Seçimlerin üzerinden bir hafta geçti.
Ama hiç önemi yok!
Çünkü konuşmanın içeriği önemli!
Aylarca üzerinde konuşulması gerekli!
Zaten bir haftadır;
Televizyon kanalarında günlerdir;
herkes Balkon'u konuşuyor:
Interpress, seçim programlarını mercek altına aldı:
Seçim gecesi bir ilk gerçekleşti!
"Balkon Konuşması" yaklaşık kırk dakika süren
Konuşma geceye damgasını vurduğu ortaya çıktı.
Ülke genelinde aynı anda tam 28 kanal canlı yayınladı.
25 Tv kanalı "Seçim Özel" programlarına;
gazeteci ve araştırma şirketi temsilcilerinin katılımı;
toplam 181 saati aştı.
Kanallar içinde en uzun yayını 12 saat süreyle
Kanal 24 birinci sırayı aldı.
ikinci kanal STV 11 saat yayın yaptı.
9 saat yayın yapan NTV, SKY Türk ve Ülke TV oldu.
En az seçim yayını 4 saat ile Kanal B yapmış oldu.
Konuşma neden önemli?
Hepinizi muhabbetle selamlıyorum!
81 vilayetimizi…
781.000 kilometrekarenin her bir adımını…
74 milyon TC vatandaşının tamamını…
sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Tokyo'dan Viyana'ya…
Paris'ten Toronto'ya kadar…
5 kıtadaki tüm Türkiye cumhuriyeti vatandaşlarını…
tüm soydaşlarımızı selamlıyorum.
Gözlerini Türkiye'ye çevirmiş,
Haberleri büyük bir heyecanla takip eden
Bağdat… Şam… Beyrut…
Kahire… Saray Bosna… Bakü…
Lefkoşa… vd ülkeleri
buradan muhabbetle selamlıyorum.
Bir kez daha Türkiye'deki her iki seçmenden birinin
oyunu almış olmanın heyecanın yaşıyoruz.
Kardeşler,
demokrasi tarihimizde bir ilk!
çok partili dönemde… az rastlanan biçimde
3. dönem milletimizden yetki almanın heyecanını yaşıyoruz.
2007'de 16 milyon kişi;
2001'de 21 milyon seçmenin oyunu
almış olmanın bahtiyarlığı içindeyiz.
Bugün benim Türk kardeşim… Kürt kardeşim…
Zaza… Arap…  Roman… Gürcü!
Bugün işçiler… memurlar kazanmıştır…
emekliler kazanmıştır… çiftçim… köylüm kazanmıştır.
Engelliler… tüm genç kardeşlerim… tüm canlılar kazanmıştır.
Yoksul kardeşim, kimsesiz kardeşim kazanmıştır.
Diyarbakır kadar Batı-Şeria, Kudüs, Gazze kazanmıştır.
Bugün Ortadoğu, Kafkasya, Balkanlar Avrupa kazanmıştır..
Allah onlardan razı olsun. Mekanları cennet olsun.
Adnan Menderes'in…
Fatih Rüştü Zorlu'nun… Hasan Polatkan'ın…
canlarını feda ettikleri demokrasi!
 Merhum Turgut Özal'ın hayalleri özlemleri artık yerini bulmuştur.
Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Türkiye Cumhuriyeti…
muasır medeniyetler seviyesine ulaşmıştır.
Çetelerin Türkiye'si Allah'ın izniyle…
milletin takdiriyle geride kalmıştır.
Milli iradenin üzerindeki vesayet…
hukuk dışılık… üstünlerin sultası kaybetmiştir.
Neden?
Çünkü biz kimseyi dışlamadık…
kimseyi ayırmadık…
herkesi kucakladık.
Yaradılanı Yaradan'dan ötürü sevdik” dedi.
İşte Sevgili Dostlar!
Bir konuşmanın ana başlıkları bile bizim süremizi aştı!
Ama buradan ötesine başka gözle bakmamız gerek!
Hatta parlamento dışındaki partilerle…
STKlarıyla… medyayla…
tüm akademisyenlerle en geniş anlamda;
istişare ve uzlaşma arayışı içinde olacağız
Sivil… katılımcı… özgürlükçü bir anayasayı
hep birlikte yapacağız.
Her kimlik… her değer…
herkesin özgürlük… demokrasi…
barış ve adalet talebine bu anayasa karşılık verecek!” dedi.
İşte burada yanılgı var!
Neden diyeceksiniz?
İnsan cennetten enden kovuldu?
Gerçek adalet…
Gerçek barış Y u r d u tektir ve C e n n e t 'tir.
Onun dışında Halife insan var.
Halife kimdir?
Kan akıtan… bozgunculuk çıkaran karakterdir.
Büyük ecdat… Uyduruk Halife…
Yavuz Selim!
Barışı nasıl sağladı?
Kanla! Kanla!! Kanla!!!
Bugün Birinci AKP'nin ikincisi kim?
BDP!  Yani Kürtlerin Partisi!
Neden?
Çünkü Uyduruk Halife Yavuz'un;
Kan akıtarak barışı sağladığı Kürtlerin yurdunda;
Barış, kan ile sağlanır.
Onlar başkasından anlamazlar.
Orası ezelden beri aşiretlerin yurdu!
Nasıl aşiretler?
İşte Batılı bir araştırmacı Mark SYRES;
“19. yy Osmanlı İmparatorluğu'ndaki aşiretler;
Kuzey Irak'ta Şeyhbızıni aşireti için:
4.000 aileden oluşan şamatacı…
Azgın… savaşkan…
soygunculuğuyla tanınan büyük bir aşiret!
İyi at binicisi ve çok zekidirler” demiş.
Diğerleriyçin de aynı sözler söylenmiş!
Şimdi Başbakanımızın:
katılımcı… Özgürlükçü anayasası!
Diyarbakır Başkentinin ezeli karakteriyle
Kanlı bitmek zorunda!