Beynimiz ve Öğrenme; İki Önemli Soruya Cevap

Beyin beş duyu yoluyla çevreden uyarıcılar (mesajlar) alır. Beyin bu uyarıcıları düzenler, ne anlama geldiğini araştırır daha sonrada ne yapılacağına karar verir. Vücudun tüm düzenini sağlayan organ beyindir. Beyini büyük bir otoyoldaki görevli trafik polisine benzetebilirsiniz. Trafik polisi oradaki tüm arabaların, yayaların işleyişinin düzenli olmasını sağlamaktadır.
 
Duyu organları yoluyla gelen uyarıcıların beyine ulaşması ve beyindeki komuta göre vücudun gerekli yerlerine ulaşmasını nöron adı verilen sinir hücreleri ve bunlar arasındaki sonsuz iletişim ağı yoluyla almaktadır. Nöronlar arasındaki mükemmel iletişim sayesinde iletişim kurabilmekteyiz, zevk ve duyumlarımızı bastırabilmekteyiz, konuşmaktayız, gülmekteyiz ve de öğrenmekteyiz.
 
Çok basit bir şekilde beynin işleyişini şöyle anlatabiliriz; öğretmen ders sırasında size adınızı sorduğunda bu sözlü mesaj kulak aracılığıyla nöronlara gelir oradan beyine gider. Beyin mesajı yorumladıktan sonra ağza nöronlar aracılığıyla gerekli komutu verir ve siz ona adınızı söylersiniz.

Nöronların her biri kendi konusunda uzmanlaşmıştır. Örneğin beynin görme kısmıyla sorumlu olan nöronlardan bazıları yeşil, mavi renklerle, bazıları hafif silik renklerle, bazıları ise hareket eden nesnelerin işleyişiyle uğraşır.
 
Beyin ihtiyacı olan bilgileri sonradan kullanabilmek için depolar. 85 yıllık bir insan ömründe beyin 600 birimlik bilgiyi hafızaya kaydetmek, işlemek ve programlamak kapasitesine sahiptir. Bu da dakika 3600, saat de ise 2.160.000 ve yüzde 51.840.000 bitlik (bilgisayar alan birimi olarak 1000 bit= 1mb.) bilgi demektir. Bu kadar büyük bir deponuz var bunu kullanmaktan korkmayın. Öğrendiklerimizle bu depo kolay kolay dolmaz.
 
Beyni Etkili Kullanabilmek İçin Öneriler
 
• Beyni geliştirmek için egzersizler yapın.
• Bol bol kitap okuyup yorumlamaya çalışın. Pasif değil aktif okuyucu olun.
• Beyni en fazla tembelleştiren televizyondan mümkün olduğunca uzak durun.
• Kendinize güvenin.
• Konsantrasyon egzersizlerine önem verin.
• Fazla uyumayın. Uyku beyni tembelleştirir.
• Hafıza tekniklerini öğrenin ve uygulayın.
• Korku, stres, telaş, zaman baskısı, şüpheden uzak durun.
• Beynin yakıtı olan glikoz almaya özen gösterin. Bunu şeker yoluyla değil doğal olan meyvelerde var olan saf glikozu alın. Beyin günde 120 gram glikoz tüketir ve beyin bunu depolayamaz bu nedenle alınmalı.
• Düzenli ve temiz oksijen almalısınız. Bunu sağlık bölümünde genel olarak anlattık.
• Su ihtiyacı giderilmeli. Vücudun %70"i su iken, beynimizin %85"i sudur. Bu nedenle su sık sık tüketilmelidir.
 
Beyin Yorulur Mu?
 
Buna verilecek cevap tek kelimeden oluşmaktadır “hayır”. Yorulabilmek için hareketli bir kasın olması gerekmektedir. Kolumuz yorulur çünkü onda kas vardır. Beyin ise kaslardan meydana gelen bir yapıya sahiptir. Bu nedenle beyin yorulmaz. Beyinde meydana gelen yorgunluk hissi onu yanlış kullanmaktan meydana gelen zorlamanın etkisidir. Bilgisayar kullanırken birkaç program çalıştırırsanız bilgisayarı bilinçsiz olarak kullanırsanız bilgisayar kendini kilitler veya kapatıp açar. Beynimizi de bilinçsiz ve gücünün farkına varmadan kullanırsak yorgunluk zannettiğimiz bir durum meydana gelir. Bu durumda gözlerinizi kapatarak güzel bir yeri hayal etmek beyni rahatlatmaya yetecektir.
 
Yaşlandıkça Beyin Gücü Azalır Mı?
 
Toplumumuzda yaygın olan bir kanı vardır; “insan beyni yaşlandıkça zayıflar” diye. Bu oldukça yanlış bir kanıdır. İnsan beyni aslında yaşlandığı zaman zayıflamaz, uyarılmadığı zaman zayıflar. Tony Buzan aklını en iyi şekilde kullan isimli kitabında beyin yaşlandıkça zayıflar görüşünün yanlışlığını şöyle anlatmıştır: “tüm bu yanlış inanışlar şimdi rahatlıkla bir kenara bırakılabilir. Profesör Rosenzweig göstermiştir ki eğer beyin uyarılırsa, hangi yaşta olursa olsun, her bir beyin hücresinin kollarında daha çok çıkıntı fiziksel olarak oluşacaktır ve bu çıkıntılar insan beynindeki bağlantıların toplam sayısını artıracaktır.”
 
Tarihe ismini ve eserlerini yazdırmış olan kişiler de bu yanlış inanışı çürütürcesine bakıp bu inanışa sahip olanlara gülüyorlar.
 
 * Goethe en büyük eseri olan Faust"u 83 yaşındanken yazmıştı,
 * Mimar Sinan en büyük şaheserlerinden biri olan Süleymaniye camiini 70yaşında bitirmişti,
 * Opera bestecisi Verdi Ava Maria adlı eserini Falstaff (85) ile beraber bestelemişti,
 * Albert Schweitzer 88 yaşındayken ameliyatlarına devam ediyordu.
 
Yaş ilerledikçe beyin gücünü yitirmez ancak unutma konusunda eskiye oranla daha hassa olmayabilmektedir. Bu durum beynin yaşlandığı, gücünü kaybetmeye başladığı anlamına gelmez. Düşünmek, öğrenmek, unutmak isimli kitabında Frederic Vester bu durumu şöyle anlatıyor; “algıların uzun süreli hafızaya geçiş ve orada kendilerine bir yer buluş süresi, protein sentezine bağlıdır. Yaşlılarda bu sentez işlemi yavaşlamış olduğundan, yeni izlenimler ve hatıralara eskiden daha çabuk unutulmaktadır.” Hafıza tekniklerini bilen ve kullanan bir kişinin bu olumsuz durumu aşabileceği de bir gerçektir.
 
Son olarak şunu söylemekte fayda olduğunu düşünüyorum.”biz beynimizin ne kadarını kullanabiliyoruz ki yaşlanmasından korkuyoruz? Biz beynimizi kullanmadan, güçlendirmeden onun gerçek potansiyelini yakalamadan zaten yaşlandırıyoruz.”
 
BU KİTABI OKUYORUZ:
Sevgiye İhtiyacım Var / Mahmut Açıl / TİMAŞ YAYINLARI 

Mutlu bir evlilik için, eşlerin birbirlerini tanımaları çok önemlidir. Mutlu evlilik sevgi, saygı ve güven temeli üzerine oturmalıdır. Mutluluk, mutlu etmeyi, öğrenmeyi gerektirir. Mutlu etmenin yapı taşı ise sevgidir. 
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Yıldız Arşivi
SON YAZILAR