AREFE GÜNÜ ARAFATTA OLMAK...

Arefe günü arafatta olmak, hac ibadetini yapmak demektir. Yüce Allah'ın davetine icabet ederek, dünya Müslümanlarından beş milyona yakın insan, her yıl hac ibadetini gerçekleştirmek üzere arafatta olurlar. Bu yıl da bu süreç gerçekleşmektedir. Ülkemizdin seksen beş bin civarında vatandaşımız hac ibadeti için kutsal topraklarda bulunmaktadır. Hac ibadeti bütün hikmetleriyle Müslümanlara ve insanlığa masajlarla doludur. Günahlardan aff olmanın da adresi olan, arefe günü arafatta bulunmak, sadece günahtan temizlenmek değil, Müslümanların yıllık genel kongresidir aynı zamanda. Öyle bir kongre ki, delegesini, zamanını ve mekanını Yüce Allah'ın tayin ve tespit ettiği bir süreçtir. 

Kur'anının; “İnsanlar için yapılmış ilk ev, Mekke’de inşa edilen, âlemlere bereket ve hidayet kaynağı olan Kâbe’dir. Orada apaçık deliller, İbrahim’in makamı vardır. Oraya giren emniyette olur. Gitmeye gücü yetenin Kâbe’yi haccetmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim bunu inkâr ederse bilmelidir ki, Allah bütün âlemlerden müstağnidir” sunduğu mesajın gereği olarak yapılan hac ibadeti; duygusuyla, süreciyle, sonucuyla büyük bir ilahi organizasyondur. Her ne kadar bu organizasyonu insanların yürüttüğü şeklen görünüyorsa da, proje ve sürecin uygulanış şekli tamamen ilahidir.  

Hac, Peygamber Efendimizin ifadesiyle, İslam binasının üzerine oturduğu beş temel esastan biridir. Hac, Rabbimizin rızasını kazanmak için Kâbe’yi tavaf etmek, Arafat’ta vakfeye durmaktır. Mübarek bir yolculukla dünyanın dört bir yanından Mekke’ye gelen müminlerin, uzaklarda iken günde beş vakit yöneldikleri Kâbe’nin gölgesinde buluşmalarıdır. Allah’ın evini ziyaret için yola çıkan Müslümanlara;  “Hac bilinen aylardadır. Kim o aylarda hacca karar verip niyet ederse, bilsin ki hac sırasında cinsel davranışlarda bulunmak, günah işlemek ve kavga etmek yoktur. Siz ne hayır yaparsanız Allah onu bilir. Ahiret için azık toplayın. Kuşkusuz, azığın en hayırlısı takvadır. Ey akıl sahipleri, bana karşı gelmekten sakının!” buyuran Yüce Allah, hac ibadetinin ruhu ile ilgili mesajı vermektedir. 

Hacca niyet edip yola düşen Müslüman, bedeniyle ihrama, ruhuyla takva elbisesine bürünür. Allah ve Resûlü’nün emirlerine tabi olacağına, her türlü günah, kötülük ve çirkinlikten uzak duracağına söz verir. Renkleri, dilleri, ülkeleri farklı ama gayeleri aynı olan mümin kardeşleriyle birlikte telbiye getirerek; “Buyur Allah’ım buyur! Emrindeyim buyur! Senin hiçbir ortağın yoktur. Allah’ım buyur! Hamd sana mahsustur. Nimet de senin, mülk de senindir. Senin hiçbir ortağın yoktur.” Peygamberimiz, “müminin telbiye getiren sesine taşların, ağaçların hatta toprağın eşlik ettiğini” Allah'a niyazda bulunur. .  

Peygamberimizin müjdesi, adım adım haccı yaşayan her Müslüman’ın kalbinde karşılık bulur. Peygamberimiz hac ibadetiyle ilgili müjdesinde; “Allah tarafından kabul edilmiş haccın karşılığı ancak cennettir” buyurarak, haccın kazanımını bildirmektedir.   Bu müjdeye erişmek isteyen hacı adayları Arafat’a çıkar, mahşerin provasını yapar. Arafat, hakikati bilmek, marifete ermek, ölmeden önce kendini hesaba çekmek, ruhen, zihnen ve kalben temizlenmektir. Ölmeden önce ölmek, yaşarken ölmeyi düşünmek ve anlamaktır. Ölüm ve sonrası için tefekkürde bulunmak, dünyada sahip olunan nimetlere şükretmektir.

Arafat vakfesinden sonra bir sel gibi akarak Müzdelife’ye gelen hacılar, buradan Mina’ya geçer. Müzdelife, ikinci kez Allah’ın huzurunda vakfeye durarak bilinçlenmek; Mina ise dünyalık sevgileri aşıp sadece Allah’ın rızasını temenni etmektir. Cemeratta şeytan taşlayan mümin, aslında şeytanla beraber kendisini günaha davet eden nefsini, hırsını, tutkularını da tek tek taşlamaktadır. Sonra ziyaret tavafını yapmak üzere Kâbe’ye yönelir. Bakışlarını Kâbe’ye, gönlünü Hakk’a çevirir.

Arefe günü öğle namazı vaktinden sonra bir miktar zaman arafatta durmak anlamına gelen  "Vakfe" ile müslüman kişi hac görevinin önemli bir bölümünü gerçekleştirmiş, sonrasında Kâbe'ye gelerek yapacağı, adına "Ziyâret Tavafı" denen tavafı yaparak da hac ibadetini tamümlümış olur. İmkânı olan müslümanlara Allah bu ibadeti yapmayı ihsan etsin. Hem muhtevası, hem duygusu, hem de sonuçları itibariyle arefe günü arafatta olmak müslüman için ilahi bir lütuf, ihsan ve ikramdır. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR