28 ŞUBAT'IN YAPAMADIĞINI BİZ YAPTIK

Konumuza girmeden dikkatimi çeken bir konuyu paylaşmak istiyorum. Seçim döneminde Necattin Demirtaş’a demediğini bırakmayan, aleyhinde olur olmaz her türlü yazıları yazanlar şimdi utanmadan ziyaretine gidiyorlar. Köşelerinde de her türlü yalamalığı yapıyorlar ya onlara da yakışan bu zaten. Biz seçimde hiçbir adayın aleyhinde haber de yapmadık, köşe de yazmadık, ücretini ödeyerek yapılan reklamları ve haber ilanları yayınladık. Onun dışında ne kimseye PKK’lı dedik, ne de ilkesiz dönek gibi ifadeler kullandık. Şayet kullanmış olsaydık, bugün de aynı yerimizde durur en ufak bir yörünge değişikliğine gitmezdik. Ama maalesef dönekliği adet edinmiş insanlar dün söylediklerini bugün rahatlıkla unutup sanki o söylenenleri başkası söylemiş gibi davranmaları toplumun dikkatinden kaçmadığı gibi bizim de dikkatimizden kaçmadığını hatırlatmak isteriz. İnsan azıcık omurgalı olur, dün kara dediğine bugün ak, ak dediğine de kara dememeli ama o adamlık bunlarda ne gezer. Ver üç kuruşu anında istediğini yazdır. Bu konuyu burada kesip asıl konumuza geçmek istiyorum.

 

Bayramın ikinci günü emekli bir Valimizin bana attığı yazıyı okuyunca içim acıdı. Adam o kadar güzel tespitlerde bulunmuş ki aklınız durur. İstanbul ilinde 2017-2018 Eğitim öğretim yılında İmam Hatip ortaokullarına kaydolan öğrenci sayısı yüzde 21,6 iken bu rakam 2018-2019 Eğitim öğretim döneminde yüzde 13,2’ye düşmüş. Bu rakam Türkiye ortalamasının üç aşağı beş yukarı aynısıdır. AK Parti iktidarlarında İmam Hatip sayılarının artış oranına bakıldığında müthiş bir artış var. Okulların yüzde yirmi beşinden fazlası İmam Hatip okuluna çevrilmiş durumda. Buna ilave proje İmam Hatipler, Anadolu İmam Hatipler, Hafızlık İmam Hatipleri ve düz İmam Hatipler olarak pek çok alanda okullaşmalar olmuş. Devlet yapması gerekeni fazlasıyla yapmış ama okullara ilgi her geçen gün azalmıştır. Bunu 28 Şubat süreci başaramadı ama kendi iktidarımız başardı bu çok vahim bir tablodur, Müslümanların oturup düşünmesi gereken, eğitim camiasının başlarını iki elleri arasına alıp acaba nerede hata yaptık demeleri gereken bir konudur.

 

Bu noktaya nasıl gelindi derseniz, kanaati âcizanem o ki öncelikli olarak eğitim camiasının başında bulunan üst düzey Bakanından bürokratına herkes bu işi yaparken inanarak değil, siyasi konjonktürün gereği ve reise yaranmak adına yaptılar. Merhum Ali Ulvi Kurucu’nun Hatıratını okursanız ne demek istediğimi çok daha iyi anlarsınız. Adamcağız aile boyu neden Suudi Arabistan’a göç ettiklerini anlatırken sırf İslami eğitimin önünün kesilmesi neticesinde doğup büyüdükleri ülkeyi terk etmek zorunda kaldıklarını, aile boyunca Konya’da medreselerde eğitim almaktan tutun da bedava imamlık, müderrislik gibi her türlü hizmeti yapmış olan Veyiszadeler olarak ülkelerini sırf İslami eğitimin ortadan kalkması nedeniyle terk ettiklerini ve hangi çileleri çektiklerini anlatmakta. Tevhid-i tedrisat kanununun ardından 1950’de ilk imam Hatip okullarının açılmasında Müslümanların ne kadar sevindiklerini, İslami ilimlerin yeniden hayat bulacağı ümidiyle insanların sırtlarında taş, toprak taşıyarak İmam Hatip okulları yaptıklarını hepimiz pek ala biliyoruz.

 

AK Parti iktidarının ve özellikle Cumhurbaşkanı’nın farkında olmadan yaptığı en büyük hatalardan birisi kadınları iş hayatında, siyasette ve sosyal hayatta gereğinden çok daha fazla toplumun içerisine sokmak oldu. Hiçbir eğitim kurumu anne babanın verdiği eğitimi çocuğa veremez. Sosyal hayatın içerisinde olan anneler çocukları kreşlere teslim ettiler. Kreşlerdeki eğitimcilerin bu işi ne kadar yaptıkları da ortada, ben üç yıl kreş çalıştırmış birisi olarak bu işi çok iyi biliyorum. Hal böyle olunca da yetişen çocuklar İmam Hatip okullarına gitmek istemeyince anne babaların yapabileceği çok fazla bir şey olmadığından çocuklar diğer okullara gittiler. Diyeceksiniz ki diğer okullar kötü okullar mı? Elbetteki değil, onlar da bizim okullarımız ancak unutmamak gerekir ki bugün bu ülkede İslami hassasiyeti olan bir Cumhurbaşkanı varsa, nedeni merhum babasının onu ısrarla İmam Hatip okuluna gönderip İslami eğitim aldırmasıdır.

 

Avrupa bu işi o kadar güzel organize edip toplumu İslamdan uzaklaştırdı ki aklınız şaşar. Eğitim sistemindeki tüm metotları oradan aldık. Öğretmenlerimizin ve Bakanlık üst düzey yetkililerin masraflarını ödeyerek onları yurt dışına alıp eğittiler, onlar da gelip burada Avrupa’daki eğitim sistemini uyguladılar. Sonuç ne oldu ortaya biraz Müslüman, biraz radikal, biraz liberal, biraz da kapitalist bir Müslüman modeli çıktı. Sonuç olarak da işin içinden çıkılmayacak bir noktaya gelindi. Size bir örnek vererek ne demek istediğimi anlatmak istiyorum. Çamlıca’da yapılan Caminin halılarına bir bakın, o halılarda saf düzeni oluşturacak bir halı deseni yok. İnsanlar nasıl saf tutacaklar merak ediyorum. Bunu kim yaptı? İşte bahsettiğim yeni İslami jenerasyon gençlerinin ürünü bu işte, bilmem anlatabildim mi? Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
11 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR