ÇOK DİLLİ DİLSİZLER

Oturduğunuz ilde hatta ilçelerde şöyle bir cadde ve sokak boyunca yürüdüğünüzde sağınızda ve solunuzdaki iş yerlerinin,çok katlı apartman ve kulelere baktığınızda "acaba ben yabancı bir ülkede miyim"sorusu aklınıza geliyor mu? Hele hazır giyim ve gıdalarda Türkçe bir bir marka ismini zor bulursunuz.

Bir yıl boyunca özgürce düşünerek,karnımızı beynimizi doyurarak umutla yatıp coşkuyla kalktık mı?Görkemli bir bağımsızlık savaşıyla kurulan,devrimlerle çağdaş dünya ile yaşama hazırlanan koskoca bir ülkeyi düşünmekten,üretmekten uzaklaştırarak "gelişmekte olan" ya da "az gelişmiş" ülkeler arasında kalmak sizi üzmüyor mu?

İyisiyle kötüsüyle 2019'u gönderdikten sonra dil sorunlarını salt yabancı sözcük saldırısıyla eleştirmek doğru mu?Sözcüklerin pasaportu yoktur; düşünmeden,üretmeden kapıları açarsanız yabancının her düşüncesi ve üretimi adıyla balıklama dalar,bebenizin mamasından ,ninenizin,dedenizin yiyecek ve giysilerine dek tüm yaşamınıza yapışır.

40-50 yıl önce yabancı dille öğretime,yabancı adlandırmaya,tabelalara "Hayır" diyenler çoğunluktaydı; şimdi İngilizce bezeli tabela ve levhalara Arapçaları da eklendi.

Harf Devriminden bir yıl sonra "İstanbul Belediyesi de (Şehremaneti),Türkçeyi desteklemek ve yaygınlaştırmak amacıyla 1929  baharında başka dillerde yazılmış olan tabela ve levhalardan,ötekilere göre 10 kat daha fazla resim (vergi) alınmasına karar vermişti."Bu kararı,başka belediyeler de örnek almıştı; ancak 70'li yıllarda kimi belediyeler adı yabancı her türlü iş yerine,ürüne izin vermeye başladı.1980'lerden sonra ipin ucu tamamen kaçtı.

Her şeyiyle donanımlı bir lokantaya gittiğinizde önünüzdeki menüye baktığınızda yöresel yemeklerin bile İngilizceye benzetilerek yazıldığını görürsünüz.Konakladığınız yerlerde,"Ben neredeyim" kuşkusuyla yanlış yapmaktan çekinirsiniz.Kendi mimarımız,mühendisimiz,işçimiz,işadamımız "akıllı bina"lar dikiyor ve adına,kendilerinin dili dönmediği,anlamını bilmediği isimler veriyorlar.

Dahası döneri,kebabı,cevizi vb.İngilizce gibi yazan akıllılar var.Arapça tabelalar İngiizcileri de ağlatıyor."Emr-ri şahane" benzeri adlandırmalarla Osmanlıca paralayanlar da çoğaldı.Pıtrak gibi türeyen radyo,TV.lerde yarı Türkçe,yarı İngilizce döktüren sözde  aydınlar kiminde Arapları kıskandırma yarışında olan aymazlar...Dil bilincinin ikizi yurttaşlık bilincinin yozlaşması diye açıklayabileceğimiz bu ilkesiz yazıp konuşma karmaşası sürüp gidiyor.

NE YAPABİLİRİZ?

1- "Dil kirleniyor;yozlaşıp gidiyor" kaygısını radyo,TV,tabela ve reklamlarda dili örseleyen kişi ve kurumlara ulaşarak eylem dönüştürebiliriz.Çoğumuzun türlü iletişim aracı ve yolu bulunuyor.Örneğin dili öensiz kullananları sürekli telefonla,e-postayla uyarsak ne kaybederiz?

2-Adı ve tadı yabancı olan yiyecek,giyecek;yeme içme,konaklama yerlerinin adını tam yerinde zamanında sorgulasak ve reddetsek ne kaybederiz?

3- Kitap,gazete ve dergilerde yayımlayan (kişi ve) kurumların iletişim adresleri var;onlarca okur telefonla,bilgisayar aracılığıyla yazar ve yayımcılara ulaşıp uyarsak ne kaybederiz? 

Türkçe ortak dilimiz; 2020'de kendimiz konuşup kendimiz dinlememek için ortak dille ortak akıl üreteceğiz. 2020 yılının umutların yeşerip gerçekleştiği günlerle bezeli olması dileğiyle...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Lütfi Özkan Arşivi
SON YAZILAR