CEMAATLERİNİ DİNİN ÖNÜNDE GÖRENLER

CEMAATLERİNİ DİNİN ÖNÜNDE GÖRENLER

Bugünkü konumuza girmeden önce gündemde olup, kimsenin seslendirmediği TSO seçim çalışmaları ile ilgili birkaç kelam etmek istiyorum. Geçenlerde gazeteye gelen bir ihbar mektup TSO'da yaşanan bazı olaylardan bahsetmekte. Mektupta dokuz maddelik şikayet var, konuların başında merhum Adnan Sakoğlu dönemi ardından TSO'ya alınan hiçbir personelle ilgili sınav yapılmadığı, odanın eskiden bir tane makam aracı var iken şu anda beş tane makam aracı olduğu, bazı gönül ilişkileri nedeniyle intihar olaylarının yaşandığı, bu olayların hiç ilgisi olmayan kişilere yüklenildiği ve konunun yargıya intikal ettiği, odanın parası ile sürekli olarak Gürcistan ve Kıbrıs'a gidildiği, Odanın tüm mal alımlarının oda yönetiminde bulunanlar tarafından ihale yapılmaksızın yapıldığı, hediyelerin çok yüksek fiyatla belli kişilerden alındığı, oda yöneticilerinin akrabalarının TSO'da işe alındığı yönünde iddialar var. Tabii ki bunlar iddia gerçek olup, olmadığını bilmediğimizden şahısların isimlerini yazmıyoruz. Mektupta bir çok isim zikredilmekte ancak o insanlar ile görüşmeden, onların düşüncelerini öğrenmeden isim vermek doğru olmaz. Bu konuda ciddi araştırmalarımız devam etmekte, şayet TSO yöneticileri bu konularda bir açıklama yapar iseler veya bize açıklama gönderir iseler buradan sizlerle paylaşacağım.

Önümüzdeki ay veya ondan sonraki ayın başında TSO'da seçim yapılacak, aldığım duyumlara göre Ak Parti yöneticilerinin bir kısmı hummalı bir biçimde solcularla iş birliği halinde mevcut yönetime destek olmak için ellerinden geleni yapıyorlarmış. Hatta bazı üst düzey yöneticilerin bizzat oda üyeleri ile görüşüp mevcut yönetime destek istediği, Ak Partili bazı Belediye meclis üyelerini arayıp baskı yaptığı iddia edilmekte. Mevcut yönetimin karşısına aday olarak Fatih Öztürk'ün hazırlandığını ancak Ak Parti yöneticilerinin kendisine destek olmaması nedeniyle şansının olmadığı söylenmekte. Sevelim veya sevmeyelim , çalıştığı kurumun patronu ile kavgalı olalım veya olmayalım bu detaya bakmaksızın Fatih Öztürk siyasi geçmişi, misyonu, yaşam biçimi ortada olan bir arkadaşımız, zaman zaman ben de kendisine çok kızıyorum ama bu demek değil ki bu arkadaşımızın dünya görüşü karşısındaki bir insana destek olalım. Sapla samanı biri biri ile karıştırmamak gerekir, kişisel sorunlarımız var diye aynı davaya gönül verdiğimiz insanların verdikleri mücadeleye destek olmaz isek bunun vebali hem bu Dünyada hem de ahrette ağır olur bu böyle biline.

Konumuza girmeden biraz detay verelim derken nerede ise bize ayrılan sayfanın sonuna geldik.Konumuz Cemaatlerini Din haline getiren insanların durumunu sizlerle paylaşmak idi. Bu konuda daha önce defalarca köşe yazısı yazmama rağmen ya anlattıklarımı anlamayanlar var veya işlerine gelmediği için anlamak istemeyenler var. Tasavvuf, Tarikat veya Cemaat kişinin manevi terakkisinde, nefsi terbiyesinde, takva yolunda müracaat edebileceği bir araçtır. Bu araç şu tarikat, bu cemaat veya şu şeyh bu hocaefendi olabilir, bu kişinin mizacına, kişiliğine ve kültürüne göre değişir. Nefsini tesbihat yaparak terbiye etmek isteyenler bir şeyhin elini alıp, ondan evradını öğrenip, gece virdi, hatme hacegan,rabıta, gibi menasiki icra etmek suretiyle terakki etme yolunda yol alabilir veya külliyat, mektubat, cevşeni kebir gibi eserleri okuyarak, üstadının sohbetlerini dinlemek suretiyle de manevi bakımdan terakki etme cihetini tercih edebilir. Buraya kadar saydıklarıma en ufak bir itirazım olamaz, zira bu her insanın doğal hakkıdır ancak bundan sonrasına gelince durum farklı.

Tasavvufu veya Cemaat mensubiyetini yukarıda saydığım ölçülerin dışına çıkarak günlük hayatımızı tanzim ederken kiminle oturup kalkacağımızdan kiminle alış veriş edeceğimize, kime oy vereceğimize hatta kiminle evleneceğimize cemaatin karar vereceği bir yaşam biçimine şiddetle karşıyım, bu ne İslamidir ne de insani. Bir öğrenciyi Liseden itibaren ücretini anne babasından almak kaydı ile müesseselerinizde barındırıp, ücret mukabilinde kurumlarınızda barındıracaksınız Üniversiteyi bitirirken ise sizin tanzim ettiğiniz evlenme kataloğunu eline verip bu katalogdan kendine eş seç diyeceksiniz ondan sonra da buna Cemaate itaat diyeceksiniz öyle mi? Sevsinler sizin cemaat anlayışınızı. Unutmayın ki o çocukları yetiştirebilmek için hayatlarını feda eden anne babalarını hiçe sayarak yaptığınız bu uygulamanın değil cemaat anlayışı ile insanlıkla uzaktan yakından ilgisi yoktur. Kaldı ki Yüce Kitabımız “Vela tekul lehuma üffin” yani anne babanıza öf dahi demeyin emrini verirken sizin onları hiçe saymanız Cemaati Dinin üzerinde görmek değil de nedir? Böyle cemaat anlayışına inanan ve hayatına tatbik edenlere yazıklar olsun, onlara değil Müslüman insan demeye dilim varmıyor. Hangi dine, cemaate, ekole mensup olursanız olun, mensup olduğunuz hizbi veya cemaati dininizin üzerinde görürseniz buna ne insanlık müsaade eder ne de inancımız. Bugünlük de bu kadar yeter kalın sağlıcakla…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
12 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR