulup saatlerce ağlarız belki onunla el ele. Ne de olsa erkeklik serdedir ve biz o saatte serimizden vazgeçmişizdir.

Erkek olmak , adam olmak ağlamamayı öğrenme serüvenidir en çok bu yüzden. İçimize ağlarız çoğunlukla. Sevgili olmak isteriz. Reddediliriz. Alışkınızdır nasıl olsa böyle şeylere o yüzden takmayız kafaya. Sanırsınız belki de. Böyle düşünmenizin sebebi; bir köşede sessiz sessiz iç çeke çeke ağlayan o çocuğu görmemenizdendir büyük ihtimalle.

Erkekler duygusal yaratıklardır aslında. Sürekli hemcinsleriyle yarış halindedirler sizin tarafınızdan beğenilmek ve o beğeniyi sürdürmek için.

Esasında biz istemez miyiz bizi sadece biz olduğumuz için sevesiniz? Eksiklerimizle , hatalarımızla , çocukluklarımız ve gözyaşlarımızla. Bizim de canımız yanmaz mı siz, bizi terkettiğinizde? Kucağımızda bebeğimizi öperken gözlerimiz dolmaz mı bizim de? Düştüğümüzde ağlamaz mıyız biz de? Sevdiklerimiz tarafından onaylanmak sevilmek istemez miyiz? Saçımızı okşayıp dizlerinizde hayallere dalmayı sevmez miyiz?

Hayır! diyenler olacaktır muhakkak. Haklarıdır da. Çünkü hayatları boyunca görmemişlerdir belki de bir erkeği ağlarken sırf dizideki kadın öldü diye. Ya da sevgilisinin sözleriyle vurulmuş bir erkek kalbinin nasıl sızlayıp gözyaşlarını sele verdiğini.

Hayatları boyunca ellerinde kalkanları ve kılıçlarıyla sizi korumak için acıkmadan, susamadan ve yorulmadan bekleyen erkekler ağlamaz mı sanırsınız siz hala?  Kim her şartta ve her daim güçlü olabilir ki? Demir Adam bile ağlıyordu neredeyse filminde. Ki kendisi erkek dünyasının sıradan bir üyesidir "Süperman" kahramanı gibi.

Kadın yahut erkek, sizinle aynı topraklarda benzer sevinçler benzer acılar yaşayan her insan evladı gibi bizim de bir kalbimiz var yaşamak ve sevdiğimiz için atan. Küçük mavi gezegenin kısrak başında toprak ve deniz kokan şehrinin insanları birbirimizi daha iyi tanıyalım. Ne de olsa birbirimize emanetiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Cihan Şimşek Arşivi
SON YAZILAR