NASIL BİR ŞEHİRDE YAŞIYORUZ ANLAMIŞ DEĞİLİM

             NASIL BİR ŞEHİRDE YAŞIYORUZ ANLAMIŞ DEĞİLİM

 

            Gazetecilik mesleğine başlama nedenim de şehirde yanlış giden bir takım şeyleri dile getirip düzelmelerine yardımcı olmaktı, hamdolsun kimsenin gündeme getiremediği veya getirmeye cesaret edemediği birçok konuyu gündeme getirdik ve toplum doğru ile eğriyi görme imkânı buldu.

 

Keşke bu yanlışlar olmasaydı da bizim gazete kurmamıza gerek kalmasaydı, zira bizde bir hayli sıkıntı çektik ama bize deseler ki “gazeteyi kurduğunuz güne dönüp bakın, acaba yanlış bir şey yaptınız mı veya yaptıklarınızdan pişmanlık duyacağınız bir şey var mı” asla ve kata en ufak bir pişmanlık duymadığımız gibi tam aksine yine aynı şeyleri yapacağımdan kimsenin en ufak bir şüphesi olmasın. Bu şehir o kadar enteresan bir şehir ki anlatamam, azıcık gücü olan zayıf olanı ezmek için elinden gelen her şeyi yapmakla kalmıyor elinden gelse ortadan kaldırmaya çalışıyor.

 

Bu şehrin belli başlı kamburları var. Bu kamburlardan birisi de Samsunspor'un yüklü borç kamburudur, peki bu borç nereden geliyor derseniz biz bunu defalarca yayınladık ve yayınladığımız için muhataplarımız tarafından mahkemelere verildik, bazı mahkemeler bizi haklı bulsa da bazıları bizi haksız bulup cezalandırma cihetine gittiler ama hamdolsun Yüksek mahkemeler yerelde yapılan yanlışları düzeltti.

 

Samsunspor kulübü 2000'li yılların başından itibaren yaklaşık kırk milyon dolar civarında bir borç batağının içerisindedir. Bununla ilgili İçişleri Bakanlığı Dernek Denetçilerinin verdikleri resmi rapor ortada

.

Paranın nerede olduğu açıkça orada yazılı olmasına rağmen bir Allah'ın kulu çıkıp arkadaş işte bu paranın yeri belli verin şu paraları diyemediği gibi kimseden ses soluk çıkmıyor. Biz bu belgeleri detaylı bir biçimde yayınlayınca muhatapları soluğu mahkemelerde aldılar ancak şunu açık ve net söyleyeyim ki kimsenin ahı kimsenin yanında kalmıyor, o paraları iç edenlerin büyük bir kısmı şimdi perişan halde sürünüyorlar.

 

Peki bu durumu kimse bilmiyor mu? derseniz bu işle uzaktan yakından ilgisi olan herkes konuyu çok iyi bilmesine rağmen sessiz kalmayı tercih ediyor. Bu şehir o kadar enteresan bir şehir ki biri birlerinin arkasından demediklerini bırakmayan insanlar dahi karşılaştıklarında öyle sarmaş dolaş oluyorlar ki şaşırıp kalmamak için küçük dilinizi yutmamaya çalışıyorsunuz.

 

İnsanlar bu kadar riyakar, bu kadar iki yüzlü, bu kadar yalancı nasıl oluyorlar bir türlü anlamış değilim. Son günlerde Emin Kar'a yapılan haksız yüklenmeyi görünce canım sıkıldı, adamcağız sırf kulübe olan sevdasından ötürü canla başla uğraşıp duruyor.

 

Taraftarı memnun etmenin zorluğunu hepimiz biliyoruz ancak bırakın taraftarı, şehrin şişmanları o kadar enteresan bir pozisyona girmişler ki sanki kulübün çok büyük parası varmış da Emin Kar transfer yapmamış, hoca tutmamış veya gerekli harcamaları yapmamış gibi bir görüntü vermeye çalışıyorlar.

 

Adamcağız bağıra, bağıra diyor ki kardeşim ben geldiğimde kulübün borcu 45 milyon idi şimdi bu borç 37 milyona düştü yani kendi döneminde sekiz milyon lira borç ödemiş. Sorarım size süper ligden düştükten sonra bu kulübün borcunu düşüren başka kim var Allah aşkına çıkın söyleyin. Ben kimseyi savunmak için bunları söylemiyorum ancak gerçekler ortada.

Yine söylüyorum bu şehirde yaşayıp birazcık öne çıkan veya güçlenen insanlar kendilerinin geldikleri yeri anında unutup kendilerinden aşağıda olanları ezmeye çalışıyorlar. Bu durum ne insanlık namına ne de inancımız gereği kabul edilecek bir durumdur, insan biraz vicdan sahibi olur, biraz adaletli olur, biraz da karşısındakini düşünür.

 

Bu yanlışları gördüğüm için bu gazeteyi kurdum, hamdolsun bu konuda yapmam gerekenlerin büyük bir kısmını da yaptım. Ancak yapılması gereken o kadar çok iş var ki buna benim ömrüm yetmez, şehirdeki siyasetçilerin hatalarını, spor adına piyasaya çıkıp malı götürenlerin yaptıklarını, bürokrasideki şamar oğlanlarını yazmaya kalkarsak buna bizim ömrümüz yetmez.

 

Beni rahatlatan tek şey Tarihe baktığımızda bu mücadelenin Dünyanın kurulduğu günden itibaren devam etmesi ve haklılarla güçlülerin her zaman savaşmalarıdır. İşte bu nedenledir ki bizim mücadelemiz hayatta kaldığımız sürece devam edecektir.

 

Umarım yaptıklarımızı Rabbimizin rızası için yapıp onun razı olduğu kulları zümresine ilhak oluruz. Sözlerime son verirken güçlülerin değil haklıların üstün olmasını dileyerek yaşasın zalimler için Cehennem diyor, sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla

  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR