BÖYLELERİNİ GÖRDÜNÜZ MÜ?

                                BÖYLELERİNİ GÖRDÜNÜZ MÜ?

Bizim Temel yaz sıcağında bunalınca soluğu markette alır ve büfeciye “kardaşum bana bir Coca Cola versene” deyince büfeci Temel'e “Kardeşim onun adı Coca Cola değil, koka koladır” deyince Temel “Kardaşum oreya oyle yazayi daa” der, bunun üzerine büfeci “İngilizcede c harfi k olarak okunur” deyince Temel  “Desana kardaşum o zaman pizum mahalledeki cevatun da adı Kavattur” der.

Bu fıkrayı anlatma nedenim insanlar her şeyi canları istediği gibi okurlar, siz ne yazarsanız yazın, ne çizerseniz çizin muhatabınız art niyetli ise o sizin yazdığınızı istediği gibi okumakta güçlük çekmiyor. Toplum olarak öyle bir hale gelmişiz ki menfaatimiz olmadığı yere bırakın selam vermeyi kıyısından köşesinden geçmemek için elimizden gelen özeni gösteriyoruz, beşeri münasebetmiş, dostlukmuş, arkadaşlıkmış bunlar artık çok gerilerde kaldı.

İnsanlara gidip sefa hoşbeş yapmak istediğiniz zaman dahi birilerine telefon açıp sizinle ilgili bilgi aldıktan sonra onların vereceği rapor doğrultusunda sizlerin selamını alacak kadar alçaklaşmış bir toplumda yaşıyoruz.

 Alçaklığın ve Şerefsizliğin tarifi yoktur, insan yaşadıkça farklı alçaklıklarla karşılaştığından bu tür alçaklıklara alışmakta güçlük çekiyoruz, zira biz kendi şahsiyetimizin gereği neyse onu yapmaya çalıştığımızdan bu tür davranışlar bize garip geliyor.

Sizlere bazı yeni alçaklık ve şerefsizlik tarifleri yapmak istiyorum, örneğin bir özel sektörde başkalarının emrinde çalışan bazı uşak zihniyetli insanları ziyaret etmek isterseniz onlar da akıllarını kiraya vermeye alışık olduklarından yaşadıkları bölgede adam zannettikleri bazı insanlardan akıl alarak sizlerle görüşmek istemediklerini söylediklerinde şaşırıp kalırsınız.

Neden şaşırıp kalıyorsunuz? Derseniz, ziyaret edeceğiniz insanlar sizin gibi işlerinin patronları değil başkalarının yanında uşaklık yapan insanlar oldukları halde sizin mütevazilik yapıp onları ziyaret etmek istemenize nezaketsizce cevap vermeleri, onların kişiliklerinin dışa yansıması olsa da siz bu tür alçaklıklara alışık olmadığınızdan canınız sıkılabiliyor.

İşin daha da garibi nedir bilir misiniz? bu tür aşağılık adamlar sizin personelinizin veya birlikte çalıştığınız arkadaşlarınızın bu aşağılık insanların uzaktan yakından akrabası, yakını veya kendileri ile  en ufak bir ilgisi olmayan insanlarla ilgili, yapılan haberler için hesap sormaya kalkmaları yok mu işte buna alçaklık ve şerefsizlik denmez de ne denir  bilemiyorum.

Bu tür insanlar aşağılık kompleksi olan, kendine özgüveni olmayan, başkalarına akıllarını kiraya veren, onun bunun çocukları değil de nedirler siz takdir edin. Bir insan durduğu yeri, muhatabını, kendi özgül ağırlığını çok iyi bilmez ise alçaldıkça alçalır, merhum Üstad Necip Fazıl'ın deyimiyle “onlara alçak da denmez zira alçaklığın da bir seviyesi vardır, dense dense çukur denir”.

Bu tür alçaklara derslerini vermez iseniz kendilerini fasulyeden hesap edip etraflarında bulunanlara zulüm ederler, hatta onların çalıştığı kurumla iş ilişkisi olanların rızkını Allah'ın değil kendilerinin verdiğini düşünecek kadar da cahil insanlardır bu tür insanlar.

Allah'a ve Ahret gününe iman eden ve gereklerini de yerine getiren her Müslüman insan Rızkı Allah'ın verdiğine, O'ndan başka hiç ama hiç kimsenin rızık veremeyeceğine, insanların sadece aracı olduklarına inanır. Başkalarının yanında uşaklık yaparak hayatlarını idame ettiren ve kendi altlarındaki insanları ezmeye çalışan ve kendilerini bulunmaz Hint kumaşı zanneden zavallılar unutmasınlar ki, onların hayatları boyunca elde edemedikleri imkanları elde eden bir çok insan onlara acımaktadırlar. Ayrıca, Allah Resulü'nün buyurduğu gibi, zenginlik malda mülkte değil gönüldedir, gönlü boş olup cebi dolu olanlara yazıklar olsun.

Sözlerimi bir fıkrayla bağlamak istiyorum, bayanın biri evine bir süs köpeği alır ve adını Böylesi verir, günlerden bir gün kendisi Banyo yaparken Böylesini de Banyo yaptırmak ister. Banyoda Böylesini yıkarken kapı açık kalınca Böylesi soluğu sokakta alır.

Bayan o telaşla üzerine bir şey almadan banyoda bulunan bir çerçeveyi avret mahalline koyup yola koyulur, ancak yolda koşarken çerçevenin camı kırılır. Hanımefendi o telaşla hayvanı bulmak için camın kırılmasına aldırış etmeksizin yoluna devam eder ve yolda kimi görürse Böylesini gördünüz mü diye sorar.

Cevap verenlerden birçoğu hayır görmedik derken adamın birisi çok enteresan bir cevap veriyor ve diyor ki “Hanımefendi böylesini gördük mü diyorsunuz, ben öylesini çok gördüm amma ve lakin Çerçevelisini hiç görmedim” Kalın sağlıcakla.

                                                             

 

 

                 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR