Delikanlı adam !!!

                          

Geçen gün bizim marketin önünde otururken, seyyar simitçinin yüksek ve gevrek sesiyle, “sıcak simit, sıcak simit, simitçi geldi, diyerek çağrıda bulunan simitçiden, burnuma gelen nefis koku sebebiyle, iki simit de biz yiyelim dedim. 

Simitleri alıp parasını öderken,

Nasıl gidiyor, bu sıcakta kolda sepet, zor olmuyor mu? Ekmek parası çıkıyor mu? Diye sorduğumda;

Çok şükür ağabey ne yapalım, eh işte idare ediyoruz. Diyerek sıkıntılarını anlatmaya başlarken,

Az önce şu aşağıda ki kahveye girerek “simit geldi, simitçi” diye seslendiğimde, karşı masada oyun oynayan dört kişi simit istedi. Simitleri verip parayı beklerken, biri diyor bende bozuk yok sen ver, öbürü bende de bozuk yok, sen ver deyip biryandan simitleri yerken, diğer yandan hala, dört simit parası 2 YTL"yi, birbirlerine atarak beni oyalarken, yetmiyormuş gibi üstüne üstlük bir de insanla dalga geçiyorlar.

Bereket ki kahveci seslenerek akşama uğra ben veririm dedi.

Şimdi gel de sen kızma. 2 YTL"yi birbirlerinden beklerken, sabahtan akşamın geç vaktine kadar, zamanlarını kahvede geçirirler, sonrada kalkıp adamız derler.

Ağabey ben parasında değilim. Dalga geçmeseler, insanı enayi yerine koymasalar, bu kadar kızmam.

Kafamın takıldığı nokta burası derken, simitçinin o anki halini bir görseniz! Simitçinin o halini anlamak için, kendinizi simitçinin yerine koymalısınız.

Simitçi,1,75 boylarında hafif sarışın 35"li yaşlarda, eli ayağı düzgün, sırım gibi bir delikanlı.

Ağabey bu insanlar, sabahtan akşama kadar sigara dumanı ve oksijensiz kalmış kahvede, nasıl vakit geçirirler, nasıl çay parasıyla baş ederler anlamış değilim. Ağabey bunların çocuğu, evi barkı yok mu?

Bunlar ne yer ne içer?

Ben, günü birlik kazancımla ev geçindirmeye çocuk eğitip, kira ödemeye çalışayım, sen benim üç kuruşluk emeğimin alın terimin hakkını gasp et.

Ben koca gün, o sokak benim şu sokak senin derken, akşam 150 veya 250 simit satarak eve döndüğümde, ayaklarımın altından çıkan ateş, gece uyumama bile engel oluyor.

Sen simit satmanın ne olduğunu bilir misin ağabey? dediğinde, gözlerindeki parıltıyı görmenizi isterdim.

O gözlerde ne bir korku ne bir yılgınlık vardı.

Ben diyor simitçi; Onların bu yaptığını, onların cahilliğine koyuyorum. Bizim başka bir gelirimiz yok ki, akşam yolumuzu gözleyen eşimiz, ekmek bekleyen çocuğumuz var. Üç kuruşa, belayı başımıza mı saralım derken, insan bir tuhaf oluyor…

Ey kahve köşelerinde vakit harcayan emekli ağabeyler, amcalar, dayılar! Deyim yerindeyse “Taşı sıksam, su çıkartırım” diyen delikanlı genç adamlar;

Ne güzel de hatırlatıyorsunuz insana,

”Her horoz kendi çöplüğünde ötermiş” sözünü

Emekli misin?

İşsiz misin, nesin?

Keyfince yaşa.

Seni KİM engelleyebilir!

Senin hayatını, senden başkası ilgilendirmez.

Sigara ne ki; ot sar gazete kâğıdına tüttür, ister azot solu, ister hidrojen.

Lakin işinde gücünde olan insanlarla da dalga geçip, alaya alma!

Delikanlı adamsan, kendine yapılmasından hoşlanmayacağın hareketi başkasına yapma.

Birileri de kalkar sana yapar.

Unutma;

El elden üstündür.

El yumruğunu yemeyen, kendi yumruğunu balyoz sanırmış.

Bizim bildiğimiz delikanlı adam; merttir, yiğittir.

Açın, yoksulun, garibanın yanında yer alır, bir lokma ekmeğini dahi paylaşır. Dostluğuyla güven insanlığıyla huzur verir.

Haramdan hileden uzak, haksızlığa, hukuksuzluğa, hele hele de hiç kimsenin hor ve hakir görülmesine, asla gönlü razı olmaz.

Delikanlı adam; kin tutmaz, kavgayla düşman kazanmaz.

Delikanlı adam, adam gibi adamdır.

Dostluğuyla güven insanlığıyla huzur verendir.

Adam gibi adamları, yürekten selamlıyorum.

Sevgi ve saygılarımla…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İhsan İde Arşivi
SON YAZILAR