ÇOK ZOR DURUMDAYIZ

    Bugün hafta sonları alışageldiğiniz Tarihi Amisos Kenti hikâyelerimizden yazacaktım ancak ülkemizin içerisinde bulunduğu durum beni ziyadesiyle üzdüğünden bugün ülkemizin içerisinde bulunduğu sıkıntılı durumu sizlerle paylaşmak istedim. Neden böyle düşünüyorsun derseniz, kanaatimce ülkemiz Cumhuriyet döneminin en güçlü ama en zor bir dönemini yaşamaktadır. Osmanlı Devletinin çöküşünden sonra kurulan Türkiye Cumhuriyeti devleti gerek ekonomik bakımdan, gerek sosyal bakımdan, gerekse güçlü lideri bakımından en güçlü dönemini yaşadığı bir gerçek. Ama bununla beraber bu gerçeği gören Haçlı zihniyeti dün ne yaptı ise bugün de aynısını yaparak anında bir araya gelip ülkemizin güçlenmesini engellemek için öyle büyük bir mücadele veriyorlar ki aklınız durur.

      Olaya siyasi düşünce, politik yaklaşım veya dünya görüşü olarak bakmayıp tamamen ülkemizin geleceği ve dün yaşadığımız tarihi gerçeklerle bugün yaşadıklarımızı kıyaslayarak konunuyu değerlendirmemiz gerekirse, dün Osmanlı imparatorluğu’nun yedi koldan mücadele verdiği düveli muazzama ile bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin mücadele ettiği Avrupa Birliği ile Amerika Birleşik Devletleri adeta bir Hristiyan kulübü olarak İslam karşıtı kim varsa tamamı birleşİp ülkemize karşı işbirliği yapmak suretiyle ülkemizi zora sokmak için ellerinden gelen ne varsa sonuna dek yapmaktalar. Peki daha önceleri bunu yapmıyorlardı da şimdi neden yapıyorlar derseniz, ülkemiz, Cumhuriyet döneminde üç  liderin zamanında atılım yaptı. İlki merhum Menderes’in dönemidir. Fakirlikten, yokluktan, ekmek bulamayıp, ecdadımızın bırakın mısır unundan ekmek yapmayı, mısırın kuturunu dahi öğütüp ekmek yapıp yedikleri, hatta bizzat babamın anlattığı fındıkkabuğunu öğütüp unundan ekmek yapıp yedikleri ve bir hafta süre ile büyük abdeste çıkamadıkları, kara lastiği dahi bulamayıp sığır derisinden yapılan çarıkları giydikleri dönemden, Menderesin, buğdayı her bölgeye oluk, oluk akıtıp ülkemiz insanına buğday ekmeğini tanıştırdığı dönem, ülkemizin ilk atılım dönemidir.

    Ancak ABD,  Menderes’e yaptığı Marshall yardımı ile insanımızın aç karnını doyurmanın ötesine gidemeyeceğini düşünmüş, merhum Menderes ise başlattığı ekonomik hamlelerle ülkenin bir başından bir başına yollar, hastaneler, okullar yapmaya başlayınca ABD rahatsızlık duymuş ve merhum Menderes’i 1960 darbesiyle indirip ülkemizi elli yıl geriye götürmeyi başarmıştı. Ardından azıcık canlanan demokrasiye tahammül edemeyen aynı zihniyet 1980 ihtilali ile ülkeyi yeniden üçüncü ünya ülkeleri seviyesine çekmeyi başarmış ama 1983 yılında yapılan seçimlerin ardından iş başına gelen merhum Özal ülkenin ikinci büyük hamlesini başlatmış, otoyollarından ulaşıma, haberleşmeden sağlık alanına varıncaya dek müthiş bir çalışma yaparak adeta ülke insanının gözünü açmış, O’nun sayesinde bu toplum artık çağın gereklerini yakalama fırsatı bulmuştu. Merhum Özal gerçekten ülkenin önünü açan çok kıymetli bir liderdi ama dış güçler onun ülkesine çağ atlattığını görünce her türlü hileyi ve düşmanlığı yaparak önce partisindeki hainlerle işbirliği yaparak O’nu partisinden uzaklaştırdılar, ardından da adamı zehirleyip öldürdüler.

     Tüm bu olup bitenler yaşanırken merhum Erbakan Hoca 196O yılından itibaren ülkenin ileri gelen maneviyat sultanları ile işbirliği yaparak başlattığı çalışmalarını 1969 yılında siyasal zemine taşıyarak Milli Nizam Partisini kurdu. Erbakan Hoca’nın siyasi partisi ne olursa olsun o her zaman Milli Görüş prensiplerini savundu. O ideoloji ile hareket ederek Milli politikalardan yana hareket etti. 1970 yılında MNP’nin kapanmasının ardından Milli Selamet Partisi’ni kurdu. 1980 ihtilalinde tüm partiler kapanınca 1983 yılında Refah Partisi’ni kurdu. Derken RP’nin iktidar oluşu, kapatılışı, daha sonra Fazilet Partisi’nin kurulması, onun da kapatılmasının ardından AK Parti’nin ve Saadet Partisi’nin kurulması ile birlikte 2002 yılına gelindi. Ancak Merhum Erbakan Hoca bir yandan siyasi faaliyetlerini devam ettirirken bir yandan da adeta okul gibi sürekli adam yetiştirdi. Ankara Balgat’taki Refah Partisi Genel Merkezi adeta bir okul gibiydi. Bir yandan eğitim çalışmaları yapılır, bir yandan STK’lar kurulup alt yapı hazırlanırdı.

     Recep Tayyip Erdoğan da bu ekolün ve Erbakan Hoca’nın rahle-i tedrisinden geçerek lider olmuş kıymetli bir vatan evladı ve dava adamıdır. On dört yıllık Ak Parti iktidarında ülkeyi getirdiği nokta gerçekten gıpta edilecek bir durum. IMF’den borç alan, IMF’nin kapılarında yatan bir ülkeden, IMF’ye borç veren, kafa tutan bir ülke haline gelmekten tutun da eğitim alanında, sağlık alanında, otoyollardaki çalışmalara varıncaya dek dünyanın gıpta ettiği çok harika gelişmelerin yaşandığı bir ülke haline geldik. Gelmesine geldik ama daha önce gerek ABD’nin gerek Avrupa ülkelerinin maşa olarak kullandığı siyasetçiler devreden çıkınca adamlar adeta çılgına döndüler. Almanya Dışişleri Bakanı hiç çekinmeden, Erdoğan bizim menfaatlerimize ters düşen işler yapıyor, kendi tanklarını yaptılar, yerli uçaklarını yapıyorlar, dışa bağımlı değiller artık, diyecek kadar ahmakça konuşmaktan da geriye kalmadı.

    Bu güzel gelişmeler ülkemiz açısından ne kadar iyi ve güzelse düşmanlarımız açısından o kadar kötü olduğu ortada. Ülkemizin Cumhuriyet Tarihi’nin en güçlü döneminde ama karşılığında da en zor dış politik süreçte olduğu bir gerçek. Cumhurbaşkanı gerçekten ülkemiz için bir şans. Adam ülkesi için canını dahi vermeye hazır bir lider. 15 Temmuz darbe girişimine kadar Başkanlık sistemine karşıydım ama o süreçte şunu gördük ki ülkemiz için en önemli şey siyasi istikrar ve tek elden, koalisyonsuz bir yönetim olduğu bir gerçek. İşte bunun için siyasi düşüncelerimizi bir yana bırakarak ülkemizin bu zor süreçten çıkması için hep birlikte kenetlenmek zorundayız. Yaşadığımız süreç inanın tarihe çok övgü ile bahsedilecek bir süreç olacak geçecek. Belki biz göremeyiz ama evlatlarınız, torunlarımız bunu çok iyi görüp yaşayacaklar. Sözlerime son verirken, hep birlikte kenetlenerek küffara karşı dimdik duralım diyorum. Allaha emanet olunuz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR