EĞİTİM GELECEĞİ İNŞA ETMEKTİR

EĞİTİM GELECEĞİ İNŞA ETMEKTİR
Atakum Gönüllüleri Derneği’nin düzenlediği ve dördüncüsü gerçekleşen ‘Kent Konferansları’nda bu hafta eğitim konusu ele alındı

Atakum Gönüllüleri Derneği Genel Sekreteri Bayram Çelik, eğitimli toplumlara gelecek kuşlara daha sağlıklı imkan verilmesi için geçmiş kuşağın sağlıklı bir eğitim alması gerektiğini vurguladı. Çelik, ‘’ Atakum Belediyesi özel kalem müdürü iken okullara gidip çatısı akan, sırası olmayan ve boya badanası yapılmamış bakımsız, öğrencilerin materyalleri eksik öğrencilerle karşılaştık. Atakum’un eski Belediye Başkanı Metin Burma eğitime verdiği önem doğrultusunda biz de belediye olarak hızlı bir şeklide faaliyetlerimizi gösterdik. Okulu için öğrencileri için mücadele veren okul müdürleri ve öğretmenlerle karşılaştık. İşin gerçeği devletin, yerel yönetimlere eğitimde harcanması için bir bütçe ayırmasıdır. Kendi bütçelerinden ilçelerine bağlı okullara destek veriyor. Günümüz toplumunda her şeyin başı eğitimdir. Eğitimde yapılacak bir hata bir kuşağı etkiler. O da gelecek nesli etkiler. Eğitim geleceği inşa etmektir. Ne kadar sağlıklı yaparsanız ülkenin kalınmasına o kadar katkınız olur. Eğitimi iyi olan toplumların sağlıklı olacağına inanıyorum ve bu doğrultuda hareket edilmesi gerektiğini düşünüyorum’’ diye konuştu.

‘Bilgilerimizi paylaşmadıkça o bilgi, bilgi olmaz. Eğitimcilik esas kanunu bilgileri doğru biçimde paylaşmaktır’ diyen Eğitim İş Sendikası Samsun Şube Başkanı Rüstem Kara, ‘’Eğitimin neresinden tutarsak sıkıntı. Mesela bu eğitim sistemi parası olanın öne geçtiği bir eğitim sistemi olarak gözüküyor ancak olay öyle değil. 16 yaşına kadar çocuğu sınava tabii tutuyorlar. Öğrencilere İlkokulda ilk önce sınav yapmak geliyor. Eğitimin başarısızlık nedenlerinden biri de budur. Çocuğu sınavla başarı derecesini ölçmek kadar yanlış bir politika olmaz. Bir lise öğrencisinin okul başarısı iyiyse ona göre üniversiteye girişin belirleyecek. O çocuğun geleceğini okul puanına endeksliyoruz. Bu sistemin yanlış olduğu zamanla anlıyorlar ama iş işten geçmiş oluyor. Sınav sistemini hep değiştirerek öğrencilerimizin düzenini bozdular. Böyle gençlik geleceğe nasıl hazırlansın. 16 yılda 8 tane eğitim bakanı değişti ve yeni gelen eğitim bakanı bir şeyler yapacağını söyledi ama hayal kırıklığına uğradık. Bilimsel eğitimden yana olduğunu düşündük ancak yine çocuklarımızı cemaatlere vakıflar bırakan bir sistemi ortaya koydu’’ ifadeleri kullandı.

KARA: EĞİTİM TİCARETHANE GİBİ İŞLİYOR

Eğitim sisteminin günden güne gerileştiğini söyleyen Eğitim İş Sendikası Samsun Şube Başkanı Rüstem Kara, şöyle devam etti.

‘’Eğitim sistemi nasıl olmalı? Cumhuriyet eğitim alanında kazanımlarını birer birer yok ediyoruz. Bu da gelecek nesiller için büyük sıkıntı olacağını biliyoruz.

Eğitim sisteminde neler değişti? Yıllar içerisinde okulların yeri değişti. Servis sistemi koydular. Okul kültürleriyle halilen oynandı. Okul isimleri değişti. Her zaman laik bilimsel eğitim dediğimizde hatta karma sistem olmalı dediğimizde bizleri hiç dinlemiyorlar. Kız öğrenciler ayrı erkek öğrenciler ayrı okula gidecekler diye algı yaratıyorlar. Aslında eski sistemde de vardı bu. Kız meslek liselerine kızlarımız, endüstri meslek liselerine de erkek öğrenciler giderdi. Sadece yaptıkları algı… Ortaokulda bile ayrımcılık yapılıyor. Artık meslek okullarına öğrenciler gitmek istemiyor. Eğitim sistemimizin nasıl

rayına oturur derseniz, insan hakları ve çocuk hakları sözleşmesinde 11-12 yaştadır. Somut zekada soyut zekaya geçiş yaşıdır ve cumhuriyetimizin kuruluşunda da bu var. Mesela Din Kültürü ve Ahlak dersi 4. sınıftan sonra verilirken artık bizde bilimsellikten uzak bir şekilde ve sadece sınav üzerinden başarı oranına bakılıyor. Çocuklarımızın yeteneklerinin gelişmesi için resim, spor, beden eğitimi gibi dersler mutlaka olmalıdır. Biz yeni milli eğitim bakanına bu konuları bir rapor halinde sunduk. Çocuklarımızın yetenekleri tespit ederek genel eğitimini tamamlayıcısı olan görsel sanatlar, müzik ve beden eğitimi derslerinin branş öğretmenleri tarafından verilmesini istedik. Çocuklarımız öyle yetişmeli ki gelecek kaygısı taşımasın istiyoruz. İleri seviyedeki ülkelerde beslenme çantası bile planlanmış. Biz de ise okullarımız ticarethane gibi işliyor. Üniversitelerde artık neden ilk 500’de yokuz derseniz eğitimde geriye gidiyor olmamız derim. Okullarımız tamamen değiştirilip, dönüştürülmüştür. 17 milyon 885 bin öğrencinin okuduğu ülkemizde 1 milyon 351 öğrencimiz özel okullarda okuyor. 1 milyon 580 bin öğrencimizde açık liseye gitmiş. Açık liseye neden gidilmiştir biliyor musunuz? Yeteneklerine göre eğitim verilmezse bir toplumda karşımıza böyle sonuçlar çıkar. 2017-2018 yılında 1 milyon 30 bin öğretmenimiz var. Bu eğitim sisteminde en büyük sıkıntıyı öğretmenlerimiz çekiyor. Mülakat komisyonu önünde öğretmen olacak çocuklarımız eğilmek durumunda kalıyor. 4 kişi mülakata çağırılıyor ve 1 kişi alınıyor. Ama mülakat kendi alanlarıyla ilgili değil. Yani bu yüzden eğitimin neresinden tutarsak tutalım sancılı bir süreç yaşıyor ve böyle giderse de yaşayacaktır. Mülakattan geçen ve öğretmen olan kişilerin eğitimi hakkıyla yapamıyorlar. 100 bin sözleşmeli öğretmenimiz var. Emanet öğretmenlik olur mu? Böyle eğitim-öğretim nasıl devam eder? Asgari ücretle devam eden bölgelerde öğretmenlerimiz var. Bu da genel anlamda başarısız eğitime yol açar. Doğru öğretmen yetiştirme politikamız olması lazım. Doğru üniversite istihdam politikamız olması lazım. Eğitimde yapılanla ile yaşananlar ortada. Bir ülkenin yönetiminde yerel yönetimi gerçekten çok önemli.

Eğitime ayrılan pay yıldan yılda daha da düşüyor. Eğitimde tasarruf olmamalı… Okulda okuyanlara devlet bakması lazım. Adana Aladağ’da gördük. Cemaat-tarikatlara çocuk emanet edilmez. Eğitimdeki başka bir sıkıntı ise en başından yani okul öncesinden başlıyor. 2012 yılında 4+4 sistemi geldikten sonra Sıbyan Mektepleri devreye sokuluyor. 4+6 yaş çocuklarına verilen eğitim Sıbyan Mektepleri’nde veriliyor. Çocuk hakları sözleşmesinde böyle bir hak yok. İmam eşleri sertifika alarak öğretmenlik yapıyorlar. Sıbyan Mektepleri’nde başı açık hiçbir kadın öğretmen yok. Hatta başı açık öğretmen gelirse büyük tehlike olur deniyor. Toplumda ayrışma böyle başlıyor. Bu işleri devletin bir sistem üzerine inşaa etmesi gerekirken cemaatler ya da belediyeler yapıyor. Laik bilimsel eğitimin temeli herkes dinini özgürce yaşayın diye vardır. Devletin özgürlük diye başörtüsü serbestliğine itirazımız siz insanların başını kapatmak istiyorsunuz diyeydi. Hayat tarzıdır diye bakılmıyor. Modern Dans, müzik ve sanata düşman bir eğitim politikası var. Yerel yönetimler bu konuda hakikaten çok önemli. O yüzden yerel yönetimlere sahip çıkmamız lazım. Kendi dünyalarına göre okullara yatırım yapıyorlar. Bir devlet okul ayırımı yapar mı? Ama bizim devlet maalesef yapıyor. O da çarpık eğitime yol açıyor. Herkes yeteneğine göre alınması lazım. Çocuklarımızın istediği nedir diye sormamız lazım. Ama adeta dayatma yapılıyor. Sonrada başarı bekleniyor. Hayat tarzı önümüze konuyor Bu kadar çeşitli eğitim kurumunun okul öncesinde faaliyet gösteriyor olması. Arkasında vakıflar (tarikat-cemaat) var. Gelşimiş ülkelerde 7 yaşında başlanır, bizde ise 6 yaşında başlıyor. Okul öncesi eğitimde her zaman ilk önemli konudur. Çocuklarımızı sağlıklı eğitim alması için okul öncesidir. Gerçek eğitimi almadan başarılı olamayız. Müfredatın içi boşaltıldı. Ezberci eğitimle nereye kadar varılır.’’

UYGUN: SAMSUN’DA SUÇ ORANLARI YÜZDE 700 ARTTI

Konferansa katılan diğer bir konuşmacı olarak katılan eğitimci Sedat Uygun ise; Eğitim gönüllüsü olarak yabancı dil anketi yapmak istedim valilikten izin istedim valiliğin izniyle beraber yüzde 90 okula gittim. Giremediğim okullar ise imam hatip okullarıydı. Anaokulu açmaya kalkın tek başınıza açtırmıyorlar. Diyorlar ki bir ortakla beraber aç. Falanca vakıftan ya da falanca dernekten tanıdık var işte belediyeden itfaiye raporunu daha rahat alırsınız. Şu an Atakum’da yüzde 50’sinden fazlası kaçak durumda. Eğitimin hangi durumda olduğunu görün. Adamını ortak olarak yanına belediye bile gelir çevre düzenlemesini ve peyzajını yapar. Bakın bir zamanlar Köy Enstitüleri vardı. Orada atanan öğretmenler inekte sağıyorlardı, su da taşıyorlardı, sobada yakıyorlardı. Genel kültürleri vardı. En kötüsü dediğimiz bile saz çalar, şiir okurdu sanatı ve resmi biliyorlardı. Köyde imam yoksa imam oluyorlardı. Köyde genel anlamda her şeyi bilen bir olarak görev yapıyorlardı. Şu an ODTÜ, Hacettepe ce OMÜ’den mezun olmuş. İngilizce bilmiyor. Kendi alanında yok. O çocuk matematikte yapamıyor. Ne müziği ne resmi hiçbir yerde yok. Çünkü o çocuğa 4 seçenek sunuyorlar. Çocuk birini seçsin, çocuk araştırmasın yeter ki diyorlar. Atanamayan ve bu uğurda intihar eden öğretmenler var. Mülakat sisteminde benim gibi olanlar diye adlandırdıklarını öğretmen olarak seçiyorlar. 96 puan alan adam atanamıyor. 80 alan başka birisi ise Samsun’un merkezine rahatlıkla atanabiliyor. Yurtlar konusunda ise sıkıntı büyük. Çocuklarımızı cemaat yurtlarının kucağına atan bir sistemle karşı karşıyayız. Lise eğitimi aldığım okulda 18 yaşında yeminli tercüman oldum. Eski eğitim sisteminin bize verdiği bilgi ve değer nerede, şimdiki sistem ise nerede… Atakum’da 2 adet proje okulu var. İkisi de İmam Hatip okulu. Artık kayyum gibi atama sistemimiz var. İsteyen istediği yeri o bölümü okumasına gerek kalmadan atanabiliyor. Öğretmenlik kariyerimin başladığı okulda devletten önce 4+4’e geçtik. Devlette böyle bir şey yok ‘biz niye böyle bir şey yapıyoruz’ dedim. Siyasete alet edilerek cumhurbaşkanına söyleniyor ve Türkiye’deki bütün okullar 4+4’e geçiyor. Çok acı ve vahim bir tablodur bu. Altyapısı oluşmadan birileri siyaseti kullanarak ülkenin eğitim politikasıyla oynuyor. Liselerde modern dansı kaldırdılar. Aman çocuklarımızın orası burası açılır diye. Samsun, Türkiye’de özel okul olarak şuan birinci sırada. 34 özel okul var. Bu da şu demek, Samsun’da vakıflara ve derneklere bağlı çok insan var. Özel okulda öğrenci sayısı ise 11 bin oldu. Bu 11 bin kişiye atanamayan ve asgari ücret alan veya asgari ücretin üstü bir maaş alıp o kadar öğrenciye eğitim vermeye çalışan bir sistem ne kadar başarılı olabilir ki? Devlet, öğrencilere okul yerleştirmede 2. sınıf vatandaş muamelesi yapıyor. Suriyeliysen istediğin okul senin, Türk vatandaşıysan adres sistemine göre okula kayıt yaptırıyorlar. 2017 yılında 853 olan İmama Hatip sayısı bir yılda 2043 sayısına ulaştı. 1 milyon 100 bin İmam Hatipli öğrenci var. Devlet politika olarak diyor ki, ya mahallendeki İmam Hatip’e gideceksin, ya da özel okula gideceksin. Çocuk özel okula nasıl gitsin parası var mı yok mu. 86 tane İlahiyat Fakültesi var. İlahiyat Fakültesi’ne atanan kişilerde YDS-YÖKDİL hiçbir şey yapmadan sevdikleri atanıyor. Son on yılda resmi suç oranı yüzde 434 artmış durumda. Son on yılda uyuşturucu kullanımı oranı yüzde 678 artmış. Samsun uyuşturucu sırasında Türkiye’de birinci sırada. Fuhuş oranında Türkiye’de Samsun yüzde 734’le 4. sırada. Atakum ilçesi ilçeler arasında ikinci sırada. İnsanları zorluyorlar. Ya o okul ya bu okul. Türkiye’de 19 milyon hane sayısı var. İcralık dosya sayısı ise 18 milyon. Eğitim bunun neresinde diye soracak olursanız, sıkıntıların sonunda aile olarak faturayı evin çocuğuna kesiyoruz. Yaptığımız anket sonuçlarında 34 tane özel okulda yarısının bahçesi yok. Bir çocuk sanatla ilgilenmezse sporla ilgilenmezse, kız arkadaşı olmazsa, sosyalleşmezse, müzikle ve resimle ilgilenmezse başarılı olamaz. Şehrin kültürü sanatı binanın yapısına, yolda çukurdan gidememiz de eğitim. Çocukları kapatıyorlar bir binaya sen tez çöz. OMÜ’de yabancı dil bilme oranı yüzde 4. İlkokullarda ise yüzde 2 . Öğretmen mağdursa çocuklarda mağdur oluyor. Her yıl sistem değişiyor. Öğretmen ve öğrenciler bu konuda sıkıntı yaşıyor. Eğitim sistemimiz anlayacağın şekilcilik ve yüzey üzerine kurulmuş bu da sağlıklı bir eğitim olmaz. Eğitim içini o kadar boşalttılar ki atanan

kişiler vasıfsız kişiler. Mecbur bıraktıkları için sistem sıkışmış durumda kalıyor. Eğitim konusunda baştan beri destek olan ve bize bu imkanı sağlayan Atakum Gönüllüleri Derneği Genel Sekreteri Bayram Çelik’e çok teşekkür ederim’’ şeklinde konuşmasını tamamladı.

Bu arada konferans sonunda konuşmacılara plaket verilirken, Kent Konferansları’nın beşincisi 10 Kasım 2018 Cumartesi günü saat 14:00’te Atakum Gönüllüleri Derneği’nin dernek binasında ‘Kent ve Turizm’ konusunu ele alacak.

Onur Özsoy

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.