Çevremizdeki Tehlike!

Sizlere bu hafta çevrede yetişen canavarlardan bahsetmek istiyorum. Onları farkettiniz mi? Teröre, katilliğe ve kavgaya doğru giden bir yoldalar! Bugünün çocukları ağızlarında duyulmadık ve sınırsız küfürle internet cafelerde. Dikkat edin! Onlar altı-yedi yaş aralığında gitmeye başlıyor oralara. Oynadıkları oyunlar ve gezdikleri sitelerse ilginç(!)...
Kahramanlık, güç, intikam konularıyla dolu olan adreslerde kendilerini arıyorlar. Mesela oyunlardan başlayalım. Nedense oyunlar çocukları olağanüstü bir hızla eğitebiliyor. Bundan zevk alıyorlar; ama yanlış eğitiliyorlar. Çocukların oynadıkları 'savaş oyunları'! İşte bu oyunlar çocuklara bütün silah isimlerini öğretebiliyor. Büyük bir tehlike içerisinde beyinlerini teslim ediyorlar.
Okulda olsa bu hızla eğitilmezler. Neden mi? Okul bu kadar kötü değil ki silahları öğretiyor olsun! Çocukların ilgisini çekmiyor tabi. Böyleleri için okul sıkıcı ve gereksiz geliyor. Ve nedense okulları buna benzer sebeplerden dolayı kapatabiliyor üst kuruluşlar. Ama bakın internet cafeler hala açık! Şimdi okul mu açık kalmalı yoksa internet cafe mi?
Yani yüzyıllardır eğitim sağlayan okullar, 20 yıllık internete yenik mi düşüyor? İşin hatalı kısmıysa da Milli Eğitim Bakanlığı'nın bu konuyla ilgilenmemesi. Yoksa o çocuklar bu kadar bozuk hale gelmezlerdi! Bir de anne ve babaların "hayır" demeyi öğrenmeleri lazım.

Gezilen sitelerdeyse takma isimlerle sahte arkadaşlıklar edinirler. Kendilerini chat arkadaşlarına istedikleri gibi anlatırlar ama kendilerine bir laf gelsin istemezler. Giderek aksi ve sinirli olurlar. Bu onlar için bir ölüm kalım meselesine dönüşür! Ama gerçekte kimin kimi koruduğu belli bile değil. Sonra dışarıya çıktıklarında gerçek insanlara nasıl yaklaşacaklarını bilemezler haliyle.
Ama onlara sorsanız da "biliyorum" diye geçiniyorlar. O savaş oyunları sayesinde(!) askerliği sadece ateş etmekten ibaret düşünürler. Arkadaşları arasında "benim silahım seninkinden iyi" şeklinde üstünlük tartışmaları başlar. Farkedemedikleri şu: en büyük silah beyinleri olmuş, uyumayı öğrenmişler. Bir de "benim flash disc'im (hafıza çubuğu) yüzde seksen dolu" diye de havaya girerler.
Asıl dolu olması gereken kendi beyinleri. Evet! Robot dediğimiz bilgisayarlar insanlığı ele geçiriyor! İnsanlık, kendi bilgisini teknolojinin hafızalarına yükleyecek hale gelmiş; ama kendi çocuklarının içleri, beyinleri boş! Teknoloji bile kullanıyor insanları gördüğünüz gibi. Asıl bilgi dediğimiz kitaplar da hiç açılmadan raflarda duruyor! Kitabı sevmiyorum değil! "Sevmiyorum" diyebilmeniz için kitabı elinize almanız gerekli.
Fakat onlarda olan okuma korkusu (fobisi)... Okumak sabırlı bir iştir oysa. Bu da onlarda olmadığı için uzak duruyorlar asıl ve asil bilgiden. Bundan öte bir facia da yok gibi...

Barış ve Sevgi dileklerimle

Tolga Yavuz

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi
SON YAZILAR