EĞİTİMİN SORUNLARI

İlk, orta, lise ve üniversite tahsili süresinde, 17 yıl eğitildik. Sonrasında gerek resmi görevlerimiz ve gerekse sivil toplum kuruluşlarının hizmetleri ve gerekse şahsi gayretlerimizle sahip olduğumuz birikimlerimizi her kademedeki toplum katmanlarının mensuplarıyla paylaşmaya çalıştık. Maddi sorunlar ve fiziki eksiklikler dışında, bu süreç içerisinde kayda değer sorunlarla karşılaşmadık. İmam-Hatip ve İlahiyat fakültelerinin belli bir disiplin içinde olması, toplum değerleriyle iç içe bulunması gibi kabuller ve pratikler, diğerlerinin karşılaştığı sorunlar ortamından uzak tuttu bizleri. Okullarımızın fiziki yapısı diğerlerine göre biraz basit, öğrenci profili maddi açıdan diğerlerine göre biraz düşüktü bizim tahsil yaptığımız okullarda. Ama biz bu okulların içinde, dışında, yanında ve çevresinde topluma zararlı olabilecek hiçbir unsurla karşılaşmadık. Bu okullardan mezun olanların da vatanına, milletine, devletine ve büyüklerine karşı olumsuz bir tavır içerisine girdiğini görmedik.

Günümüzde, sözünü ettiğimiz okullar da dahil olmak üzere, bütün okulların fiziki durumu son derece modern hale geldi. Sıra, masa, oyun alan ve salonları, akıllı tahtaları, danışmanı, rehberi, öğretmeni; her şeyi ile okullar verimli bir eğitim almaya ve vermeye uygun hale getirildi. Öğrencilerin ve öğretmenlerin kalibresi de, bilgi açısından geçmişe göre çok daha yükseldi. Bilgi toplumu olmanın unsurları hem öğretmenlerde, hem öğrencilerde, hem de velilerde kendi gösterdi. Otuz-kırk yıl öncesinde, bin öğrencisi olan bir okulda takdir alan üç-beş öğrenci, teşekkür alan da beş-on öğrenci olurdu. Şimdilerde öğrenciler yüz üzerinden 99 puanla ve üzerindeki virgül katlarıyla yarışır duruma geldi. Artık öğrenciler teşekkür ve takdir alma yarışında değil, okul birinciliğini kapma yarışına girer oldu.  Bunlar ülkemiz açısında övünülecek gelişmelerdir elbette. Ancak, bunlara rağmen milli eğitimin, milli bir politikasının oluşturulamadığını öğretmenlerimizden duymaktayız. Sürekli mevzuat değişikliğinin yapılması, okul idarecilerinin atanma usul ve esaslarının sık sık değiştirilmesi, okulların kendi içinde sınıflandırılması gibi bir takım uygulamaların, takdir edilen gelişmelerin yanında eğitimin daha da verimli hale gelmesinin önünde sorun olduğu söylenmektedir. Bu hususların, en kısa zamanda sorun olmaktan çıkarılması halinde, okullarımızda verimli eğitim ivmesinin biraz daha yükseleceği, eğitimcilerimiz tarafından ifade edilmektedir.

İlkokuldan başlayarak üniversite tahsiline kadar, değerler eğitiminin de müfredatın içine konması, eğitime belli bir ağırlık kazandırmıştır. Değerler eğitiminin müfredata girmesiyle öğrenciler üzerinden sömürü hesabı yapan değersizlerin işleri ve kazançları  azalmış, bu nedenle onlar da yeni yeni yöntemlerle öğrencilere nüfus etme planları geliştirmişlerdir. Okul idarecilerinden ve öğretmenlerimizden duyduğumuza göre, günümüzün en büyük sorunlarından birisi ve başta geleni, okul öğrencilerinin uyuşturucu trafiğinde ya direk ya da dolaylı olarak kullanılmaya çalışılmasıdır. Bu trafiği canlı ve aktif hale getirmek üzere, öğrencileri kullanmak amacıyla, bir takım şüpheli kimselerin, okul önlerinde dolaştığı duyumları alınmaktadır. Bu şüphelilerle ilgili olarak, okul idarecilerinin şikayetlerine rağmen,  emniyet mensuplarının mevzuattaki sorunlar nedeniyle işlem yapamadıkları da ifade edilmektedir. Bugün için eğitimin en büyük sorunlarından olduğu belirtilen uyuşturucu trafiğinin okullara girmemesi için, bütün kurum ve kuruluşlarla toplumun her kesimindeki insanımız üzerine düşeni mutlaka yapmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR