ALLAH AFFEDİYOR KULLAR AFFETMİYOR

Bugün iki konuya değinmek istiyorum. Konularımızdan biri önceki gün vefat eden Dr. Habip Demirel ve İmam Hatip Lisesinde beş yıl aynı sınıfta okuduğum merhum İbrahim Katipoğlu olacak. Diğer konumuz ise 10 Kasım törenlerinde geç kalan Vali Beyle Büyükşehir Belediye Başkanı olacak. Dilerseniz önce 10 Kasım törenlerinden başlayalım. Bu törenler Atatürk’ün ölümünden sonra her yıl devlet geleneği haline gelmiş törenlerdir, bunun dünyada benzeri bir uygulama da yok. Bırakın demokrasi ile yönetilen ülkeleri mutlakiyetle yönetilen ülkelerden demir perde ülkelerine varıncaya dek böyle bir uygulama yok, inancımızda ise hiç yok. İnsanlığın atası olan Adem Aleyhisselam’ın kabri hiç ortada yok. Kimi rivayetlere göre Hindistan’ın Serendib adalarında, kimi rivayetlere göreyse hiçbir yerde yok. Kaldı ki peygamberlerin sonuncusu olan efendimiz Hazret-i Muhammed’in Mescid-i Nebevi’deki kabri şerifinde de ölüm yıl dönümünde ne tören yapılmakta ne de anma. Ancak ülkemizin kurucusu Atatürk’e saygı babından ölüm yıl dönümüne denk gelen 10 Kasım tarihinde saat dokuzu beş geçe ki bazı tarihçilere göre bu saat Atatürk’ün ölüm saati değil ama bizim konumuz da bu değil. Böyle bir uygulama yapılmaya başlanmış, biz de saygı duyarız eyvallah ama Vali Bey ve Büyükşehir Belediye Başkanı birkaç dakika geç kaldı diye ortalığı velveleye vermenin âlemi de yok. Allah’ın farz kıldığı pek çok işi yapamayınca affediyor ama kullar affetmiyor, böyle saçmalık olur mu Allah aşkına?

Gelelim ikinci konumuza; merhum Habib Demirel’i doksanlı yılların ortalarında tanımıştım, dayısı ANAP Adıyaman Milletvekiliydi, onu da Samsun’a İl Sağlık Müdür yardımcısı olarak atamışlardı. Daha sonra il Sağlık Müdürü oldu, ardından SSK Başhekimi oldu, daha sonra ben A Takımı operasyonundan cezaevine girdiğimde ziyaretime geldi ve AK Parti’den milletvekili aday adayı olduğunu söyledi, ben de kendisine bu saatten sonra bürokraside sıkıntı yaşarsın seni hiçbir siyasetçi istemez demiştim. Hakikaten de öyle oldu aday olamadı, ondan sonra da görevine dönemedi, canı sıkıldı Ankara’ya tayin istedi ve gitti. Ankara’da bir müddet kaldıktan sonra tekrar Samsun’a dönmek için bir hayli uğraş verdi. Sonunda Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine Başhekim yardımcısı olarak zar zor döndü ama daha sonra o görevde de kalamadı. SGK’daki görevine döndü ama bu arada Kızılay Başkanlığı görevi aldı. Kızılay Başkanı olunca yanıma geldi, kurduğu yönetimde Vezir Hazretlerinin finosunu da görünce çok canım sıkıldı, kalbini kırdım gönderdim ama sağ olsun daha sonra tekrar ziyaretime geldi ve barıştık. Görev yaptığı süre zarfında dikkatimi çeken ve kimsenin bilmediğini düşündüğüm en önemli vasfı hastanelerde yatan kimsesiz, fakir fukara garip gurabaya çok yardımları olmuştur. Hastanede giymeye pijaması olmayanlara kendi cebinden pijama alırdı, yemek yemeye parası olmayanlara kendi cebinden yemek yedirirdi, pskiyatrik sorunları olan hastalara sigara alırdı, harçlık verirdi. Rabbim cenneti ile mükafatlandırır inşallah, geride kalan ailesine de başsağlığı dilerim.

Aynı gün toprağa verilen İbrahim Katipoğlu da İmam Hatip Lisesinde beş yıl aynı sınıfta okuduğumuz sevdiğimiz bir arkadaşımızdı. Dürüst, ilkeli ve ülkücü kimliğinden hiçbir zaman taviz vermezdi, çok sık görüşmesek de kalbi yakınlığımız vardı. Amcası merhum Prof. Dr. Hasan Katipoğlu da çok sevdiğimiz bir akademisyendi onu da elim bir trafik kazasında kaybettik, çok üzmüştü bizi. Katipoğlu ailesiyle çok yakından tanışma fırsatımız olmasa da tanıdıklarımız çok düzgün insanlar, İbrahim’le beş yıl aynı sınıfta okumuştuk, siyasi düşüncelerimiz farklı olsa da hiçbir zaman birbirimizi kırmamıştık, üzmemiştik. Kendisine Allah’tan rahmet, kederli ailesine başsağlığı diliyorum. Dünya fani, ömür kısa. Yaptığımız işlerde ölçü Allah’ın rızası olmadıkça ne dersek yalan. Kimisi koronadan ölüyor, kimisi kalp krizinden ölüyor, kimisi de başka hastalıktan ölüyor ama şu bir gerçek ki yüce kitabımız ecel gelmeden kimsenin ölmeyeceğini açık ve net bildirmekte ama tedbir almak da İslam’ın emri. Ölüm, ecel gelmeden olmaz ama sağlıklı yaşamak varken kendimizi sıkıntıya sokmanın da âlemi yok. Bu illet çok kötü bir illet, kimse hafife almasın. Tedbirlerimizi alıp takdiri Allah’a bırakacağız, bundan ötesi yok diyerek sözlerime son veriyorum. Allah’a emanet olunuz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR