Dr. Şahan: Pembe Balonlar Şehri Samsun!

Hava Kirliliğinin Sağlık Üzerine Etkileri: Bundan önceki yazımda da yine aynı konuyu yazmıştım. Konuyu dağıtmadan hemen devam etmek istedim. Dr. Cem Şahan"ın bilimdel verilerine devam ediyoruz:

 Genel olarak havadaki kirleticilerin sağlığa etkileri şöyle toparlanabilir;

* Solunum fonksiyonlarında bozulma

* Solunum sistemi hastalıklarında artış

* Kronik solunum sistemi  hastalığı olan kişilerin hastalıklarının alevlenmesinde artış

* Kronik kalp  hastalığı olan kişilerin hastalıklarının alevlenmesinde artış

     * Kanser insidansında artış

* Erken ölüm insidansında artış

Çevresel hava kirliliğinin toplum sağlığı ile ilişkisi değerlendirilirken yukarıda sıralanan doğrudan sağlık etkilerinin yanı sıra içme ve sulama suyu kaynaklarının, bitki örtüsünün zarar görmesi ve mikro klima değişiklikleri nedeniyle dolaylı etkilerini de göz önünde bulundurmak gereklidir. Tüm bunların yanı sıra ortamın nem oranı, sıcaklık, sıcaklık değişim hızı, rüzgarlar ve benzeri etmenler de çevresel hava kirliliğinin sağlık sonuçları üzerinde etkili olmaktadır. İnsan sağlığını etkileyen havadaki kirletici maddeler içinde yer alan ve hava kirliliği ölçümlerinde değerlendirilen SO2 ve asılı partiküller maddelerin etkileri ayrı ayrı gözden geçirilebilir. Tüm kirleticilerde olduğu gibi bunların oluşturacağı sorunun ciddiyeti iki faktöre bağlıdır; kişi bu maddelere ne miktarda ve ne kadar süre ile maruz kalmaktadır.

Sülfür dioksit (SO2)

24 saatten kısa süreli maruz kalımda , inhalasyondan sonraki ilk bir kaç dakika içinde  akut yanıt oluşur. Etki solunum fonksiyonlarında değişme, hırıltılı solunum ve nefes darlığı gibi semptomlarda artış şeklinde ortaya çıkar. Hem normal kişiler hem de astmatik kişiler etkilenir, ancak astmalılar en duyarlı gruptur. 24 saatin üzerinde maruz kalımda duyarlı hastalarda semptom alevlenmeleri görülür. Bu sürede yıllık ortalama değer 50 mg/m3 günlük değer 125 mg/m3 ü geçmeyen düşük düzeylerdeki maruz kalımda  bile  kalp ve solunum sistemi hastalıklarına bağlı ölümlerde,tüm solunum yolu hastalıkları  ve  KOAH nedenli hastane başvurularında artışlar  gözlenmiştir.             Son çalışmalar önemli sağlık sorunu yaratacak etkilerin çok düşük düzeylerde bile gözlendiğini göstermiştir. Bunların sonuçlarına göre önerilen SO 2 düzeyi 24 saat ortalaması 125 mg/m3, yıllık ortalaması ise  50 mg/ m 3 olarak belirlenmiştir. Ancak bu eşik değerlerin altında bile sağlık sorunlarının görülebileceği akılda tutulmalıdır.

Asılı partiküler madde (PM)

Sağlık üzerine etkisi partikül büyüklüğü ve konsantrasyonuna bağlıdır. PM10 (10 mm çapından küçük partiküller) ve PM2.5"un (2.5 mm çapından küçük partiküller) günlük dalgalanmalarına göre sağlık etkileri de değişir. Akut etkileri günlük mortalitede artışa, solunum sistemi hastalıklarının alevlenmesine, hastane başvurularında artışa, bronkodilatatör kullanımı ve öksürük prevalansında artışa, solunum fonksiyonlarında azalmaya yol açmaktadır. Çok düşük değerlerde bile (100 mg/m3den az) kısa süreli maruz kalım sağlığı etkilemektedir. PM'nin düşük değerlerde uzun süreli etkileri de mortalite ve solunum sistemi hastalıklarında artış ve solunum fonksiyonlarında azalma gibi  kronik etkilere yol açmaktadır.             Son zamanlarda yapılan çalışmalarda çok düşük düzeylerde bile sağlık sorunlarına neden olduğu belirlenmiştir. Bu nedenle  hem  kısa süreli hem de uzun süreli ortalama konsantrasyon için önerilen bir eşik değer yoktur.             SO2 ve PM, diğer atıklara göre iki yönden farklılık göstermektedirler. Birincisi ülkemizde sadece bu iki maddenin ölçülüyor / izleniyor olması, diğeri ise termik santrallar için geliştirilmiş filtrasyon yöntemlerinin yine sadece bu iki maddeye özgü olmasıdır. Diğer bir deyişle bu iki maddenin dışındaki kirleticiler ne izlenmekte, ne de filtre edilmektedir. Oysa bu maddeler de insan ve çevre sağlığı açısından önemli etkilere sahiptirler. Ayrıca burada göz ardı edilmemesi gereken bir diğer nokta, tüm bu zararlı maddelerin birbirleriyle etkileştikleri ve ortamda birlikte bulunduklarında zararlarının arttığıdır. Dünya Sağlık Örgütü"nün 1999 yılında yayımladığı Hava Kalitesi Kılavuzu"na göre bu maddeler ve zararları şöyle belirtilmektedir:

Azot oksitler (NOx)

Kısa süreli maruziyet etkileri: Normal sağlıklı kişiler, 4,700 mg/m3 (2.5 ppm) üzerinde bir konsantrasyona maruz kaldıklarında akciğer fonksiyonlarında bir azalma görülür. 560 mg/m3"e yaklaşık 4 saat maruz kalındığında kronik obstrüktif akciğer hastalığı olanların solunum şikayetlerinin ortaya çıktığı gösterilmiştir. Aynı konsantrasyona 30-110 dk. maruz kalan astım hastalarında ise çeşitli yakınmalar oluşmaktadır. Uzun süreli maruziyet etkileri: Akciğerlerde geri-dönüşlü ve geri-dönüşsüz birçok etkisi olduğu saptanmıştır. Akciğer dokusunda yapısal değişikliklere yol açabilmekte ve amfizem benzeri bir tabloya neden olabilmektedir.Düşük seviyeli konsantrasyonlara uzun süre maruz kalınması hücresel düzeyde değişikliklere yol açmaktadır. Ayrıca bakteriyel ve viral enfeksiyonlara karşı direnci düşürmektedir. Yapılan çalışmalar uzun süre azotdioksite maruz kalan çocukların solunum sistemi semptomlarında artış ve akciğer fonksiyonlarında azalış olduğunu göstermiştir. Ancak erişkinlerde benzer bir ilişki net olarak gösterilememiştir.

 Karbon monoksit (CO)

CO alveolar, kapiller ve plasental membranlardan hızla geçer. Hemoglobine affinitesi oksijenden yaklaşık 250 kat daha fazladır ve hızla hemoglobine bağlanarak karboksihemoglobini (COHb) oluşturur. Düşük konsantrasyonlarda hipoksiye bağlı belirtiler oluşurken, yüksek konsantrasyonlarda yaşamsal tehlikeler ortaya çıkar. Toksik etkileri öncelikle beyin, kalp, iskelet kası ve fetüs gibi yüksek düzeyde oksijen kullanan organ ve dokularda oluşur.             Koroner arter hastalığı olan hastalarda artmış COHb miktarının, angina oluşum zamanını kısalttığı, EKG değişiklikleri ve sol ventrikül işlev bozukluklarına neden olduğu gösterilmiştir. Ayrıca sigara içme ile çevre ve işyerinde CO maruziyetinin kardiyovasküler mortaliteyi artırdığı bilinmektedir.

Ozon (O3) ve diğer fotokimyasal oksidanlar

O3 toksisitesi kısa dönemde akciğer fonksiyonlarında değişikliğe, solunum yollarında enflamasyona ve diğer bulgulara yol açmaktadır. Bu etkiler 160 mg/m3"lük (0.08 ppm) bir konsantrasyona yaklaşık 7 saat maruz kalan sağlıklı yetişkinlerde görülmektedir. Çocuklar ise 2 saat boyunca 240 mg/m3 O3"e maruz kaldıklarında akciğer fonksiyonlarında azalma meydana gelmektedir. Ayrıca O3 maruziyetinin solunum sistemi yakınmalarına bağlı hastane başvuruları ve astım hastalarının yakınmalarında artışa yol açtığı gösterilmiştir. İşte sevgili okurlar Başbakanımız hani bir kelam etmişti hatırladıbız mı? Serbest meslek Odaları boş laf konuşmaktan halkı yanıltmaktan başka bir iş yapmıyorlar demişti. Bakın Samsun Tabipler Odası serbest meslek odası olarak Samsun  ve civarı illerdeki insanları nasıl bilgilendiriyor. Aksine yetkililer hava kirliliğine çözüm bulmamaktalar. Aradaki fark bundan ibaret. Varın siz gerisini değerlendirin. Saygılarımla…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi
SON YAZILAR