DOĞRU BİLGİ…

 

Hucurat suresi 6. Ayette Yüce Allah; “Ey İman Edenler ! Size fasık bir insan, bir haber getirirse o haberin doğruluğunu iyice araştırın. Aksi takdirde bilmeyerek bir topluluğa zarar verirsiniz de bu yüzden yaptığınıza pişman olursunuz” buyurmaktadır. Yüce Yaratan insanları bir konuda uyarmışsa, o konu beşer olan insanın zafiyetleri arasında yer alıyor demektir. O konuda insanlar hata yaparlar veya yapma ihtimalleri fıtrat olarak vardır ki, söz konusu hataya düşmemeleri için Yüce Allah kullarını böylece önceden uyarmakta ve sonuçlarını da bildirmektedir.

Özünde, sözünde doğru olmak, fiil ve davranışlarında doğru tavır ortaya koymak; ahlaklı ve dürüst bir insan olmanın özelliğidir. İnsan, her konuda doğruyu bulmak ve öyle hareket etmek  durumundadır. Müslüman olarak ise doğru olmak bir zorunluluktur. Fitne, fesat, kaos gibi toplum huzurunu bozan insan davranışlarının önüne geçilmesi doğru ve dürüş insanların varlığı ile gerçekleşir ancak. Aksi halde, toplumda mal ve can güvenli, huzur ve ahlak fesada uğrar, bozulur. Fasık kimselerin getirdiği ve götürdüğü haberlere, bilgilere itibar edilmemesi ilahi bir hatırlatma olduğuna göre, bu konuda insanların çok hassas olması gerekmektedir. Hem bu tür insanların getirip-götürdüğü bilgilere itibar etmemek, hem de kesin bir bilgiye sahip olmadan her hangi bir konuda ikinci şahıslarla her hangi bir konuyu paylaşmamak gerekir. İtikadi anlamda sorunlu olan insanlara fasık dendiği gibi, ameli açıdan da günahkar olan kimseler de fasık olarak tarif edilmiştir. Her hangi bir olayın ve kimsenin ortaya koyduğu bilgiyi hemen paylaşmak ve o bilgiye itibar etmek yerine araştırmak daha doğru olur. İhtiyatla hareket etmek Allah’tan, acele ile hareket etmek şeytandandır. Yüce Allah söylenen ve yazılan bir haberin doğru olup olmadığının araştırılmasını, yazan ve konuşanların da yalan bilgi taşımamalarını istemekte ve emretmektedir. Yalan haber ve bilgiler, toplumların ve insanlar arasında savşa ve kavgaya varacak derin sorunların çıkmasına neden olabilmektedir.

Her haberin araştırılması bir Müslüman duyarlılığıdır. Ancak toplumların içinde yalancı olarak bilinen ve tanınan kimselerin getirip-götürdüğü, anlattığı ve söylediği bilgiler kesinlikle teyit edilmeden her hangi bir kimse ile paylaşılmamalıdır. Hatta, bu tür yalancı insanlar bazen doğru bilgi sunsalar bile yine de o bilgilere ihtiyatla yaklaşılmalı, zira bu tür insanların o bilgileri doğru ile olsa toplumla paylaşmalarında mutlaka bir hesabi durumun olduğu dikkate alınmalıdır. Özellikle, sorumluluk mevkiinde olanların, takdir yetkisi bulunanların, yönetici ve idarecilerin, haber yazan ve bilgi toplayıp topluma sunanların; doğru bilgi sahibi olma hususunda son derece titiz olmaları, elde ettikleri bilgileri teyit etmeden ve doğruluğunu test etmeden toplumla paylaşmamaları, bu bilgiler üzerinden her hangi bir tasarrufta bulunmamaları önemli bir hassasiyet ve duyarlılıktır.

Toplumu oluşturan tüm insanlar; önlerine gelen bilgilere ve duydukları haberlere ihtiyatla yaklaşmalı, doğruluğunu test etmeden duydukları üzerinden bir kanaat oluşmasına sebebiyet vermemelidirler. “Kişiye, her duyduğunu söylemesi yalan olarak yeter” buyuran Peygamberimiz, haber ve bilgilerin birer emanet olduğunun altını çizmiştir.  Yalan haber, insanların haber alma hakkının ihlali anlamanı geldiğinden, bu durum ihanet olarak da değerlendirilir. Yalan haberlerle işlem yapmak ve böylece insanlara zarar vermek büyük günahtır. Her bir kimse duyduğu ve elde ettiği bilginin teyidini yapmakla sorumludur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR