DİŞ SALLANDI

Atalarımız, “Sallanan dişi çekeceksin” demişler. Bunu söyleme nedenleri görünüşte her ne kadar tıpla alakalı ise de insanların yaşam biçimleriyle de ilgisi vardır.

Bir insan gerek idarede gerekse sosyal hayatta yalpalamaya başlayınca onu görevinden alıp yerine başkasını koymazsanız sallanan diş misali bir daha randıman vermesi mümkün değildir.

Tıp dünyası bunu; ‘çıban cerahatlanınca anında delip akıtmak lazım’ der. Siyasette de bu iş aynen geçerlidir. Siyaset yapanlar yalan konuşmaya başlayıp güvenlerini yitirdiklerinde, söz verip sözlerini yerine getirmediklerinde veya herkese mavi boncuk dağıttıklarında onları siyasetten uzaklaştırmak lazım.

Diyeceksiniz ki siyaset yapıp da bunu yapmayan var mı? Ben yağcılığı sevmem, olduğum gibi görünüp, göründüğü gibi olmaya çalışırım. Bana göre Recep Tayyip Erdoğan bu özellikleri taşıyan ender siyasetçilerden birisidir. Zaman zaman dediklerinin tersine icraatları olmuyor değil ama koskoca ülkeyi yöneten bir liderin geri vitesi de olur. Olayın geneline bakıldığında Tayyip Bey yalan konuşmayan, dürüst bir lider olduğunu düşünüyorum. Bunu siyaseten de söylemediğimi beni tanıyanlar az çok bilirler.

Bu kadar detaydan sonra gelelim asıl konumuza. Neden mi ‘diş sallandı’ dedim? Bu şehirde hiç kimsenin gündeminde yokken bu fakir Muharrem Göksel’in İl Başkanlığından ayrılması gerektiğini söylediğini biliyorsunuz. Bunu neden söylediğime gelince daha önceki birçok yazımda da söylediğim gibi Muharrem Göksel insan olarak sevdiğim, siyaset yaptığım dönemde de hiç kavga etmediğim bir insandır.

Siyaseti bıraktığında onunla arkadaşlık da yaparım. Ancak AK Parti gibi ülkeyi yöneten ve liderinin güçlü misyonu olan bir partinin İl Başkanlığını yapmak fevkalade zor iştir. Üzülerek söylemek gerekirse Muharrem Göksel AK Parti’nin misyonuyla uzaktan yakından ilgisi olmayan bir arkadaşımız olması bir yana, adam konuşurken dersiniz ki bu arkadaş Allah dostu, tam aradığım bir adam ama icraatlarına bakınca da dersin ki bu adam acaba Muharrem Göksel mi? Yoksa başkası mı?

Atalarımız insanları tanımak için ya ticaret yapın ya da yolculuk yapın demiş. Ben de şimdi diyorum ki; buna üçüncü bir madde ilave edip adama yetki verip ondan sonra onu tanımak lazım diyorum.

Muharrem Göksel, AK Parti İl Başkanı olmadan önce mütevazi bir esnaf, sakin bir insan, sevecen bir arkadaştı. Ama AK Parti İl Başkanı olduktan sonra o adam gitti yerine bambaşka bir adam geldi sanki. Konuşurken haktan, dürüstlükten asla taviz vermeyen, yanlış yapanların karşısında dimdik duran bir Muharrem Göksel buluyorsunuz karşınızda. Ama icraatlarına bakınca da tam bu dediklerimin tersinde bir insanla karşılaşırsınız. Bu dediklerime sadece tek bir örnek vererek konuyu kapatacağım:

Bundan yaklaşık yedi, sekiz ay önce Kamu Hastanelerinde çalışan bazı hanımefendiler bana ve bazı siyasetçi arkadaşlara gidip çalıştıkları kurumda bir müdürün onlara çok kötü şeyler söylediğini, hatta uygunsuz tekliflerde bulunduğunu ancak bunu eşlerine söylemeleri halinde yuvalarının yıkılacağını ve çok kötü şeylerin yaşanmasından endişe ettiklerini, o nedenle de olayı siyaseten çözmek istediklerini söylediler.

Bunun üzerine ben bazı siyasetçi arkadaşlarımı arayarak olayı çözme konusunda yardımcı olmalarını istedim. Arkadaşların bir kısmı çekimser davranıp, “Olmaz, bizim Muharrem Bey’le hukukumuz iyi aranızı bozma” deyip işe girmek istemediler.

Bunun üzerine arkadaşlara başkalarına müracaat etmelerini söyledim. Ve bayan kardeşleriniz konuyu siyasetçilere taşımışlar, o siyasetçiler de sağ olsunlar konuyu Muharrem Göksel’e anlatıp çözmesini istemişler. Muharrem Bey, önce, “Olmaz öyle şey, o arkadaşı ben tanıyorum, onu o göreve ben getirdim, yapmaz öyle şey. Bunu söyleyenler yalan konuşuyor” deyince bu kez konunun muhatapları ile yüzleşme teklifi yapıldı kendisine. Ve kendisi de bunu kabul etti.

Konunun muhatabı olan kardeşlerimiz olayı kendisine anlatıp ellerindeki tüm delilleri de sununca, “Tamam o arkadaşı oradan alacağım” diyen Muharrem Bey, maalesef o kişiyi görevden almadığı gibi konunun mağdurları bu olayı kendiliğinden çıkartmışlar gibi bir durum yaratmaya çalıştılar.

Olay bir hayli büyüyünce konuyla ilgili Bakanlıktan müfettiş gelmiş. Ancak o kadar enteresan bir çalışma yapılmış ki kurumun başındaki yöneticinin yardımcısı olan bir bayan olayı örtbas etmekle görevlendirilmiş.

Bayan da var gücüyle bu işi kapatmak için mücadele etmiş. Müfettişler rapor tutup gitmişler. Sonuç nedir derseniz, henüz bilemiyoruz.

Sadece bu olay dahi Muharrem Göksel’in İl Başkanlığı yapmaması için yeter de artar bile.

İnsan bu kadar büyük bir haksızlığa nasıl göz yumar? Bu kadar yanlış bir işe nasıl arka çıkar veya görmezden gelir?

Geçtiğimiz akşam Ak Parti Genel Merkezinden gelen Bölge Koordinatörü veya il sorumlusu her neyse Cumhur Ünal Bey bu konuyla ilgili gerekli temayül yoklamasını yaptıktan sonra sallanan bu ‘Dişi çekmez ise yanlış yapar.’

Benden söylemesi Halep orada ise arşın buradadır. 2019’a çok az bir zaman kaldı, bu arkadaşla bu iş yürümez. Kalın sağlıcakla.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
17 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR