GAZETECİLİK BU OLMAMALI

      GAZETECİLİK  BU OLMAMALI
 Gazetecilik mesleğine başlamamın en önemli nedeninin ne olduğunu defalarca yazdım ancak bazı haberleri görünce iyi ki bu mesleğe girmişim demekten kendimi alamıyorum, mesleğin  köhneleşmiş eskilerinden kurtulup yeni  jenerasyon daha düzgün olacak beklentisi içerisine girmiş olmamıza rağmen bazı yeni yetmelerin de diğer yalamalardan farklarının olmadığını görmek meslek adına üzücü bir durum. Dünkü gazeteleri  okurken bir haber dikkatimi çekti, haber aynen şu;  Bakan Kılıç Arınç'ı bir omuzla arka safa itti, bu haberi okuyunca inanın tiskindim bir gazeteci böyle bir haberi nasıl kaleme alır anlamış değilim. Beni tanıyan herkes çok iyi bilir ki Bakan Kılıç'la ilgili bizim gazetede şu ana kadar olumsuz birçok haber yapıldı, yapılan haberlerin tamamında da belge ve şahitler mevcut olduğundan biz o haberleri yaptık. Ancak Bakan Kılıç insan olarak Bülent Arınç'a omuz atıp onu arka safa atacak kadar saygısız, Devlet geleneğinden mahrum birisi asla olamaz ve de değil. Bakan Kılıç'ın aldığı aile terbiyesi buna asla müsaade etmez çok yakından tanımasam da ailesi düzgün bir aile olduğunu Devlet geleneklerini çok iyi bildiklerini beşeri münasebetlerde çok hassas davranan insanlar olduklarını az, çok biliyorum. Kaldı ki Çağatay Kılıç yapı itibarı ile beyefendi, adab, erkan ve usul bilen büyük ile küçük arasındaki saygı, sevgi ölçüsüne azami düzeyde riayet eden bir insan olmasına rağmen Bülent Arınç'a omuz vurarak onu ön saftan  arka safa atacak kadar kaba saba bir insan olduğuna asla ve kata inanamam.Sadece ben değil Çağatay Kılıç'ı tanıyan herkes onun böyle bir kabalık yapacağına ihtimal vermez.
 Peki bu haberi yapanlar neden yaptılar derseniz sırf Çağatay Kılıç'a yaranmak, ona hoş görünmek, ondan yararlanmak için yaptıklarından en ufak bir şüphem yok ama aslında bu haberi yapmakla Çağatay Kılıç'a iyilik değil kötülük yaptıklarının farkında değiller. Zira Bülent Arınç Çağatay Kılıç'ın Babası yaşında bir adam siyasette de Çağatay Kılıç'dan çok eski, Devlet tecrübesinde de Çağatay Kılıç'tan çok daha tecrübeli bir siyasetçi. Ayrıca  Bülent Arınç beyefendi kişiliği  ile tanınan çok nazik, kibar, konuşurken kimseyi kırmadan konuşan sevecen bir siyasetçi olduğu aşikar olmasına rağmen evladı yaşındaki bir siyasetçi tarafından omuzla geriye atılacak bir hakareti hak etmemiş bir insan. Kaldı ki Devlet Protokolünde de Çağatay Kılıç'dan çok daha önde olan Başbakan Yardımcılığı koltuğunda oturan  bir siyasetçi olduğu açıkça ortada olmasına rağmen bu haberi yapan insanların neden yaptıklarını bir türlü anlamış değilim. Yağcılık yapmanın da bir adabı bir usulü olmalı, hani derler ya merdi kipti şecaat arz eylerken sirkatini fahşeylermiş, yani çingenenin hırsızı şecaat arz ederken yaptığı hırsızlıkları anlatırmış, bu haberi yapanlar da habercilik yapacağız derken içerisine düştükleri  acziyeti  arz etmişler.
 Gazeteclik mesleği  çok hassas bir meslektir öyle her önüne gelen, eli kalem tutanın  eline kalemi alıp haber yazabileceği veya köşe yazısı yazabileceği bir meslek değildir, adam ömrünü bu mesleğe feda etmiştir ama yine de gazeteci olamamıştır, konuşurken ben otuz, kırk yıllık gazeteciyim der ama köşe yazısı yazmaya gazete bulamaz bu işler öyle sanıldığı gibi kolay değil. Bazıları da kendilerinin sivrisinek kadar hükmü olmamasına rağmen kalkarlar Aslanlarla boy ölçüşürler ama durumlarının  çakalın yürüyüşüne döndüğü gün farkına bile varacak kapasiteleri olmadığını bilmezler. Çakalın yürüyüşü nedir derseniz izin verin anlatayım  Ormanların Kralı Aslan bir gün yakaladığı avı bir kenara bırakıp dinlenmeye çekilince  Çakal gelip avını yer ve kaçar Aslan uyanınca da avının yendiğini görünce çılgına döner bunun üzerine avını kimin yediğini araştırmaya başlar ama korkudan kimsecikler bir şey söylemeyince tüm hayvanlar alemini toplayıp onlara der ki bakın arkadaşlar ben ki ormanların Kralı olmama rağmen benim avımı içinizden birisi yemeyi başardı ben onu Ormanların Genel Müdürü yapacağım, söyleyin bakalım kim bu Genel Müdür adayı. Bu güzel makamı duyan Çakal anında ortaya çıkıp ben yedim deyince  Aslan onu tüm hayvanlar aleminin gözü önünde düzer, düzmesine düzer ama o saatten sonra Çakal yürürken kıçı başı oynayarak inleye, inleye yürür. Çakalı bu halde gören  diğer hayvanlar Çakal'a “Çakal Kardeş Genel Müdür olalı Yürüyüşün değişti hayırdır” diye takılırlar. İşte bizim bazı meslektaşlarımızın da durumu buna benziyor, hayatlarında sıkıntı nedir, çile nedir, Dava nedir, dik duruş nedir bilmedikleri için kimse onları ciddiye alıp muhatap kabul etmediği için kendilerini fasulye nimetinden saymaya kalkmaları da onların gerçek kimliğinin dışa yansımasıdır. Hamdolsun bu mesleğe girdiğimiz gün ne demiş isek bugün de aynı şeyleri söylemenin onuru ve gururu ile yaşıyoruz, bu işi yapamaz diyenlerin tamamına yakını işini kaybetti başkalarının yanında çalışmaya devam ediyorlar, başkalarının yanında çalışmak da onurdur ancak insanları eleştirip gazetecilik zordur ayakta kalamaz diyenlerin sahip oldukları gazeteleri batırıp başkalarının yanlarında çalışmaya başlamaları manidardır. Hayatımın hiç bir döneminde kimsenin kaybetmesinden mutlu olmadım ancak herkes konuşurken haddini bilmeli, ne konuştuğunu çok iyi hesap etmeli aksi halde konuştuklarınız karşınıza çıktığında mahcup olursunuz. Bu günlük de bu kadar kalın sağlıcakla.               

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR