Ahmet Ufuk Erkan

Ahmet Ufuk Erkan

AH ÖMRÜM ÖMRÜM

                        Benim divane ömrüm. Mum ışığı civarı, benim pervâne ömrüm. Ne kalmış ki elinde? Eli boşalmış ömrüm.

 

                        Uçuşup durmuş ömrüm; kaçışıp durmuş ömrüm. Bir faydası var gibi ağlamış durmuş ömrüm. 

                                                     

                        Boşuna geçmiş ömrüm. Dolup boşalmış ömrüm. Muallâkta asılı, öylece kalmış ömrüm. Kelebek kanadında, bir örümcek ağında, kurulup durmuş ömrüm. 

 

                        Saatler tiktağında, zemberek ayarında, işleyip durmuş ömrüm. Tümden yanlışsa bile, iki kez doğru ömrüm. 

 

                        Musallaya dayansa, ölü canlar uyansa, kıyamet görmüş ömrüm. Dirilmiş baştan ayak, kalmasa tek tutamak, ayakta kalmış ömrüm.

 

                        Ağlamış mı gülmüş mü, az biraz üzülmüş mü; hüzüne batmış ömrüm.

 

                        Yüzüne işlemişler, bahtsız başta gümüşler, aklara batmış ömrüm. 

 

                        Saçmalamış yaşamış, gerçeklere adanmış, hakka ulaşmış ömrüm. 

 

                        Bir kimsesi kalmış mı, gözyaşına batmış mı, ağlamış durmuş ömrüm. 

 

                        Ömür dediğin ne ki, eskilerden hikâye, destana dönmüş ömrüm.

 

                        İnkâr eder kendini, hiç bulmadı dengini, kantara uymaz ömrüm. Tartılara sığar mı, onun dirhemi var mı, ölçüye uymaz ömrüm. 

 

                        Gelen gideni olmaz, bir soranı bulunmaz, takibi zordur ömrüm. Dudaklar demir olmuş, suya hasretlik olmuş, göle kesilmiş ömrüm.

 

                        Damlalar dalga olur, esinti rüzgâr olur, girdaba döner ömrüm. 

 

                        Dur diyeni bulunmaz, kal diyeni bulunmaz, yola kesilmiş ömrüm. Seferleri bilinmez, izleri var silinmez, gece günden ayrılmaz, akşama dönmüş ömrüm. 

 

                        İkindi serinliği, bir kuyu derinliği, düzlere inmiş ömrüm. Dağ başında çınarlar, aşk ağlatan pınarlar, deryaya dönmüş ömrüm. 

 

                        Zevallerin çağında, kuşluk vakti ağında, bir namaz şafağında, öğleye dönmüş ömrüm.

 

                        Sussam mı söylesem mi, bilsem de demesem mi, tümden kelime ömrüm. 

 

                        Ağır aksak yürüsem, bülbül olsam şakısam, benim tümden dil ömrüm.

 

                        Eli kolu kesilmiş,baht kuşları asılmış, dallara dönmüş ömrüm.

 

 

                        Para mıdır pul mudur, ellerdeki kir midir, maddeden âri ömrüm. Kullar vardır yaşarlar, ara sıra şaşarlar, benim şaşırmaz ömrüm.

 

                        Gökten bir ip salınsa, ince boynumu bulsa, tümden darağaç ömrüm. Tekmesini ben vursam, kendi cellâdım olsam, gülümseyip de dursam, ölüme uzak ömrüm. 

 

                        Aşklarda tuzak ömrüm, aşklara tuzak ömrüm, ta içime sinmiştir, tümden sevdadır ömrüm. 

 

                        İlmek ilmek işlenir, boyundur uzatılır, darağacım bilinir, tümden ölümdür ömrüm.

 

                        Uyuyup kaldım işte, ölümle eşdeğerde, ölümle aynı ömrüm.

 

                        Kapılar aralansın, ölümüm sıralansın, kaç ölüm görmüş ömrüm.

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Ufuk Erkan Arşivi
SON YAZILAR