28 ŞUBAT SÜRECİ

Ne tevafuktur ki ! ülke, hatta dünya gündeminde yer bulan üç husus; bir biri ardına gelmiştir. Dünyaya, ülkemizle birlikte adını duyuran Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ın doğum tarihi 26 Şubat, ülkemizin muhafazakar siyasetinin startını veren ve sembol ismi olan, bugünkü iktidarın düşünce sisteminin mayasını oluşturan Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN’ın ölüm yıl dönümü 27 Şubat, bu iki siyasetçi ve devlet adamının düşüncesinin ve ülke yönetimiyle ilgili anlayışlarının Post Modern Darbe ile sindirilmek istendiği tarih 28 Şubat… 

Bu tarihler; yüzlerce, hatta binlerce yıl sonra yazılmaya ve okunmaya devam edecek, üzerinde fikirler oluşturulacak ve oluşacak sistemlere bu üç tarih ışık tutacaktır. 28 Şubat döneminin egemenleri Post Modern Darbenin sürecini tanımlarken; “28 Şubat bin yıl sürecek” diyerek, bunun bir sistem olduğunu ve nesiller boyu devam edeceğini salya-sümük ifade etmişlerdir. 

Kendilerini ilah yerine koyan o günün egemenlerinin bilmedikleri husus; ebedi olarak sürecek olan sistemin ancak İlahi olduğudur. Nemrut ve Firavunun kendilerini İLAH ilan ederek topluma zulüm ettikleri gibi, günün egemenleri de kendilerini ilah yerine koydukları için kodlarını kendilerinin oluşturduğu 28 Şubat sürecinin, ebedi olarak süreceği gafletine kapılmışlardır. Korku ve güç üzerine oluşturulan o sistemin; 3 Kasım 2002, oluşturulduğundan yaklaşık 15 yıl sonra çökme süreci başlamıştır. Bugün 28 şubatın mahkum ettiği siyasi ve idari düşünce ülke yönetiminde söz ve irade sahibi olmuştur.

Üzerinden yaklaşık 25 yıl geçen söz konusu Post Modern Darbe; 28 Şubat 1997 tarihinde olağanüstü toplanan Milli Güvenlik Kurulunda, dönemin Başbakanı Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN’ın imzalaması için önüne konulan kararların adıdır. Bu kararların oluşturulmasına zemin teşkil edecek birçok tiyatro, 54. Türkiye hükümetinin kurulmasıyla başlatılmıştır. Dönemin egemenleri ve vesayet güçleri; Refah Partisinin yükselişini sindirememiş, özellikle de hükümet olmasını hiç kabullenememişlerdir. Bu nedenle 28 Şubat Kararları gündeme getirilmiş, süreç içerisinde Başbakan Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN istifa etmiş, 54. Türkiye Hükümeti de dağılmıştır. 

Türkiye siyasi tarihine geçen 28 Şubat ve oluşturulan kararlar; ülkede hukuki, idari, siyasi ve toplumsal alanlarda bir çok sorunlar oluşturmuştur. Özellikle; “İrticayla mücadele eylem planı” ile muhafazakar insanlara baskı uygulanmış, imam-hatipler tırpanlanmış, Kur’an Kursları kapanmak zorunda kalmış, insanlar arasında tarihinde görülmemiş bir güvensizlik oluşturulmuştur. Başörtülü kızlar üniversitelerden uzaklaştırılmış, çocuklarına tahsil yaptırmak için gece gündüz çalışan ana-babalar göz yaşlarıyla acılarını göğüslerine gömmüştür. 

Münafık ruhlu tipler; günün hassas sinir uçlarını dikkate alarak insanları şikayet etmişler, mazlumların ve masumların zulüm görmesine neden olmuşlardır. Kurumlarda çalışan kalibresi düşük insanları kullanan dönemin egemenleri, önlerine gelen bilgilerin testini yapma gereğini duymadan kelle koparmışlardır. “Tanrılar Kurban İstiyor” diye köşe bucak “Kurban” arayan muhbirler ve asalaklar, kendi ayaklarına dolaşacağını düşündükleri insanları gammazlamışlardır. Konjonktürden beslenmeyi marifet zanneden yalaka ordusu, kendi değer yargılarını bile çiğnemişlerdir. Kişilik fakiri olan bu tipler kendi hesapları için kurumları ve kuralları kullanmışlardır.

Herkesin bir hesabı varsa Allah (c.c)ın da bir hesabı vardır, Allah’ın hesabında; mazlumlar, masumlar ve Müslümanlar asla zarar görmezler. Zararlı gibi görünen hususular onların beraatı olacaktır. Hayır zannedilenlerde şer, şer zannedilenlerde hayır vardır. Bin yıl süreceği söylenen o dehşetli günlerin yerini, 25 yıl sonra güzel günler almıştır.

 O günün mağduriyetleri de yavaş yavaş giderilmektedir. Mazlumların göz yaşları, masumların duaları, müminlerin yalvarışları; 28 Şubat sürecini, 3 Kasım süreciyle buluşturmuştur. “Siz nasılsanız öyle idare edilirsiniz” hükmü gözler önünde bir defa daha tecelli etmiştir. Üzerinden 25 yıl geçen o zulüm dönemiyle ilgili, ben de dahil bir çoğumuzun mağduriyet anekdotları vardır. Ama artık onları kaşımanın ve kanatmanın zamanı değildir. Şimdi herkes; ülkemizi daha güzel yarınlara taşımanın çalışması ve gayreti içinde olmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR