Eğitim öğretim siteminden memnun musunuz?

Eğitim öğretim siteminden memnun musunuz?
Denge Gazetesi ve Samsun Haberler.tv olarak Samsun halkının nabzını tutmaya devam ediyoruz Bu haftaki konumuz Samsunlu vatandaşlarımıza sorduk Eğitim Öğretim Sisteminden Memnun musunuz? aldığımız cevapları hep birlikte izliyelim...

Mert Varıcı: Berke, Türkiye'deki eğitim öğretim sistemi hakkında bize düşüncelerinizi paylaşabilir misiniz?

Berke: Mutlu değiliz, politikalar aşırı berbat. Öğretmenler 65 yaşında, hala masa başında bize öğretmeye çalışıyorlar. geçmiş zamanda bir yere gelmişler bir şeyler yaparak. Ama şimdi hiç bir şey yapamıyorlar, öğretemiyorlar insanlar bu yüzden özel okullara gitmek zorunda gidiyorlar. Bir çoğunun da maddi durumu yeterli olmadığı için insanlar sokakta sürünmek zorunda kalıyorlar. Tek yapmaları gereken eğitim sistemini düzeltmek iken öğretmenleri düzeltmek iken bina yapıp duruyorlar. 

Batuhan: Gelecekten kendi şahsım adına umutluyum fakat eğitim sistemi çok kötü durumda. Ben özel okulda okuyorum. Ben neden özel okulda okumak zorundayım.? Şuan eğitim sistemi iyi durumda olmadığı için. Öğretmenleri, kadroları, yetersiz. Benim babam özel okula vermek zorunda hissediyor. 

berke-ile-batuhan.jpg

Mert Varıcı: Enes bey Türkiye'deki eğitim öğretim sistemi hakkında bize düşüncelerinizi paylaşabilir misiniz?

Enes Bey : Bir kere gelecekten umutlu değilim.Çünkü okuduğumuz bölüm bittikten sonra bununla ilgili bir sonuca varacağımızı düşünmüyorum hiç zannetmiyorum.Hiç iç açıcı değil. 

enes--bey.png

Mert Varıcı: Erdoğan bey Türkiye'deki eğitim öğretim sistemi hakkında bize düşüncelerinizi paylaşabilir misiniz?

Erdoğan bey: Eğitim öğretim hakkında bu zamana kadar ümitsizdim fakat şuanki yeni sisteme göre ümitlliyim. 

Mert Varıcı: Yeni Miili Eğitim Bakanını gördünüz mü, ümitli misiniz? 

Erdoğan bey: Gördüm, gözlerim rahatsız, pek iyi görmüyor yakından gördüm. ümitliyim kendisi bir eğitimci olduğu için baya bir şeyleri düzeltecektir. İnşallah diğerleri gibi olmaz.

erdogan-bey-.jpg 

 

Mert Varıcı: Gül hanım, Türkiye'deki eğitim öğretim sistemi hakkında bize düşüncelerinizi paylaşabilir misiniz, gelecekten ümitli misiniz ?

Gül hanım: Hayır değilim, Üniversite bitiren bir öğrenci gelecekten kaygılı ise eğitim sistemimiz berbat demektir.Benim gözümde böyle. 

Mert Varıcı: Peki yeni bakanı tanıyor musunuz ?

Gül hanım: Hayır tanımıyorum, tanımak da istemiyorum. 

gul-hanim.png

Mert Varıcı: Mehmet bey Türkiye'deki eğitim öğretim sistemi hakkında bize düşüncelerinizi paylaşabilir misiniz?

Mehmet Bey: Vallahi son 15 yılda eğitim politikaları elli kere değişti, biri beğeniyor, biri beğenmiyor. Hatalarını görüyorlar öteki sene değiştiriyorlar. Benim eşim de öğretmen okullar bir acaip olmuş durumda. Bu gençlikten daha ne bekleyeceksiniz.

Mert Varıcı: Peki yeni bakanı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Mehmet Bey: Televizyonda gördüm ama bir şeyler yapacak gibi görünüyor ama o birilerine bağlı olduğu için yapamaz diyorum.

mehmet-bey.png

Mert Varıcı: Mustafa bey Türkiye'deki eğitim öğretim sistemi hakkında bize düşüncelerinizi paylaşabilir misiniz?

Mustafa Nar: Eğitim bu ülkenin en ciddi kanayan yaralarından bir tanesi özellikle son yıllarda eğitimle ilişkili ilintili olmayan bakanların konumlandırılması yaz boz tahtasına döndürülmüş gerek sınav sistemi gerek müfredat değişiklikleri hem öğrencilerin bilinçlerinde ciddi sıkıntılara hem de velilerin bilinmezliklerine kaoslarına neden olmuştur. Yeni Milli Eğitim Bakanı bir eğitimci ortaya koyduğu vizyon özellikle eğitime yönelik çalışmaları eğitime has birikimleri gerçekten çok şeyin değişebileceği umudunu bir eğitimci olarak bende de sağladı. Mesela üç temel değer vardır diyor Ziya Selçuk Bey; duyum, düşünme duygu. Biz sadece eğitim öğretimde düşünme üzerine bir şeyler ortaya koyuyoruz. Dış etkenlere dayalı duyumlar ya da öğrencinin içinde bulunduğu duygusal anaforun hiçbirisini çok ciddiye almadan düşünme üzerinden sınav formatı düşünme üzerinden öğretim programlarına yönelik müfredat değişiklikleri vs. Birçok şey yapıyoruz ama her gelen bir şey koymaya çalışıyor. Her gelen kendi gücünü, koltuğunu sağlamlaştırmaya çalışıyor. Bu ülkede 18 milyon öğrenci var. Ve işin en garip yanı her eve girebilen her evde derdi çekilebilen iki sektör var. Sağlık ve eğitim. Ve en az ciddiyetle üzerinde durulan da eğitim. Gerçekten sonu nereye varır. Bu sene LGS sınavındaki handikap geçen sene 17 bin birinci, bu sene doğru düzgün hiçbir öğrencinin full çekemediği bir durum. Geçen yıl YGS bu sene değiştirilen TYT ve üzerine onlarca kez yapılan değişiklik. Ve gerçekten sonu nereye varır bilemiyoruz.

Mert Varıcı: Tam da bu konu üzerinden devam edelim hocam, Şimdi yeni bakan geldi ayağının tozuyla yeni değişmiş olan LGS sistemini baştan değiştireceğiz dedi. Sizce bu neden olabilir daha yeni değişmemiş miydi?

Mustafa Nar: Test çözmeye dayalı bir eğitim sistemimiz var bizim. Öğrenme böyle gerçekleşmiyor. Öğrenmeyi öğrenemediğimiz sürece çocukları geleceğe hazırlamanız imkânsızdır. Dolayısıyla çağ değişmekte iletişim, bilişim sistemleri, teknoloji ağları değişiyor. Ama biz hala çocuklara test çözdürerek başarı ölçme yolunu tercih ediyoruz. Yeni Milli Eğitim Bakanının söylemek istediği, temelde istidadı olan beceri alanlarında müzik spor gibi alanlarda çocukların yetişmesini sağlamak. Gayet de doğru bir yaklaşım ama Türkiye’de gerek coğrafi şartlar, gerek sosyoekonomik şartlar, gerekse de metropollerin ortaya koyduğu zorluklar birçok şeyin aşılmasının da önünde ciddi bir engel. Yani o kadar ciddi sorunsalımız var ki eğitimde neresinden tutsanız elinizde kalıyor. Yeni Milli Eğitim Bakanının düşünceleri doğru ama 18 milyonun hepsine hitap edebilecek ülkenin sosyoekonomik gerçeklerini dikkate alarak işin gerçek boyutlarını ortaya koyabilecek bir süreç hakikaten çok zor. Ciddi yapısal sorunlarımız var , ülke sorunlarımız var. Kitap okuma oranı cep telefonu kullanma oranın yüzde 5’i kadar. Yeni sınav sistemleriyle temel hedef okuduğunu anlayabilen anladığını yorumlayabilen kendi dili olan Türkçeyi kullanabilen bir nesil var edebilmek. Biz doğduğumuz günden beri anadilimiz Türkçeyi konuşma anlama becerilerini kazandıramamışız.

Mert Varıcı: Bence Milli eğitim sistemimizin sorunlarının altında yatan asıl temel sorunu Türkçedir buna katılıyor musunuz ?

Mustafa Nar: Kesinlikle katılıyorum. Ben bir eğitimci olarak 25 yıldır sınıflarda şunu gördüm. Siz ne kadar iyi anlatırsanız anlatınız, karşınızdakinin anlayabildiği ya da onu tanımlayabildiği birikim diplerdeyse çok şey veremiyorsunuz. Çocuk bir kere sizin kullandığınız Türkçeyi bilmiyor. Sadece anlamış gibi görünerek o kırk dakikalık zamanı dolduruyor.

Mert Varıcı: Hocam peki eskimez yazı Osmanlı Türkçesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Yeniden kullanılabilir olması düşünülebilir mi?

Mustafa Nar:  Merhum iki yıl önce Hakka yürüyen Halil İnalcık hocamızın bir sözü var; ‘’Tarihini bilmeyen milletler hafızasını kaybetmiş bireyler gibidir. ‘’der. Bizim öyle ya da böyle bin yıllık kullandığımız Arap harfleri geçmişimiz var. Bundan kopamayız. Bizim karşılığı günümüz Türkçesinde olmayan Osmanlı Türkçeci ile geliştirdiğimiz kelimelerimiz var. Bu birikimlerimizi yok etmek yerine kısırlaştırmak yerine gelecek nesillere aktarmak esas olmalıdır.

Mert Varıcı: Buradan günümüze gelirsek hocam ideal olan nedir?  Yani Bizim Devlet olarak bir sistemimiz bir ekolümüz olmalı ve her gelen onun üzerine koyarak devam ettirmeli değil mi?

Mustafa Nar: Tabiki her 4 yılda bir neslin yeni bir sınav sistemi ile karşı karşıya kalması, yeni öğretim programı ile karşı karşıya kalması eğitimde sürekliğin olmamasına neden olan bir şeydir. Ve bir yandan da sistemdeki binlerce öğretmenin milyonlarca öğrencinin yorgunluğa düşmesine neden oluyor. Eğitimde süreklilik esastır. Bir kere sırf anaokulu sınıfları açmak bina yapmak öğretmen başına düşen öğrenci sayısını azaltmak sorunları çözmez. Eskilerin bir sözü vardır keyfiyet mi kemiyet mi? Eskiden 50 kişilik sınıflarda yetişen çocuklar daha kaliteli bireyler olarak yetişebiliyordu. Öğretmenlerin istidadı, kalitesi fedakârlıkları daha farklıydı bambaşkaydı gerçekten. Bir kere Kpss sıralamasıyla önüne geleni öğretmen olarak atayan sistemden de vazgeçilmeli. Başka ölçüm araçları olmalı. Bana sorarsanız, kesinlikle öğretmen olarak atamadan önce 5 yıl özel sektörde çalışma olma şartı koyulmalı ki mesleğin zorluklarını görerek gelmeli. Milli Eğitimde ben sınıf içi disiplini sağlayayım gerisi önemli değil mantığından uzaklaşmış, işinin hakkını veren, öğretmenliği vicdan meselesi olarak görenlerle çalışılmalıdır. Çünkü her bir çocuk her anne baba için biriciktir. Her bir biricik her öğretmen için biricik olmazsa eğitimde kaliteyi sağlayamazsınız. Bu kadar basit.

Mert Varıcı: Hocam peki yeni dönemden umutlu musunuz?

Mustafa Nar: Ben yeni Milli Eğitim Bakanından umutluyum yanına aldığı yardımcılarıyla alakalı öğrendiklerimde umut vaat eden şeyler. Eğer bürokrasi, mevzuat ve bu ülkedeki siyasal çıkar bakış açılarıyla davranılmaz ve Milli Eğitim Bakanı işinin hakkını verebilecek yol bulursa çok şey başarabileceğine inanıyorum.

mustafa-nar.jpg

Mert Varıcı: Vasfiye hanım Türkiye'deki eğitim öğretim sistemi hakkında bize düşüncelerinizi paylaşabilir misiniz?

Vasfiye hanım: Memnunum, gelecekten ümitliyim 

vasfiye-hanim.jpg

Mert VARICI - Şenol ÜSTÜN

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.