DİLSİZLERİN MAHPUSLUĞU

Yolumun üstündeki bir çiçekçide gördüğüm bodur bir hurma ağacı dikkatimi çekti.Hareketsiz duran ağaca baktım ve düşündüm.


Bir limonlukta (sera)mahpus gibi,uzaklarda kalan diğer hemcinsleri gibi,öğle güneşlerinde sıcak toprağa gölge salamayan,yağmurlarda ıslanamayan, fırtınalarda sarsılamayan, gökyüzünü,yıldızları ayrı görmeye görmeye unutan şu ağaç bulunduğu köşede acaba mesut muydu?

En hakir(adı)ottan en muhteşem çınara kadar,her bitki muhtaç olduğu hava ve ışıktan kuş ve böcek ziyaretinden mahrum yaşamaktan mutlu olabileceğine hükmetmek(karar vermek) için kendimde makul(olumlu) sebep bulamadım.Bitkinin zekası hakkında büyük düşünür Materlinek'in yazdığı gözlemlerden sonra,bir ağacı mesut ve muzdarip(dertli) tasavvur (düşünme) etmek hiçbir garabet(çelişki)kalmıyor.Mevcudatın(varolanın) sükutuna(sessizlik) aldanmamalıyız! Onlar yalnız dertliyim diye bağırabilenler değildir.
                     
Bilinmez niçin,acıyı hayata katan kudret,insandan başka hiçbir mahluka acının sırrını açıklamak imkânını vermemiştir.Her mahluk,hayatın kanlı yollarında,boynuna geçirilen ve sesini boğan bir ağır suskunluk zincirini sürükleyip yürüyor(yaşıyor.)

Hiçbir at,hiçbir arı,hiçbir sinek başının ağrıdığını veya midesinin bulandığını bize söyleyemez.Fakat bu çeşit bir ıstırabın gözü, başı,ağzı olan bir yaratılana yabancı olabileceğini sanmak da merhametsizliktir. 

Rüzgârlı ,karanlık gecede bahçenin ağaçları,vahşi gürültülerle hışırdıyor;bu ağaçlardan niceleri kırılan bir dalın yarasıyla kanıyor,niceleri gizli bir böceğin zehriyle için için ölüyor,niceleri can çekişmekte,niceleri anlaşılmaz acıların kıskacına yakalanmış kıvranmaktadır. Fakat bunu kimse bilmiyor,çünkü rüzgârlı,karanlık gecede hepsi aynı gürültü ile sallanıp hışırdıyor.
                      
Çöllerin serbest bir ağacı iken,soydan gelen bir terbiye ile giderek ateş kenarında yaşamaya mahkum uyuşuk,bir kedi gibi dışlanmış,hor görülmüş,bu şimdi çiçeksiz,meyvesiz,aşksız ağacın her nesli,duyulmak için ağız ve sesten başka bir şey istemeyen bir karanlık feryat ile dolu olduğunu pek olası gördüm.
                      
Dar bir saksıya gömülen kısa kütükten çelik süngüler gibi fışkıran yapraklar,korkunç bir ıstırap ile gerilmiş kuvvetli bir elin bana doğru uzanan sert parmakları gibi göründü ve demir kafes arkasında bitkisel gözlerle,mahpus ağacın bana kinle baktığını görünce tüylerim ürpererek,utancımdan arkama bile bakmadan binbir cevapsız sorularla hızla uzaklaştım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Lütfi Özkan Arşivi
SON YAZILAR