NESEBİ GAYRİ SAHİH NASIL OLUNUR

                              NESEBİ GAYRİ SAHİH NASIL OLUNUR

Konumuza girmeden önce bir hususu arz etmek istiyorum, Üniversite ile ilgili yazmış olduğum köşe yazısına gelen yorumların hakaret içerenlerini veya yasal sorun taşıyanlarını ayıkladıktan sonra kalan yorumların noktasına virgülüne dokunmaksızın siz değerli okurlarımızın takdirine sunduk.

Bunu yapma nedenimiz kamuoyunun yapılan bu yorumlardan haberdar olmasını sağlamaktı, yoksa bizim hiç kimsenin şahsıyla özel bir husumetimiz olamaz, zira Üniversite yönetiminin büyük bir bölümü çok eski tanıdığım arkadaşlarım olduğunu da burada bir kez daha hatırlatmak isterim.

Ayrıca yazdığımız yazılar ve gelen yorumlarla ilgili bizleri arayıp durum değerlendirmesi yapanların görüşlerini ve yazdıkları mektupları da bu köşeden aynen sizlerle paylaştığımızı ve paylaşmaya da devam edeceğimizi bilmenizi isterim.

Örneğin, Rektör Yardımcısı Mahmut Aydın Bey ile ilgili görüşlerimizi beyan ettikten sonra bizleri aradı ve cevap vermek istediğini söyledi. Biz de medeni insana yakışır bir biçimde Mahmut Hocanın gönderdiği yazıyı aynen sizlerle paylaştık.

Mahmut Hocayla ilgili bizim yazdığımız yazıda sadece yazdığı makaleyi biz Doktora tezi olarak söylememizin dışında en ufak bir ihtilafımız yok. Kendisi de medeni insana yakışır bir biçimde cevabını verdi sizlerde okudunuz.

Mahmut Hocanın yaklaşık elli sahifelik makalesinde şahsen tasvip etmediğim birçok yeri bende çizili duruyor onları sizlerle paylaşma gereği duymuyorum, zira onları paylaşmam halinde Mahmut Hocamıza çok daha fazla eleştiriler geleceğini bildiğimden onları bir ilim adamının görüşleri olarak kabul ederek bu konuyu geçiyorum. 

Bir önceki yazımıza gelen yorumlarda adı geçenlerin tamamının cevap verme hakkına sahip olduklarını da buradan beyan ediyorum, zira her insanın savunma hakkı vardır, bunu engellemek ne insanidir ne de İslami'dir.

İnsanlar birçok konuda yorum yazmışlar. Rektör Başdanışmanlığına atanan(Daha önceki yazımda atanacağını belirtmiştim) Selahattin Özyurt Beyle ilgili iki konuya izahat vermek istiyorum, çünkü sağ olsun yorumların ardından arayıp bilgi verdi.

Birinci konu işçi konusu, Selahattin Bey bu konuda açık ve net bir biçimde kesinlikle iddia edildiği gibi Üniversiteye hemşerisi işçi alımı yapmadığını, görevi esnasında bir veya iki kişiden fazla insanı işe almadığını söyledi ben de inancım gereği buna inandım.

İkinci konu ise Hocanın akademik kariyeri ile ilgili yazılan yorumla ilgili, bu konuda da Hoca 28 Şubat mağduru olduğunu bu nedenle akademik kariyerini devam ettirmediğini ifade etti bu da bence doğru. Bunu dışındaki konularla ilgili de arayanlar oldu ancak onlara henüz dönemedim dönüp konuşunca onu da sizlerle paylaşacağım, sizin anlayacağınız bu köşe serbest kürsü gibi herkese açık bir köşe amacımız birilerini bitirmek değil, hakikatleri ortaya çıkarmaktır, dileyen deneyebilir.

Gelelim yazı başlığındaki konuya, konu başlığı Arapça olup Türkçesi gayri meşru neseb nasıl olur? Bu konuda Allah Resulü'nün bir hatırasını anlatarak açıklama yapmak istiyorum; Efendimizin bulunduğu bir mecliste bir çocuk elindeki oyuncağı veya topu birisinin üzerine doğru bilerek atınca Yüce Efendimiz bu çocuk nesebi gayri sahih der, bunun üzerine orada oturanlar “Ya Resulellah o falancanın çocuğudur, o adam iyi bir adam eşi de iffetli bir kadındır” deyince Efendimiz “Çocuğun annesine sorun hamile iken haram lokma yedi mi?” der.

Bunun üzerine çocuğun annesini bulup sorarlar kadıncağız çocuğa hamile iken komşunun bahçesinden izinsiz meyve yediğini söyler. Demek ki nesebi gayri sahih olmak için sadece annenin zina yapması gerekmiyor, haram lokma ile büyüyen çocuğun ahlakı da veledi zina gibi bir ahlaktır.

Bunun örneklerine günümüzde de rastlamak mümkündür. Örneğin, adam ömrü hayatında bir baltaya sap olamamış ama gidip bir yerde eli kalem tutar olunca zihniyetini anında ortaya koyup, ömrü hayatında ulaşamayacağı insanlarla ilgili olur olmaz işler yapmaya kalkarsa buna nesebi gayri sahih denmez de ne denir? 

Kendisinin yemeye ekmeği olmadığı halde kendisine ekmek verenleri zor durumda bırakacak işler yapanlara Veledi Zina denmez de ne denir? Oturmaya gittiği mecliste bacaklarını açıp sandalyenin dibine doğru kayarak alet edevatını kendisine çay getirenlere gösterme nezaketsizliğini gösterenlere Veledi zina denmez de ne denir?

İnsanların boşluğa düştükleri anlarını resmedip sürekli topluma deşifre edenlere ne denir?  Ömrü hayatında başkalarının yanlarında uşaklık yapmaya alışıp patronlarına kafa tutanlara ne denir? Diyeceksiniz ki bu tür insanları muhatap almaya değer mi? elbette değer.

 Bunları bu toplum bilecek ona göre karar verecek, aksi halde yaptıkları yanlarında kar kalır. Bunlar bizim merhum Ahmet abimizin dediği gibi düzüldüklerinde içlerinde kalan meniyi kar sayacak kadar aşağılık insanlardır, bunlarla her zaman mücadele etmek boynumuzun borcudur, uyuyan yılandır bunlar, bunları uyutmamak lazım, ortadan kaldırıp topluma verecekleri zararı yok etmek lazım. Sözlerime son verirken nesebi gayri sahihlerden uzak kalmanızı temenni ediyorum. Kalın sağlıcakla

 

                 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR