BAYRAM CANDAN'LA SOHBET

BAYRAM CANDAN'LA SOHBET
Bu pazar günü Büyük Birlik Partisi Atakum İlçe Başkanı ve Basın Sözcüsü Bayram Candan'la hasbihal ettik

BBP ATAKUM İLÇE BAŞKANI BAYRAM CANDAN'LA HASBİHAL
Bu pazar günü Büyük Birlik Partisi Atakum İlçe Başkanı ve Basın Sözcüsü Bayram Candan'la hasbihal ettik

Ahmet Ufuk ERKAN: Son günlerde epeyce gündemi meşgul eden başkanlık meselesi hakkında düşünceleriniz nedir? 

Bayram CANDAN: Başkanlık, Türk Milliyetçiliği'ne çok da aykırı değil. Burada aslolan, nasıl bir başkanlık? Eğer ABD gibi olursa, orada bildiğimiz kadarıyla başkan, senotaya bile atama yapamıyor; yani tek adam gibi görünmesine rağmen çok da sınırsız yetkileri yok. Acaba bizde de böyle mi olacak? Hiç sanmam, çünkü Sayın Cumhurbaşkanı'nın mizacına uygun değil. 
Ve bu konuda bilgi sahibi olması gereken, en başka ana muhalefet partisi, onların da başkanlığın niçini, nasılı hakkında bir bilgileri yok. Yani şu an, milletçe de partiler bazında da kapalı bir kutu bu başkanlık meselesi. Yanu şu an görüşmelerin sürdüğü Milliyetçi Hareket Partisi'nin de önüne konulmuş bir, işte budur, denilecek bir başkanlık tanımı, bir başkanlık paketi yok. Fakat Sayın Bahçeli, ortamı germemek ya da zaten ismi konulmamış, fiili bir başkanlık gibi yürüyen sistemin, bir adının olması için yardım eder vaziyette görünüyor.Elbet benim kanaatimce...

A.U.E.: Yani bu konuda neredeyse hiç açıklama yapılmadı, yeterli bilgilendirme yapılmadı diyorsunuz...
B.C.: Evet, yapılmadı. Sadece ben böyle düşünüyor değilim, kamuoyu da sadece bir başkanlık kelimesi duyup duruyor; şimdilik hepsi bu... Bu sarahate varmadan, yani kelimenin içi doldurulmadan, havanda su dövmüş oluyoruz; bilsek, desteklediğimizi veya katılmadığımızı söyleriz. Beğenmediğimiz yerleri işaret ederiz, şu an böyle bir şansımız yok.
A.U.E. : Yani ne olduğu anlaşılsa, yok şunu yaptırmam, bunu ettirmem demeye gerek kalmayacak belki de diyorsunuz. Akla yatkın bir tanımlamadan sonra bir kör inadı olmamalı görüşündesiniz.

B.C.: Dediğim gibi özellikle Cumhurbaşkanı halk tarafından seçildikten sonra adı konulmasa da bir başkanlık fiilen yürürlükte gibi. 

A.U.E.: Acaba başkanlık vurgusu 15 Temmuz'un da etkisiyle daha mı gündeme ağırlığını koydu? Ne dersiniz?
B.C.: Şimdi, o meselenin de elbet etkisi olmuştur. Fakat zaten OHAL'deyiz. Sayın Cumhurbaşkanı da tam yetkili mercii gibi tüm kurumlara egemen. Tabirimi mazur görürseniz, Sayın Başbakan da bir genel müdür vaziyetinde adeta. Kınadığım için demiyorum, şu an yaşananları tarif için bu sözleri serdediyorum.

A.U.E.: 15 Temmuz sizi şaşırttı mı? Bunca azgınca bir eylemi hiç umar mıydınız?
B.C.: Allah biliyor, ne ben, ne de kimse ummazdı. Gerçi bizler, bu olaylardan önce bakışımız belli onlara da... Yani içlerinde olmadık, aleyhlerinde de olmadır. Tabi bir vatandaş olarak bizim yanılmış olmamızla, hükümet bazında devletin yanılmış, yanıltılmış olması çok vahimdir. Ve elbette, bir vatandaş, sade bir kul olarak benim tövbe etmemle, kurulu sisteme hükmedenlerin tövbe etmesi farklı. Yani demem o ki, onların yanılmış olması çok kötü oldu.

A.U.E: Sizce o darbe teşebbüsü gecesi, halka yapılanları gören Cemaat mensupları, büyük bir pişmanlık duymuş mudur?
B.C.: Eğer biraz vicdanları, vatan sevgileri varsa, eminim o iç yangınını duymuşlardır. Fakat daha okul öncesinden diyebileceğimiz bir eğitme sistemi uyguladıklarından, kemikleşmiş halde olanlar da çoğunlukta.Artık bu ülkede iflah olamazlar.

A.U.E.: Devletin, sistemin içine tam çöreklenmişler değil mi?
B.C.: Elbette durum onu gösteriyor. Yani 160 Yargıtay Üyesi'nin 140'ı onlardan gibi rivayetler dolaşıyor ki bu çok korkunç. Tabiri caizse, Bank Asya'nın kamerasına takılmış her devlet memuru bir şekilde incelemeye alınıyor. Yani devletten temizlenir diye düşünüyorum, ki zaten vatandaş nezdinde itibarları asla kalmadı. Yine altını çizerek söyleyeyim, bizde bittiler. Fakat sadece Türkiye'de değiller ki... Dünyanın dört bir yanında okulları var, faaliyetleri var. Bildiğim kadarıyla, Azerbaycan ve Pakistan şimdilik önleme başvurdu.

A.U.E.: Belki Cemaat'e sıcak bakmayanlar bile, demin dediğiniz gibi aleyhlerinde konuşmaya utandı, neticede musalli, orucunda, abdestinde diye düşünüldü. 
B.C.: Bu doğru; karşı olan bile ispatlı bir şey diyemedi ki... Fakat şimdi, her şey ortada. Demek ki, o cemaat, bu cemaat falan demeyip, liyakata bakılmalı. Örnek olsun diye söylüyorum, makama aynı futbol takımından kişileri koyun, orada bile zulüm başlar, adam ezme, adam kayırma başlar. 

Sohbetimiz uzadı elbet. Sözü söze ekledik, Bayram Candan'ı da işinden gücünden çok ayırmadan gitsek iyiydi fakat zaman nasıl geçti anlamadık. Kendisine bu hasbihal ve ısmarladığı çaylar için ve elbet hasbi bir dost olduğu için kalbi teşekkürlerimizi sunarak yanından ayrıldık. Tarihin sayfasına, böyle bir sohbet kaldı... 

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.