“Aceleci” bebekler solunum güçlüğü çekebiliyor

“Aceleci” bebekler solunum güçlüğü çekebiliyor
Rakamlara göre erken doğan (prematüre) bebeklerde sık karşılaşılan sorunların başında solunum güçlüğü geliyor.

Tüm yeni doğan bebeklerin yüzde 2-3’ünde; 30 haftanın altında doğanların yüzde 50’sinde, doğum ağırlığı 2 bin 500 gramdan az olan bebeklerin ise yüzde 20’sinde solunum güçlüğüne rastlanıyor. Solunum güçlüğünün sadece erken doğan bebeklerde değil tüm bebeklerde görülebileceğini hatırlatan Anadolu Sağlık Merkezi Yeni Doğan-Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Nermin Tansuğ, “Sezaryenle doğumda solunum güçlüğü görülme sıklığı normal doğuma oranla 2 kat daha fazla oluyor” dedi.

Bebeğin gebeliğin 37’inci haftası bitmeden doğması erken doğum olarak tanımlanırken yapılan araştırmalar Türkiye’de her 100 bebekten 8’inin erken doğduğunu gösteriyor. Erken doğumun bebeklerde bazı sorunların ortaya çıkmasına neden olabilirken bunların başında da solunum güçlüğü geliyor. Solunum güçlüğü sorununun sadece erken doğanlarda değil çeşitli nedenlerle tüm bebeklerde görülebildiğine dikkat çeken Anadolu Sağlık Merkezi Yeni Doğan-Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Nermin Tansuğ, “Akciğerlerle ilgili nedenlerin yanı sıra; üst solunum yollarındaki tıkanıklıklar, doğumsal kalp hastalıkları, kandaki alyuvarların fazla olması, anemi, metabolik sorunlar, kan enfeksiyonları, menenjit ve kafa içi kanamalar gibi nedenler de solunum güçlüğüne yol açabilir” dedi.

Solunum güçlüğü belirtilerini anlatan Doç. Dr. Nermin Tansuğ, “Solunum sayısının normalden fazla yani dakikada 20-40 arasında olması, göğüs kafesinde çekilmeler olması, burun kanatlarının açılıp kapanması, inleme, cilt renginin morarması ve solunumun aralıklı durması belirtiler arasındadır. Solunum güçlüğü yaşayan bebek aynı zamanda emmek istemez, halsiz ve huzursuzdur” dedi.

Sezaryenle doğum riski yükseltiyor

Doğum şekline göre solunum güçlüğüyle karşılaşma olasılığının değiştiğini belirten ve normal doğum ile sezaryen doğumu karşılaştıran Doç. Dr. Nermin Tansuğ, “Normal doğumda bebek anne karnında amniyon sıvısı dediğimiz su içindeki bir ortamdadır. Bebek o sıvıyı sürekli yutar ve akciğerleri suyla dolar. Normal doğum düşünüldüğünde bebeğin doğuma hazırlık evresinde akciğerler tarafından sentezlenen suyun miktarı azalır. Bebek doğum kanalından geçerken göğüs kafesi sıkışır, bir kısım su bu şekilde akciğerlerden dışarı atılır. Kalan su ise akciğerlerdeki “lenfatikler” dediğimiz damarlar yoluyla emilir. Sezaryen doğumda ise bebeğin alınmasına karar verildiğinde, aslında annede doğum eylemi henüz başlamamış ve hormonal değişiklik olmadığı için akciğer içindeki su azalmamıştır. Çocuk doğum eylemine akciğerlerdeki fazla sıvıyla birlikte girmekte ve doğum kanalından da geçemediği için bu sıvıyı dışarı atamamaktadır. Dolayısıyla akciğerler yeterince açılamayarak genişleyememekte ve solunum sıkıntısı ortaya çıkmaktadır” dedi.  Doç. Dr. Tansuğ bu tablonun normal doğumlarda da görüldüğünü belirterek sıklık bakımından değerlendirildiğinde sezaryen doğumda yaklaşık iki kat fazla olduğuna dikkat çekti.

Hangi bebekler risk altında?

Doç. Dr. Tansuğ, erken doğumlarda, diyabetik annelerin bebeklerinde, sezaryen doğumlarda, anne karnındayken yaptığı ilk kakası solunum yollarına kaçan bebeklerde ve ailesel yatkınlığa sahip bebeklerde solunum güçlüğü riski olduğunu belirtti. Doç. Dr. Tansuğ, “Bazı ailelerde zamanında doğan bebeklerde bile sürfaktan proteinlerindeki genetik geçişli eksikliklerden dolayı görülebilir” dedi.

Geçici solunum güçlüğü 2 ila 5 günde tedavi edilebilir

Genelde geçici solunum güçlüğü çeken bebeklerde bu durumun 2 ila 5 gün içinde düzeldiğini belirten Doç. Dr. Tansuğ, akciğerlerle ilgili başka problemler söz konusu ise solunum cihazıyla destek verilmesi gerektiğini söyledi.  Tedavi sürecinde, bebeklerin akciğerini geliştirmek için eksik olan sürfaktan maddesinin akciğerlere solunum yoluna konan bir tüp aracılığıyla verildiğini belirten Doç. Dr. Tansuğ, “Solunumla ilgili işlemler yapılırken; bebeği beslemek için bir taraftan damar yolunu açmak, göbek kordonundan kateter yoluyla sıvı vermek gerekir. Tüm bunlar bebekte enfeksiyon riskini artıracağı için aynı zamanda antibiyotiğe başlanmalıdır” dedi.

Risk varsa yeni doğan yoğum bakımı önem kazanıyor

Bebek doğmadan solunum sıkıntısına yol açabilecek çeşitli etkenlerin araştırılabileceğini belirten Doç. Dr. Tansuğ, annenin şeker hastası olması, iri bebek durumu, erken doğum tehdidi ve doğumsal kalp hastalığı gibi durumlarda bu gebelerin doğumlarını mutlaka yeni doğan yoğun bakım ünitesi olan merkezlerde yapması gerektiğini belirtti. Doç. Dr. Tansuğ, böylece bebek kayıpları ve bebekte ileride gelişebilecek sorunların azaltılabileceğini söyledi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.