ALLAH’A DİNİNİ ÖĞRETENLER

Bugünkü  yazımızda da iki konu üzerinde durmak istiyorum, konularımızdan birincisi ikinci el otomobilciler sitesinde bulunan ve mescid olduğu iddia edilen mekana tayin edilen İmamla ilgili son günlerde yapılan haberlerle ilgili olacak. Bu konuyla ilgili iki hususa değinmek istiyorum, birincisi bildiğim kadarı ile Diyanet İşleri Başkanlığı irtifa hakkı veya tapusu Diyanet Vakfına verilmeyen mekânlara Din görevlisi atamıyor, şayet bu mekân Galericilerin iddia ettiği gibi sitenin yönetim odası ise buraya İmama atanamaz, yok projede mescit olarak tahsisi edilen bir alan ise o zaman sorun yok. İkinci husus ise Galericilerin yancı olarak adlandırdıkları vergi, kira, personel maaşı ödemeden ayakta araba alıp satanlar var, bunlar ticari işletmeleri olan insanlardan çok daha az kârlarla araç alıp satarlar ancak buna haksız rekabet denir, kira veren veya sermaye bağlayarak mülk alıp vergi ödeyen, personel çalıştıran  esnafın maliyeti ile bu insanların maliyetleri çok farklı olduğundan ortaya ciddi anlamda haksız rekabet çıkacağından esnaf bu tür insanlara adeta isyan ediyor. Şayet tayin edilen arkadaş bu işi yapıyor ise oradaki esnaf onu istemez, çünkü o mekânı aynı zaman da büro gibi kullanma imkânı doğar.

                Anlatacağım olayı daha önce yazmıştım ancak yeri gelince tekrar etmek zorunda kaldığım için kusuruma bakmayın. 1983 yılında İmamlıktan istifa ettikten sonra Çarşamba'nın Eğercili köyünde ikamet etmeye başladım, orada arazimiz vardı, köyün arkasında Kavlağan mahallesi vardı, oranın Camiinde Ömer Hoca isminde kadrosuz bir Hoca efendi vardı, maaşını köylü öderdi, ne zaman ki Camii'ye kadro geldi Hoca işsiz kaldı, bunun üzerine mahalleli ziyaretime gelerek merhum Muhtar Kazım dayı gelen kadroya atamamın yapılmasını ama maaşımı Ömer Hocanın alarak onun işsiz kalmamasını benim de sosyal güvenliğimin Devlet tarafından ödenerek hem benim sosyal güvenceye kavuşmamı, hem hocanın işsiz kalmasının önlenmesini hem de köylünün hocaya maaş ödeme derdinden kurtulacağını söyledi.

Teklife ilk bakıldığında çok cazip bir teklif ancak ne benim inancıma ne de karakterime uymayan bir teklif olduğundan heyete teşekkür ederek böyle bir şeyin olmayacağını söyleyip onları yolcu etmiştim. Bir insan hangi görevi yaparsa yapsın aldığı parayı hak etmenin yanında etik kurallara uygun hareket etmek zorundadır, bu arkadaşımız hem Galericilik hem de İmamlık yapmak istiyorsa yanlış yapar, ikisinden birisini tercih edip başkalarının da ekmeği ile oynamamalı kanaatindeyim.

                Gelelim ikinci konumuza Ramazanı Şerife girmişken bazı uyarıları yapmak zorunda olduğumu düşünerek yukarıdaki başlığı attım, nedir bu uyarılar? derseniz toplum olarak öyle bir hale gelmişiz ki Allah'ın Kuran'da Resülünün Hadisi Şeriflerinde anlattığı Dini bir kenara bırakıp kendi yaşam biçimimizi Din haline getirerek topluma kabul ettirmeye çalışmaktayız. Oysa ki Yüce Rabbimiz Kuranı Kerim'de Müminun Suresinde Hangi Müminlerin kurtuluşa ereceğini açıkça beyan ederek “O kimseler ki namazlarında korku ve huşu içinde olurlar,boş şeylerden yüz çevirirler,zekat verirler,zina yapmazlar,emanetlerine ve sözlerine riayet ederler....”                buyurmaktadır.

Bir başka ayeti Kerime olan Nur Suresinin 61. Ayeti Celilesinde ise kimlerle aynı sofrada birlikte yemek yiyeceğimizi açıkça belirtmiş, bir diğer Ayeti Celile olan “Ya Eyyuhennebiyyu kul liezvacike  ve benatike, ve nisailmüminine......”   Ey Peygamber kendi eşlerine ve Mümin eşlerine sokağa çıkarken üzerlerine örtülerini almaları söyle buyurmaktadır. Sadece bu üç Ayeti Celileyi ele aldığımızda bir Müminin şahsına münhasır neler yapmak zorunda olduğunu açıkça anlamaktayız. Yani bir mümin namazını sürekli ve aksatmaksızın kılacak, zenginse zekatını verecek, zina yapmayacak, boş şeylerden yüz çevirecek, sözünde duracak, emanete hıyanet etmeyecek, bayanlar ise sokağa çıktıklarında tesettüre girecekler, kimlerle oturup kalkacaklarına, kimlerle birlikte aynı sofrada yemek yiyeceklerine dahi Kuranın ölçülerine göre riayet edecekler.

                Peki, günümüzde durum nedir? Derseniz bırakın sokaktaki normal insanları, konuşmaya sıra geldiğinde onlardan daha büyük Şeriatçı olmayan radikal İslamcı geçinen insanlar dahi bu ölçülerin hiç birisine uymadıkları gibi, sanki bu Ayetlerden muafmışlar Gayrimüslimlerin yaşadığı gibi yaşamalarına rağmen Müslümanlığı kimseye bırakmamaları insanın aklına Yüce Allah'ın “Kul etüallimunellahe bidiniküm” De ki siz Allah'a dininizi mi öğretiyorsunuz, Ayeti Celilesini getiriyor.

Bu arkadaşlarımız namaz kılmazlar, Cumaya gitmezler (Onlara göre Türkiye Darulharp), Zina yaparlar, eşlerini kapatmazlar, bayanlarla olan münasebetleri Avrupa da ki en modern insanlarınkinden daha önde, içli dışlı ama konuşmaya sıra geldiğinde bunlar en büyük İslamcılar. Hiç kimse kusura bakmasın da  insanların hatırı kırılacak diye Allah'ın hatırını kırıp bu gerçekleri görmezlikten gelemeyiz, İslam  Dini yaşam Dinidir yani eylem Dinidir söylem dini değildir. Bu Dine giren herkes kayıtsız şartsız gereklerini yerine getirmek zorundadır. Edebiyatçı geçinen entelli danteli de sokaktaki hamalı da paşası da garibanı da bunu yapmakla mükelleftir, yok yapamıyor iseler o zaman tövbe edip yapmanın çabası içerisine girecekler veya bu işin edebiyatını hiç yapmayacaklar, kısaca özetlemek gerekirse kimse Allah'a Dinini öğretmeye kalkmasın. Kalın sağlıcakla      

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR