15 Temmuzda denenen ve Milletimize; yüzlerce şehide, milyarlarca liraya, onulmaz yaralara sebep olan alçaklık ve ihanetten öte bir şey olan kansızlığı, savunan “Aklı Selim Sahibi “ tek kişi yoktur varsa da zaten aklı selim değildir.

Yeri; ya tımarhane ya cezaevi ya da ipte sallandırmaktır.

Böyle soysuzluğu Devletimize, Milletimize yaşatanların ıslah çalışması da beyhûdedir.

Gerek de yoktur.

Ancak kandırıldım diyenler; “eğer suça fiilen bulaşmamış iseler”, nasıl ki Devlet Büyükleri kandırılma haklarını (!) kullandıysa, bu kişilerin de bu hakları olmalıdır.

Çünkü devletin tüm istihbaratı elinde olanlar kandırılıyorsa, gariban ve hayırsever vatandaşların ne suçu var?

Toplu suçlamalar, tutuklamalar, şeref-haysiyet cellatlığı böyle devam ettikçe; pişman olanların da “ FETÖ ÇETESİ” etrafında çaresiz toplanmalarına, darbenin senaryo olduğu gibi akıl-mantık dışı savunma reflekslerine yol açacak, çete etrafında, onlardan medet uman mağdurlar halkası oluşturacaktır.

Sonunda bu fısıltılar, görünen haklı mağduriyet gerekçeleriyle desteklenecek ve korkarım 5-10 yıla kalmaz, yine kandırıldık eyvah söylemleri başlayacaktır.

Hem de öyle söylemler ki; 15 Temmuz gecesi; sonucu bekledikten sonra sokaklara çıkıp, fetöş fetöş diye bağırıp, demokrasi nöbetlerinde sahte gülücükler atanlar yeniden kahramana dönüştürülecektir!

Adam 40 yıl onlarla berber olmuş şimdi diyor ki TV’lerde efendim 10 yıl evvel de ben bunu görmüştüm falan….

Gelsin alkışlar, program başına cukkalar…

Kimse de demiyor ki; bre soysuz neden 10 yıl önce anlatıp, uyarmadın!

Mazeret hazır; “ Efendim o zaman onlar güçlüydü” aslında bu söz iç dünyasının dışa vurumudur!

Demek istiyor ki, şimdi siz güçlüsünüz sizdenim, yani pişmanlık değil güce tapma- nemalanma alışkanlığı…
 

Bu tipler ve benzerleri; nasıl ki dün cemaatin, okulları, arsaları, taksimleri, parselleri v.b. için koşup meğer o zamanlarda bu işlerden köşeyi dönenler, şimdi de iktidara yani güce yaranıp yine nemalanmaya devam ediyorlarsa!

İşte bu insanlar o zaman öyle bir çark edecekler ki ( zaten alışıklar, geçimleri çarktan) yine çark edip bizim gibi yapmayın, etmeyin, suçluyu suçsuzu ayırın diyenlerin yine önüne geçecek yani kazan kazan oyununda hep kazanacaklar!

Sonra da dindar insanlar arasında kin ve nifak tohumları ekilerek birbirine düşürülecek ve 15 Temmuzda başarılamayan tezgahın daha fecisi sahneye konulacaktır.

12 Eylül öncesi benzer çatışmaları yaşayanlardanım.

O zaman Milletimizin gençleri, sağ, sol, İslamcı v.b. diye bölünüp vuruşturuldu…

Geleceğin vuruşanları; Fetöcü, kâfir, münafık, hilafetçi, tarikatçı, mezhepli, mezhepsiz, Osmanlıcı, saltanatcı, Cumhuriyetci gibi parçalar arasında tezgahlanacaktır…

Dondurulan tohumların son birkaç yıldır sulanarak, toprakla buluşturularak;  filizlendirilmeye başladığını hâlâ göremeyecek miyiz!

Ben bu tezgahı gençliğimde yaşadım.
Şimdi görüyorum…

Umarım dinde, milliyette, vatan, bayrak sevgisinde samimi olanlar da görür.

Görmeyenler, göremeyenler; akıllarını, beyinlerini; cilalı sözler söyleyenlere kiralamaya devam etsinler…

Ama bilsinler ki; manen ahiretlerini, madden bu dünyalarını mahvetmedirler…

Eşek bahçede ölür ama kokusu eve gelirmiş!

Allahu Teala bizleri; eşekten de, leş kokusundan da muhafaza etsin. Amin.