BUNLAR MI ÂSIM'IN NESLİ OLACAK?

Dilerseniz önce ‘Asım’ın nesli’ ifadesini ele alalım. Merhum Mehmet Akif Ersoy Çanakkale şehitleri şiirinde bir kesitte “Âsım’ın Nesli… diyordum ya… nesilmiş gerçek: İşte çiğnetmedi namusunu çiğnetmeyecek.’’ İfadesini kullanmış. Burada adı geçen Âsım ismi hayali bir kahraman değil, Sahabe-i kiramdan Âsım bin Sabittir. Âsım Bin Sabit Bedir, Uhud ve Hendek savaşlarına katılmış büyük bir sahabedir. Asr-ı saadette bir kabile Efendimize gelerek kabilelerine İslam’ı öğretmek üzere öğretmen talep etmesi üzerine Efendimiz on kişilik bir öğretmen heyeti kuruyor ve o kabilenin bulunduğu yere gitmelerini emrederek onları yola çıkarıyor, bu heyetin içerisinde Âsım bin Sabit de bulunmakta. Öğretmen heyeti yola çıkıp talep eden kabileye giderken Recî denen bölgeye geldiklerinde kafir olan Lihyanoğulları kabilesi yollarını kesip onları canlı olarak ele geçirip köle olarak satmak istiyor. Âsım bin Sabit asla teslim olmayıp vuruşmayı tercih ediyor ve şehit olacağı esnada Allah’a şöyle dua ediyor: “Ya Rabbi ben senin dinini korumak için kâfirlerle savaştım, cesedimi onlara bırakma ne olur.” On kişilik öğretmen heyetinden yedisi şehit olur, üçü esir düşer. Lihyanoğulları Sabit’in başını kesip onunla şarap içmek isteyen müşrikler, Sülafa adında bir kadına da satmak isterler ama Allah’u Teâla Âsım bin Sabit’in duasını kabul ettiğinden cesedinin başına büyük bir arı ordusu gönderir ve müşrikler cesedine yanaşamazlar. Akşam olunca yanaşmaya çalışırlar ama Allah’u Teâlâ izin vermeyince büyük bir yağmur yağdırır, Âsım bin Sabit’in cesedini sular alıp götürür ve cesedi bulunamaz. Âsım bin Sabit işte böyle büyük bir sahabi, ona cesedini arıların koruduğu kişi unvanı da verilir.

Gelelim yazı başlığımıza, İmam Hatip nesli Âsımın nesli olmaya talip bir nesildir. Buna itirazımız olamaz ancak gelinen noktada yeni İmam Hatip jenerasyonunun Âsımın nesliyle uzaktan yakından ilgisi olmadığı da bir gerçek. Dilerseniz bir örnekle açıklayayım. Önceki gün hiç tanımadığım İmam Hatip mezunları dernek başkanı ile sevdiğim Abdullah Ayrancı hoca ziyaretime geldiler. Kendilerine çay ikram ettikten sonra önce tanışalım dedim. Abdullah hoca yanındaki dernek başkanını tanıştırdı. Daha önce hiç tanışmadığımızı söyleyince ne deseler iyi, biz böyle büyük bürokratlar yıpranmasın diye kimseyle tanıştırmadık. Merak ettim, görevi ne acaba genel müdür mü, müsteşar mı diye aklımdan geçti ve görevinin ne olduğunu sordum. Sosyal hizmetlere bağlı bir kurumda müdür vekili deyince, sinirlerim tepeme çıktı ama sabredeyim dedim ve sohbete devam ettim. ‘‘Arkadaşlar bu dernek yıllardır mezunlar günü yapar, bir kez olsun davet etmediniz, basın camiasında İmam Hatipli tek gazete sahibi benim, insan bir gelir ziyaret eder, davet eder’’ diye haklı sitemde bulununca adamlar ne dese iyi; ‘‘zaten biz kongre ilanı için geldik, biz koskoca derneğiz sen bize ziyarete gelmeliydin’’ demezler mi! Onları, ‘‘arkadaşlar çayınızı içtiyseniz güle güle gidin’’ diyerek nezaketimi bozmadan yolladım.
 
İşte İmam Hatip neslinin geldiği nokta maalesef bu. Adamcağızı imamken almışlar Sosyal Hizmetlere müdür vekili yapmışlar. Şimdi de Bayburt’a gönderip asaleten müdür yapacaklar. Ardından da eşi de burada Kur’an Kursu hocası olduğundan asaleten tekrar Samsun’a gelecekmiş. Adamcağız öyle havalara girmiş ki garibim kendisini genel müdür veya müsteşar zannedip toplumdan gizlenmeye çalışacak kadar da ileriye gitmiş. İmamlıktan başka kurumlara geçenlerin yüzde doksanının durumu bu. Bana göre imamlıktan başka kurumlara geçişleri yasaklamak lazım. Eskiden zaten yasaktı da sanırım bu hükûmet yasağı kaldırdı, keşke kaldırmasaydı. İmamlık yapanlar imamlıktan ayrılacaksa benim gibi istifa edip serbest piyasada iş yapmaları lazım, yoksa işlerine devam etsinler. Bırakın da bürokrasiyi işin ehilleri yapsın, bu adamların işi değil bu işler. İmam Hatip nesli çok değerlidir, biz de o neslin mensuplarıyız ama bizim inancımız, imanımız ve kültürümüz bu anlatılanların tamamının aksine olanları emreder. Küçücük bir kurumun başına amir olmakla kendilerini bir şey zannedecek kadar boş insanlar bu kültürün bir parçası olamazlar. Hamdolsun bunca çalışanımız, bunca işimiz gücümüz, ekonomimiz olmasına rağmen bu zavallıların düştüğü duruma hiç düşmedik ama üzüldüm, Âsım’ın nesli bu olamaz. 

Âsımın nesli mütevazı, çalışkan, kabiliyetli, imanlı, haddini bilen, vatanına, milletine, dinine yararlı insanlardır. Kendini bilmez insanlardan olsa olsa dönemin adamı ve koltuk sevdalıları olur. Onlar da değil bu millete, kendilerine dahi yararları olmayan zavallılardır. Bugünlük de bu kadar, kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR